Salı, Nisan 27, 2010

Yeryüzünde tecavüze uğramayan kimse kalmasın


http://siminya.blogspot.com/2008/11/yasal-olsa-kime-tecavz-ederdin.html


Annem ve ötekiler gürültüler çıkara çıkara, ellerini ağızlarına ters yumruk yapmış "amaaaa, hiiiii, vah vah vah" sesleriyle beni sırtüstü yatırıp bacaklarımı ayırdılar. Yüzlerinde kurban kesildiğinde başına toplanıp taksim yaptıkları bakışlar.. hem inceleyip hem konuştular
-içine tam girmemiş, girse kan olurdu çok şükür kan yok.
Bu cümle günlerce, aylarca kaldı kulağımın
 duvarlarında
-içine tam girmemiş, girse kan olurdu çok şükür kan yok.-içine tam girmemiş, girse kan olurdu çok şükür kan yok.
-içine tam girmemiş, girse kan olurdu çok şükür kan yok.
İçleri feraha erince birbirlerini sıkı sıkı tembihlediler; hişşş elalem duymasın, sus sus sus topla topla topla sakla sakla sakla. Anneme baktım, yabancılardan daha bir başka bakıyordu. Yüzünde mona lisa gibi bir hal; yarısı ızdırap çekiyor, öteki yarısı utancından kıpkırmızı. Belli ki ben utanılacak bir şey yapmışım..
 Bu yüzdendir kadınlar beni değil onu teselli etmek için çırpınıyorlar. Seçilmiş en vurucu lafları biri bırakıyor, öteki alıyor. Korkma, üzülme, geçer, unutulur, kimse duymaz. Ne çok konuşuyorlar, ne çok akıl veriyorlar, ne çok iyiler onlar. İnsanlar kötü olaylara görünürde üzüntü sergileseler de, ruh; acıları izlemekten gizli bir zevk alır. Kaza mahalline, ölü evine doluşan insanlar ellerine geçen "saygın ve fikri mühim insan bilinme" fırsatını kaçırmamak için deli gibi fikir belirtir, tarif eder, yol gösterirler. Tüm olay yerine birikmelerde kahırdan çok;  merak, takdir edilme arzusu ve "bilen kişi" olma kaygısı vardır. Felaketler biter, kazanılacak etiketler kalır. Ah o kötü günümde yanımdaydı, tam kötü gün dostu!

Adam, olaydan 3-4 ay sonra evine döndü  ve hiç birşey olmamış gibi  eski makamına buyur edildi. Kimse en azından benim önümde ona hesap sormadı. Hiç kimse bana bir açıklama yapmadı, sadece "bekareti duruyor mu hah duruyor" dediler. Oysa ben onu her görüşte o çirkin yüzündeki acımasızlığı, nefesinin ne kadar pis koktuğunu, bir çocuğu amacı için kolayca öldürebileceğini hissediyor, yıkılıyorum. Aklıma en az onun yaptığı kadar acımasız şeyler geliyor. İnsanları delik gören bu ahlaksız adamların evlenip  çocuk sahibi olmaları suç değilse, benim onların organlarını kesmek istemem suç sayılmamalı.   

   Tecavüz kelimesi başıma gelen adsız hikayenin ne öncesinde ne sonrasında bu toplumda hiç kullanılmamıştı, belli ki bilmiyorlardı. Güneşli dam diplerinde toplaşıp çeneleriyle beni işaret ediyor, sağ ellerinin üstünü sol elin içine "tuh tuh tuh" şeklinde vurup fısıldaşıyorlardı. Hiç bir fısıltıda tecavüz diye bir kelime geçmiyordu, geçseydi bana yapılan şeyin adını koyacaktım. Hah diyecektim buna bu deniyormuş.
Yanıma yaklaşıp "siminya anlat hadi sen o anda ne hissettin?" benzeri, benzeri olmasa bile yakın düşecek bir soru bekledim. Sorsalardı onlara binbirgece masalları kadar uzun sürecek şeyler anlatacaktım. Kimse bana bir şey demiyordu. Deselerdi onlara hissettiklerimi bir bir söylerdim. Ama kimsecikler sormadı dilimde birikip kaldı çıkamadıkça içerilere akıp gitti, lakin içerde unutulmadı. Zamanı gelince "anne o başıma gelen neydi" diye sorulmak üzere gömüldü, üstü iyi anılarla örtülüp düzleştirildi, her şey yolunda şekli verildi. 18 yaşıma gelip tecavüzcünün anneme kendi dokuduğu halıyı hediye ettiğini ve annemin ona "saol yavrum ellerin dert görmeye" dediğini görüp küller alevlenene kadar üzerinde oturuldu.
"anne, beni parçalayıp öldürmeyi beceremeyen o eller dert görmesin tabi ki! hatta git, bundan sonraki çalışmalarında beline kuvvet de, yürü" dedim. Annem şaşırtmayan cevabı verdi "haydaaa sen daha o davayı mı güdüyorsun, unuttuk gitti"...

Büyüyünce unutur aklına bile gelmez demekle unutulsaydı bugün kimse mazinin esiri olmazdı. İnsanı geçtim filler bile geçmişi saklarken.

 Vardır bir bildikleri onlar ki doğruyu, yanlışı her şeyi bilirler.
Hemde ne bilirler! Sen kaç eşek götürdün benim skor 5 komiklikleri. "doğru yürü, sağa sola bakma önüne bak, kırıtma, gülme, erkek gibi kadın, boynunu ört" cümlelerine indirilmiş ahlak. Töreyle cezalandırılan aşk. Gittikleri her yerde izdihamla karşılanan tecavüzcü film oyuncuları. Atmosferi doldurasıya üretilmiş haklılık cümleleri "oda zevk aldı, kuyruk salladı, tahrik edici giyinmişti"..Her varlığa ölüye bile tecavüz edebilen erkekler, suç ortakları korkak sinik kadınlar, susturulmuş olmadı öldürülmüş çocuklar. Günahsız görünmeyi gayet iyi bilen bir çuval toplum.

 Neyse
-içime tam girmemiş, girse kan olurdu çok şükür kan yok.

Cuma, Nisan 16, 2010

İnternette "ELİT" görünmenin bilmem kaç zıkkımın peki maddesi

Bulduğun her boş kutuyu kelimelerle doldurunca karşılığında "ne güzel demişin" diyende oluur "halt etmişin sen onu" diyende, normal bu diyecekler tabi, diyeceğiz, dimeliyiz!
Kapladığım alanı goğnümden ne koparsa doldurmaya başladığımdan beri en çok duyduğum eleştiri "varoş popülizmi yapıyorsun" Pardon? Yani abisi diyorki "gübreden tezek yapıyorsun.. onun yerine gübreden helva yapsan yeriz" Elimde kilometrelerce gübre var ve benim en iyi bildiğim iş onları tezek haline getirmek başkada meziyetim yok, hadi peek çook pek çok bilenim, naşşş.
Bu tepkiyi ilk duyduğumda kendimi serdar ortaç gibi hissettim; O eller havaya, kıçlar fora popülizmi yapıyor ya hani? Aynı şeyi "blogun bayaa postmodern" şeyini duyduğumda da hissetmiştim, küfür ediyola sanmıştım. Sonra hepsini bünyem emdi, daha varsa yolla gelsin. Ama mümkünse po ile başlamasın "po" ile başlayan ecnebi terimlere karşı bilinçaltım epilepsi geçiriyor. Teletabiler'in po adlı elemanından da korkarım zaten, ön profilden emine s. beder'e benzetiyorum, aniden elindeki bisikleti bırakıp hasan paşa köftesinin yapımını anlatacak gibi geliyor. (po)

Elitler diyordum. Önce haklarını verip sonra öldürmem gerek bu gözüpek yiğitleri. Arkalarına kuyruk olup jargonlarını taklit eden eblehleri saymazsak gerçekten zeki insanlar, yuttukları okul tozları solgun benizlerinden anlaşılıyor, bi koşu kan verilip gelinesi. Ve çok kurnazlar eğer insanlar ve hayvanlar bir günlüğüne görev değişimi yapsalar elitler pek tabiki tilkiye tekabül eder. Kim tavuk olmak ister?
Peki bir insanın neresini koklarsak elit olduğunu anlarız? Bu zeki, çevik ve ahlaklı elit camiasına kendimizi beğendirmek için ne yapacağız? Halkın nasıl yapıldığını merak ettiği ve formülünü heyecanla beklediği bu hayati soruyu işaret parmağıma ilk anda gelen "elit olamadıysan elit görün" maddeleri ile kökten çözdüm, artık sırtımız yere gelmez evelallah.

Sezen cumhur önal'ın açtığı yoldan, gösterdiği hedeften hiç durmadan yürüyeceğine and iç: Elitlerin ortak dili; çiklata renkli şarkıcıların biricik abisi sezen cumhur önal'ın da ana dili olan, fransızcadır (osmanlıca bilenlerdende, uygun ısıda, iyi kalite elit üretimi yapılabilmektedir) Bir elite abi naber? diye sorsan "isalasyoun lö sir buclea mua mua caun hatucea ethem nie göthem cekomasticue bombasticue" diye cevap vererek içinin yağlarını eritir. Bu iştah açıcı dil aynı soruyu defalarca sorasın getirir. Kendi ülkesinin insanlarını bi türlü beğenemeyen ve anlayamayan havas; sık sık fransız politikacıların basiretsizliğinden, jan jak russo'ın burnunda tüttüğünden, fransız ekmeğinin eski tadının artık kalmadığından falan bahsedip kelimenin gerçek anlamıyla onun bulunduğu noktaya karşı fransız kalmanı sağlar. O sırada laptopunun önünde apış arasındaki tüyleri yolduğunu, göbek içi pamuklarını toplayıp kokladığını bilmesen; akşam yemeğinde fransızca bilen büftek yiyip çıtır çıtır yanan şömine önünde ki ayı postuna oturmuş, elinde 1000 yıllık bordeux şarabı ile sörf yaptığına inanman mümkün olurdu.

Bir adet sosyoloji sözlüğü al yada netteki bir sosyoloji terimleri sözlüğünü yer imlerine ekle, oradan baka baka kelimelerinin arasına pozitivist, proleter, primitif, bırtırıbırt gibi şeyler attır: Elit kolonisinin fransızca kadar kullanmayı sevdiği, insandan bahsederken sanki neyşınıl'da hayvan belgeseli anlatıcısı gibi cümleler kurduğu bir diğer karmaşık alan "sosyoloji".
Sanırım zekalarını birbirlerine ve iplemedikleri tabakalara en çok ispat ettikleri alan. İnsan davranışlarını ne kadar iyi tahlil edebildiklerini göstermek için bu tarz tartışmaları açmayı ve uzatmayı severler " bunlar toplumun göreli yoksulluk tabakası olduklarından kendi habitatlarında yayılma ve çoğalmalarına destek olunmalı, davranışsal kültürlerine müdahele etmemeli, sulak alanlarda çiftleşmeleri için etkin zeminler hazırlayıp cast sisteminin vıdısının vıdısı dıdısının dıdısı..." Basit konuşmayı pek tercih etmezler ama eğer kazara basit konuşurlarsa da (acıktım, susadım, karnım ağrıyor) onların bir elit olduğu unutulmamalı. Susamalarının; sosyolojik susama, fransız tarzı susama, şiirsel bir susama olduğu bilinmeli.

Tiskindiğin insanların argümanını kullan. Youtube gibi sitelerde haftada 3 gün 2 saatlik seanslarla hemde ücretsiz öğretiyorlar: Elitlerin fransızca'dan sonra kullandıkları ikinci dil "iguanaca" dır. Bu dili öğrenmen için önce elitler tarafından keklenmen gerekir, aksi durumda gerçekten elit mi? değil mi? çözemen. Bizzat benim tarafımdan denendi, sınandı afiyetlice yutuldu..yaşaya yaşaya öğreniyoz. Elitler kendi kitlelerinin seçimleri dışında kalan neredeyse her ideolojiyi, her davranışı, giyimi, müzik zevkini hafife alır ama hafife aldıklarını direk söylemek kendilerine yakıştığı gibi "zekice" olmadığından muhatablarının kullandığı dili kullanarak eleştiri yaparlar. Yani bir iguana gibi her dile girebilirler. Sen "aaa söylediğimi sevdiii ihihi, fikrime katıldıı ehehe" diye pişmiş kelle gibi sırıtırken, o pc başında rus edebiyatından hoşlanan saygıdeğer osuruğunu patlata patlata gülüyor olacaktır.
Bu işi reelde en iyi, elitlerin ağa babası okan bayülgen yapar. Yalçın abim, erman toroğlu hocam, mahmut tuncer üstadım diye adamları yere göğe sığdıramazken, diyaframından akan alt yazıdan "allahın kabzımal kırroları! sizin yaptığınız proğrama sıçayım" geçtiğini görmeyen kaldı mı? Esra-Ceyda kardeşleri eleştirmek için gene haftalarca aynı dili konuştu "cicişler, teletebiler, çok seviyorum onları ay ay minimini" diye sever gibi yapıp yerden yere vurdu. Hatunlarda gerçekten okan kendilerini sempatik buluyor sandılar oysa bu bir ironiydi, okan'ın en iyi bildiği oyunun yeni malzemesiydiler (belkide onlarda bu ironiyi biliyordu reklam yolunda her yol haktı)
Okan bayülgen'in netteki devamları olan elitleri farketmek için yazdıklarını, çızdıklarına bakabilirsin. Kafaya aldıkları kitlenin kullandığı cümleleri, imla hatalarını, üzülme ve sevinme efektlerini falan toparlayıp kombinleyip şöyle bi takım sesler çıkarırlar "!!!!!!!!1111" "deYil" "asdfasdfasdfasf" "atatürk sarı saçlı mavi gözlü dev nolurr gell :(((" "cCc" "beYendim" (büyük Y büyük sırlara gebe ) bkn: elit veya elit olası gelen insan görseli Gammazdan utanma! Gammaz; elitlerin kalbinin attığı yerdir. Elitlerin yetiştiği meslek yüksek okullarına "sözlük" denir. İnternet aleminin "reina" hesabı kapısında sıra olduğu sözlüklere kapağı atan, bir batında sınıf atlayıp çaktığımın eliti oluverir. Oralara alınmak için; kıvrak zekaya, zibilyon kuvvetinde bok atma kapasitesine, gündem böcekliğine, potansiyel nefret ve hor görme bünyesine sahip olman gerekli olduğundan, giriş onayın karakterine takılan kraliyet nişanıdır. Seni beğendiler, sen elit aday adayısın! hadi bağalım öp babayın elini. Gammaz alışkanlığını sözlük ortamında hamdım, piştim, yandım aşamalarında edinirler. Ondan sonra ver elini internette zeka seviyesi ufacık insancıkları (!) keşfedip "gulu gulu gulu gulu koşun koşun salak buldum ahahahah" ispiyonculuğuna, kim tutar ülkemin elitini? (bu konuda yine okan bayülgen üstaddır, selam eder ellerinden öperim )

Kadınlara istediğin kadar sulanabilirsin, sana asla "abazan" diyen çıkmayacaktır, çıkamayacaktır: Çünkü abazanlar sadece; inşaat ustaları, kamyon sürücüleri, facebook ameleleri, sağ görüşlüler, yoksul ailelerin özenti gençleri, yolda görsen yüzüne tükürmeyeceğin, simitçi, kahveci, gazozcu erkeklerden meydana gelir (!) Hiç takım elbise giyip gilbert bécaud dinlerken eliyle havaya orkestra şefi komutları veren adam seni tenhada kıstırıp kıçına şaplak atmak isteyebilir mi? Olabilir mi? Aklın havsalan alıyor mu bre deyyus? Yukarıdaki maddeleri harfiylen uygulamak şartıyla bu madde kapılarını ardına kadar sana açacaktır. Harem kurmazsan gel bloguma umumu tuvalet aç, sen açmazsan ben açacağım.

Cuma, Nisan 02, 2010

Filiz, hüseyin'le daha sevişmedi mi?

filiz sevişelim mi? hüseyin kaya,asuman krause, evlendir bizi esra erol evlenip seni izliycem, eyvah acun ılıcalı, ezberci öğrenci, ikea herşeyimiz, iphone, kalmış ev kızı, seks yok, tiky
Facebook'ta Türk'ün dehşetengiz bir bakanın bir daha baktığı gücünü göstermek için açılan kuru kalabalıklı, bol beğenilikli gruplardan birinde göğsünü yırtarcasına haykırmış filiz, birebir şöyle diyesiye; "nerde turk gencleri butun dunyyaya kapak olsun buu turkun gucunuuu" Bir türk genci de bu çılgın çağrıya kayıtsız kalamayıp cevap vermiş: "Filiz, sevişelim mi?"

Filiz'in cevabı bilinmiyor, dumur olup olmadığından emin olunamıyor, epeydir kendisine ulaşılamıyor. Binlerce insan filiz'in ortaya çıkıp bi manisi yoksa hüseyin'e evet evet evet demesinden yana. Ben filiz olsaydım teklifini ikiletmez milli beraberliğimizin hakkını verirdim. Yanlış anlama hüseyin’in türk gücünü kontrol etmek adına ha!  Olur ya Hüseyin yatakta fiyasko çıkardı da bu sayede bir zencinin türk’den daha güçlü olabilme ihtimalini kabul ederdim. Belki kundaktan beridir haykırdığım tekerlemeden bu vesileyle vazgeçerdim. O köprülerin altından çok sular aktığını, artık kim desem bir japon'un, bir alman'ın, bir dubaili'nin  *ezberci, tembel, taklitçi, dolandırıcı, kompleksli, aç,  tavan arasındaki eski mesellerle (bknz hala: türk gibi güçlü) avunup duran bir türk'ten çok daha güçlü olabileceğine hüseyin’le yaşadığım tecrübeden yola çıkarak ulaşabilirdim, belki. (istisna, genelleme gibi materyaller bu kısımda bol bol kullanıldı, her tarafa ekildi, sulandı)

Hani güç ya? Nedir o gizemli güç? Dünya görüyor biz mi görmüyoruz? Biz görüyoruz dünya mı görmüyor? Herkes görüyor da ben mi görmüyorum? Üniversitesiyle, aydınıyla, politikacısıyla bilimi tartışmaktan ziyade politika üretmemizden başla, bir tane dünya çapında ilk 100'e falan sokulan bir bireyimiz (en basit örnek: top modılıs, sepseksi kadın, iyi şarkıcı, yakışıklı erkek, şo, şu) olmamasına değin getir daya. Aşağılık kompleksi yapmıyorum gerçekten somut delillerle gel bana. De ki: "niye şeyi ilk biz yaptık ya hani o şeyi.. aa şey vardı ya lan o bizim şeyimiz neden bilmiyorsun çoh ayıp" de. Yok gücümüz mücümüz silkinin lan! Türk olmayanların Atatürk fotograflarına bakıp "anam bu türkler gerçekten çok fena güçlü gibi görünüyor, korkudan titredim valla" demelerini beklemiyoruz değil mi? Fotograf güce işaretse godzilla ve hulk hangi ülkenin film kahramanlarıysa güçlü ülkeler onlar.

 Bu; filiz sevişelim mi? cümlesi kendi başına, mahalleden arkadaşları olmaksızın filiz'in basma kalıplarda preslenmiş, nesilden nesile özenle saklanıp günümüze ulaşmış paha biçilemez eser “türk gibi güçlü” cümlesini döver. Bu cümle napolyon'un "para, para, para" sı ve meşhur masalın "kral çıplak" cümlesiyle aynı oranda gerçekçi ve özetleyici. Biz adamın vasfına, nüfusuna göre şekilden şekile girip kırkayaklık yaparken. Ustamız daha ölmeden yağını balını satarken. Karşılaştığımız farklı fikirleri  "ay bütün gerizekalılar da beni buluyor" diye özetleyerek alt metinlere kendimizi zeki insan diye yazarken. Kuytularda her naneyi yiyip sokakta alem temiz insan görsün telaşıyla en çok ahlaksızlar diye bağıranlardan olurken. Araya girip " bırak şimdi goygoyu aha da gerçek şu" diye kafamıza vuran tarzda bir cümle bu cümle. Basit ol, kendin ol, dursun şimdi ötekiler senin yaşama amacın nedir onu de hele? diyor adam.

 Kullanmayı pek sevdiğim amerikan özentisi bir cümle vardır "senin sorunun ne biliyor musun adamım" Bizim sorunumuz ne biliyor musun filiz? "asıl söylemek istediklerimiz ağzımızın içinde topaç çevirirken, hep söylememiz beklenen cümleleri söylememiz" Belli ki hüseyin topaç çevirmekten hoşlanmıyor.

Belgelerle konuştum.
*ezberci: filiz yeterli bir örnek
*tembel: işyerinde bihter bolerosu ören, avon satan memure, internete kız tuzağı kuran, okeyde 200 bin puanı deviren memur, kocası gelene kadar kaba etinde pire patlatan ev hanımı, ev kızı denen o nesne, internet üzerinden vatan kurtarma faaliyetlerimiz.
*taklitçi: bütün şarkı klipleri, acun'un yarışmaları, ismail yk ve akabinde özenti gençlik, kıçı beyons gibi dışarı çıkarıp ceyrana kapılmış gibi titretme dansı, ikoncan olası, yoga ve plates yapası gelmek, eurovizyon şarkılarımız, ingiliz aksanlı türkçe konuşmaya çalışırken tikyleşmek
*dolandırıcı: banker bilo filmini izle
*kompleksli: siminya, beda bayan'dan ayrılınca “seni yeneceğim kadın” hırsına kapılıp ucube bir felsefeciye dönüşen nohut doğan, her yapılan türk işine "bu the anforgenibıl çakması, ay resmen host taklidi, inanmayorum basbaya leydi gaga olmaya çalışıyo" diye yorumlar getirip toplumunu hor görmek, anasını bile yanına yakıştıramamak, kendinden başkasına gitar çalmayan kayahan, kendinden başkasına gülmeyen şahan
*en başından sekse aç (bak fotodaki üseyin kaya) karıya aç, erkeğe aç. ne olursan ol yine gel deyip geleni götürecek haldeyiz; tipini boşver ışığı söndürürüz, hastalığını salla atın ölümü arpadan olsun, sadakati sittir nasıl olsa herkes aldatıyormuş geçen yetkililer açıkladı. tüketmeye aç; ikaa, ayfon, pırada, nerede, şurada, mak, gak, guk, hıkk ama hık!

Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum

     Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." f...