Herhangi bir kelimenin başına "sanal" kelimesini getirince sanki önemsiz olduğunu düşünmemiz lazım gibi bir hisse kapılıyoruz, buna kodlandık; ne dedin? sanal mı dedin peah!
Mesela şu benim yan tarafta geleni karşılayan, gideni uğurlayan profil yazımda ne diyo?
"Bırak ansiklopediler senden bahsetmesin, popüler olma, 2150 yılında Google’da adın çıkmasın, üst geçide ismini yazmasınlar. Ah ne gam" yani burada vermeye çalıştığım toplumsal; sen giderken ben dönüyodum mesajı ne? " abi ne kadar önemsiyosunuz sanal alemi ya? çıkın dışarı bi gezin, bi hava alın, insanlarla sohbet edin karşı cinsi kesin, sevişin tepişin" diyorum(bak baaak) Sonra onu bi daa okuyup kendime diyorum ki "hadi ordan emayesi kavlamış tencere! Kalmadı ki artık sanallar bu tarafa, gerçekler şu tarafa, fasulyeler akşamdan suya diye bi ayrım, neyin cakasını satıyon? kendine gülse birsel! Ki insan kesinlikle kendine gülmeli.
Sanalda peydahlandığından olsa gerek sanal aşk için çok yapıyoruz o küçümseyici nenem surat ifadesini. İnternette biriyle aşk yaşıyorum de bakalım kaç kişi " ayyyy ne güzaalll" der, hiç! Ama şunu diyen mutlaka çıkar "ten tene değmeden aşk olurmu be" Çocukluktan alıştık tabi logo birleştirmeye, illa iki ayrı parçayı uygun deliklerinden ve çıkıntılarından birbirine takacağız, öyle biri dağda biri bağda duran iki uzak parçaya isim konmuyor oysa birleştirince hemen isimleniyorlar "anne bak tren yaptım" Dur bi ya masmasum logoyu bile cinsel fetişime alet ettim, seks shop açacak olsam barbi bebekleri kimbilir ne diye satarım.
Fakat bakıyosun sanal seks diyince akan sular duruyor, akan suları durdururum diyen 1 milyar kişi bulabiliyorsun. Teeee 900'lü hatlardan beri bir insan evladı da çıkıp "la ten tene değmiyo hırboo habarın yoh" demedi. Yooo hırbonun haberi var bişeyin bişeye değmediğinden, ama neydi? Ah ne gam! İsterse telefondaki hatun 85 yaşındaki kraliçe elizabeth olsun, elizabet için gereken tek şey herhangi bir elizabetin sesi/görüntüsü zaten.
internete bakıyorsun porno sektörü internetin bir numaralı kazanç kapısı, en çok tıklanan sektörü. Ee şimdi kaçınızın teni internetteki porno sektörüne değdi? Hanginiz karmen elektra'ya sahiden tıkladı? (tıklamak ne güzel kelime ya, her yere yakışıyo) Tıklayamıyo ama tanımadığı sektör temsilcisi neredeyse yok. örnek: Esra adıyla facebook'da profil açan bir kızın aslında denise milani adı verilen bi porno yıldızı olduğunu memelerinden tanıyıp, 3o bin kişi sıraya giriyo şey yapmak için yani hayranlığını belirtmek için. ( esra burada tıkla onu)
Demekki aşkdan daha meşakkatli, daha tensel, uzuvsal işlevler isteyen bir eylem gayette sanal sanal yapılabiliyor. Hatta eskiden mektupla seks yapıldığını bile duymuştum ve dahası dedemlerin anlattıkları hikayelere göre dedem ağrı dağına kurt avına gitmiş ebemin köyüne dumanla "gız avrat derhal soyun emceklerini sıkı sıkıver hele, ben guduruyom" yazdığı, bu sebeple ebemin babası tarafından dönüşte kıçından vurulduğu söylenir.
Peki niye sanal aşkla bu kadar gırgır geçiliyo o zaman? Sanal seks ve sanal aşk arasındaki bu ayrımcılığın sebebi ne? Aşk belki şöyle yüzdeye vurduğunda yüzde 70 şehvet içeriyor olabilir ama eminim o kalan yüzde 30 duygusal etki bu yüzde yetmişi döver. Daha güçlü manevi bir içeriği var. Binlerce kilometre uzaktaki birini arayıp bulan gizli bir frekansı izliyor aşk. Onu ne televizyon ne radyo dalgaları yakalayabiliyor. Aşk kendine ait rotasında fiziksel kaygısı olmadan dolanıp duruyor. Sevilen insanın sevenle sevişip sevişemeyeceği ihtimalini hesaplamıyor yada birbirlerine uyup uymadıklarını, mesafelerin kaç zamanda kapanabileceğinide, bunları hesaplayan hep insanlar. Hesaplamayın bunları.
sonradan bi ıptıs: sanal aşk yaşamak o kadar utanılası ve ucuz görülmüşki sanal sevgililer bunun etkisiyle kendilerine bile aşklarının türünü itiraf edemiyor ve sık sık birbirlerine "bana sanal aşkım deme!diye çemkirebiliyor. ece temelkuran'da yazmış sanal aşk hakkında.
Cumartesi, Ocak 16, 2010
Pazartesi, Ocak 11, 2010
dedikodular yüzünden gatil olacam
Şimdi öyle içimi dökmek amacıyla (akciğerimi headere, midemi footere, kalp kapakçıklarımı yazı aralarına döktüm, bekliyorum) bişeyler yazmak istiyorum.
Doktor "içini bi yerlere dök, bi şarkı söyle, bir kitap oku iyi gelir" dedi, klasik doktor tavsiyeleri. Evet bir şarkıyla bir kliple hayatı değişen oluyo tabiki, tarihimizde onlara demet akalın deniyor da benden olsa olsa seray sever kolpası olur.
Hem dün beşyüz tane şarkı söyledim hayatım hala bende duruyo, bir nakarat boyu yol gidemedim. Kitap dersen ortalarda dolaşan bir kitap buldum, adını bilmiyom sonuçta bir araya getirilmiş yassı selüloz parçaları kitaba benziyo, kitaptır heralde, kitap mıdır?? Önsözün ilk satırı güzelmiş, ikinci satırı yarın okurum, üçüncü satıra allah kerim, bilemiyorum üstüme gelme keserim...........!!!!!! tırnağımı.
Bir kaç gün evel az kalsın mapushaneyi boyluyodum. ailemizin ayılarından biri "bu siminya varya bu kahpe istanbul'da onca ay orospuluk yapmış, beyoğlunda gıllı bi herifle pazarlık ederkene görmüşler" iddiasında bulunmuş, hakkıdır lafa tapan milletimin bulunsun. Önce sallamamıştım alıştım bunlara, heralde dünyanın en ağzı, ahlakı bozuk ama en fazla namus maddesine sahip insanları biziz. Gece gündüz ankara genelevinden toplatırız biz bunları, eve gelince "höynnnnns namıs lan namıs didik! hışşşşş fıssss" diye bi ses çıkarırlar, yılan tıslaması gibi, teker patlaması gibi. Bizde korkup dağılırız eyvah bizi sokmasınlar aman teker üstümüze yuvarlanır kemiklerimiz ufalanır, diye, hep böyle oldu, oluyo...
Ama çok uzattılar kulaktan kulağa oyunu varya ona malzeme ettiler üç kuruşluk gezimi ve beni. ilk başta beyoğlunda kendini pazarlıyomuş diye çıkan laf gele gele geldi "Bir gecede 80 herifle yatabiliyomuşşşşşşşş" " istanbul'un en kalifiye en çok aranan ırıspısıymışşşşşş" " manukyan'ın genelevinde patroniçelik yapıyomuşşşşşşşş" türlüsünden çeşit çeşit fantastik dedikoduya dayandı. Ben bile hayret ettim bu kapasitelerine, tek hayal gücü geniş olan ben sanıyordum. Baktım bu dedikodular artık imalı bakışlara, beni görünce ya kaçışmalara yada koşa koşa gelmelere sebep oluyor. Erkekler daha çok bakıp daha bi sırıtıyolar, sanki gözde kırpıyolar. Kadınlar kısır yiyip fısırdıyor, kimisi ise kısırını bile yemeden kaçıyor, sanki orospuluk bulaşıcı.. lan sende domuz gribi olmuşun ben senden kaçıyormuyum gadın!
İsveçli bilim adamları gibi bu eldeki deneklerim üzerinde yaptığım araştırmalar beni ayıların ayısı kuzen köksal'a götürdü. Dedikodunun başı! Yılanın tısı! Tekerin jantı bu düdük makarnasıymış! Evine gidip konuşayım demedim, kendisi ve serileri konuşulabilen ürünler değil. Birbirimizin üstüne atladık o bana vurdu, ben ona vuramadım, o bana vurdu ben ona vuramadım derken, sonuçta elimde cinayete teşebbüsten yada bizzat cinayetten senelerce yatmama neden olabilecek bir aletle buldum kendimi. Çok korktum ya nasıl oraya geldiğimi bile hatırlayamadım, pozisyonuma inanmadım, kendimden daha bi korktum böyle ellerime kollarıma baka kaldım. Halsiz halsiz eve geldim ama günlerdir etkisinden kurtulamıyorum, bi sürü ilaç içip sarhoş oldum. Halisülasyonlar görüyorum sabaha kadar sabahlıyorum. Kalbimde yanıyor ama onun sebebi başka o araya kendi karıştı.
içimi döktüm doktor tamam.
Doktor "içini bi yerlere dök, bi şarkı söyle, bir kitap oku iyi gelir" dedi, klasik doktor tavsiyeleri. Evet bir şarkıyla bir kliple hayatı değişen oluyo tabiki, tarihimizde onlara demet akalın deniyor da benden olsa olsa seray sever kolpası olur.
Hem dün beşyüz tane şarkı söyledim hayatım hala bende duruyo, bir nakarat boyu yol gidemedim. Kitap dersen ortalarda dolaşan bir kitap buldum, adını bilmiyom sonuçta bir araya getirilmiş yassı selüloz parçaları kitaba benziyo, kitaptır heralde, kitap mıdır?? Önsözün ilk satırı güzelmiş, ikinci satırı yarın okurum, üçüncü satıra allah kerim, bilemiyorum üstüme gelme keserim...........!!!!!! tırnağımı.
Bir kaç gün evel az kalsın mapushaneyi boyluyodum. ailemizin ayılarından biri "bu siminya varya bu kahpe istanbul'da onca ay orospuluk yapmış, beyoğlunda gıllı bi herifle pazarlık ederkene görmüşler" iddiasında bulunmuş, hakkıdır lafa tapan milletimin bulunsun. Önce sallamamıştım alıştım bunlara, heralde dünyanın en ağzı, ahlakı bozuk ama en fazla namus maddesine sahip insanları biziz. Gece gündüz ankara genelevinden toplatırız biz bunları, eve gelince "höynnnnns namıs lan namıs didik! hışşşşş fıssss" diye bi ses çıkarırlar, yılan tıslaması gibi, teker patlaması gibi. Bizde korkup dağılırız eyvah bizi sokmasınlar aman teker üstümüze yuvarlanır kemiklerimiz ufalanır, diye, hep böyle oldu, oluyo...
Ama çok uzattılar kulaktan kulağa oyunu varya ona malzeme ettiler üç kuruşluk gezimi ve beni. ilk başta beyoğlunda kendini pazarlıyomuş diye çıkan laf gele gele geldi "Bir gecede 80 herifle yatabiliyomuşşşşşşşş" " istanbul'un en kalifiye en çok aranan ırıspısıymışşşşşş" " manukyan'ın genelevinde patroniçelik yapıyomuşşşşşşşş" türlüsünden çeşit çeşit fantastik dedikoduya dayandı. Ben bile hayret ettim bu kapasitelerine, tek hayal gücü geniş olan ben sanıyordum. Baktım bu dedikodular artık imalı bakışlara, beni görünce ya kaçışmalara yada koşa koşa gelmelere sebep oluyor. Erkekler daha çok bakıp daha bi sırıtıyolar, sanki gözde kırpıyolar. Kadınlar kısır yiyip fısırdıyor, kimisi ise kısırını bile yemeden kaçıyor, sanki orospuluk bulaşıcı.. lan sende domuz gribi olmuşun ben senden kaçıyormuyum gadın!
İsveçli bilim adamları gibi bu eldeki deneklerim üzerinde yaptığım araştırmalar beni ayıların ayısı kuzen köksal'a götürdü. Dedikodunun başı! Yılanın tısı! Tekerin jantı bu düdük makarnasıymış! Evine gidip konuşayım demedim, kendisi ve serileri konuşulabilen ürünler değil. Birbirimizin üstüne atladık o bana vurdu, ben ona vuramadım, o bana vurdu ben ona vuramadım derken, sonuçta elimde cinayete teşebbüsten yada bizzat cinayetten senelerce yatmama neden olabilecek bir aletle buldum kendimi. Çok korktum ya nasıl oraya geldiğimi bile hatırlayamadım, pozisyonuma inanmadım, kendimden daha bi korktum böyle ellerime kollarıma baka kaldım. Halsiz halsiz eve geldim ama günlerdir etkisinden kurtulamıyorum, bi sürü ilaç içip sarhoş oldum. Halisülasyonlar görüyorum sabaha kadar sabahlıyorum. Kalbimde yanıyor ama onun sebebi başka o araya kendi karıştı.
içimi döktüm doktor tamam.
Salı, Ocak 05, 2010
Kızın içine cin sokacağız
Pala ve aşiretinin el değmemiş sorgulama tekniklerine maruz kalınca bu seferde ankara'ya döndüğüme pişman oldum. Evden git gittiğine pişman ol, dön döndüğüne pişman ol... yaprak dökümü'nün oğuz'u gibiyim; bi necla'ya, bi leyla'ya, bi necla'ya, bi leyla'ya ver ha ver, ver ha ver!
Feodalgillerim durmaz, bu yükselmiş adrenalin seviyeleriyle medeni halimi değiştirmeye çalışırlar, bilirim/biliriz/bilirler. Bari onlar bişeye başlamadan ben bişeye başlayım, iş bulup kelleyi kurtarayım diye niyetlendim.
Çevremizden biri, işlettikleri aile düğün salonunun istediğim biriminde(vaşşş) çalışabileceğimi söyledi, hem istediğim birim hem aileli falan! tam aradığım meslek!
Bir başkası bir otelde kat görevlisi arandığını bağlantıları sayesinde beni işe aldıracağını söyledi. Kat görevlisi deyince aklıma jenifır lopez'in "aşk masalı"filmi geldi; seksi otel hizmetçisi marisa otel müşterilerinden milyoner bi herifin kalbini çalıyordu..belki... olabilir, neden olmasın? Otelimi de temizlerim filmimi de çekerim nolurki? ne gülüyonki?
Malesef bu iki muhteşemden muhteşem iş fırsatı elimde patladı. Hem evdekiler "oralar pezevenk kaynıyo" diye çağırdığımız bir numaralı endişelerini öne sürdüler hemde kısmetim kapalıydı ve üstümde zebellah gibi nazar vardı, olmadı.
Annem akıllı kadın kısmetimin kapandığını o buldu. Hemen birşeyler yapmalı ve şu kıtipiyos kısmetimi dımdızlak açmalıydık. Komşu krallıklara haber salındı, kısmet açan meşhur üfürükçülerin listesi alındı. Maşallah ankara ne medyum keto yapmış! Şehrin kenar semtlerinden birinde gizemli mağarasında yaşayan ulu üfürükçü nurullah karatelek "getirinde üfürek" demiş, aslında yapmıyomuş ama annemi kıramamış (bak sen) Benim için kaçırılmaz eğlence allahhh medyum göreceğim lan! köşesinde kıyısında büyülü tütsüler tüten kırmızı loş bir odada sihirli küresine bakacağız, geleceği göreceğiz! parti gibi ar yuuuuuu cıstak cıstak.
Sabah güle oynaya keto nurullah'ın evine geldik kapıyı simli kahverengi bir hırka giymiş, bıyıklarını aldığı yerler kışın soğuğundan çatlayıp ortada toplanmış bir teyze açtı. Bizi gece kulübü gibi gımıl gımıl olduğunu tasvir ettiğim medyumun odasına götürdü. Tahmin edileceği gibi öyle bişey yok, olacak hayal değildi zaten. Bir aralar gecekondu bahcelerinde üzerinde kedilerin uyuduğu, yaslanma yerleri dolaplı kanpeler vardı böyle kahve, pitikare desenli? hah işte ondan 3 tanesini atmış duvar diplerine, ortaya kına yeşili helezon desenli bi kilim, duvara çanı sağa sola sallandığı için bakan insanı hipnotize eden alaturka saat, koparmalı takvim, karısının ördüğü kuş şeklinde iğnelik, çer çöp...Klasik türk üfürükçüsü evi, kendilerini hiç geliştiremediler!
Yüzünden "para için yapmıyorum gönlünden ne koparsa" imajı akan keto nurullah annemin adını ve benim adımı aldı, önündeki kitapa bakarak fısır fısır bişeyleri topladı, çıkardı, böldü arada yüzüme bakıp sağlamamı yaptı. İlk başlarda eğleniriz, geliriz diye geldiğim ev dakikalar içinde uğur dündar proğramlarından fırlamış gibi görünmeye başladı. Acaba bu kıl topu herif tam olarak nereme üfürecekti? "göbeğe yazı yazmak" ritüeli icabınca gözüm gibi baktığım, ipeklerde sakladığım, mis gibi pespembe bakireliğime el mi koyacaktı! herşeyim, varlık nişanım, yaşam pınarım bir keto'ya mı yar olacaktı :(
{şakşuka tarık, çal baba: çayırda buldum seni, ellere vermem seni, kendime aldım seni, sineme sardım seni}
Ben fanteziden fanteziye koşar iken keto nuri kafasını kaldırdı ve şunu dedi:
- kızın içine 2 tane cin sokacağız, duruma bakacaklar.
-hınk! nasıl la, niçin ya, neden be?
-korkma sadece olay yeri inceleme, formalite
-hocam gerek yok bende zaten onlardan bayaa var, şimdi içerisi kalabalık olur sıkış tıkış yani.
-sende yok, baktım şimdi temizsin.
-e o zaman neden kirletiyosun? zaten amacın beni kirletmek biliyorum
-estafurullah bismillah es salihül hüvelve onlar benim çalışanlarım, yöntemim bu
-ya yok istemiyom ben, annee kapkapalı kısmetlerimizi alıp uzasak biz.. efenim saolasınız varolasınız öpüldünüz kocaman pata pata pata pata pat...............vınnnnnnnnnnnnnn fiyuvvvvvvv
Bu ne hulann? keşke tepeden tırnağa üfürmeyi teklif etseydi hatta göbeğimden avuç avuç zeytin yiyebilirdi ama ama o nasıl psişik bir teklifti öyle bee? Herkesin medyumu cin çıkarır bizimkisi sokuyor! kör şeytan kör gözüne. Bi ses geldi içerden bak, gerçek diyom! korkuyorum uyuyamıyorum
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum
Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." f...
-
Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." f...
-
" Niye hiç aşklarından meşklerinden bahsetmiyorsun? hadi hadi yeme beni yazılarından anladım ki sen bakire olamazsın " Şu blo...