Pazartesi, Mart 01, 2010

İdeolojiye koyayım aşka bişey olmasın

Yakın tarihi o kadar bilmem, okulda doğru anlatamadılar yada anlattıkları sırada ben gene okulun arkasındaki dağa kaçmıştım, dersi kaçırdım. Orada bir dağ vardı o dağ belediyenin dağıydı. Bazı yerlerinde küçük mağaralar, ses çıkaran delikler, gizemli çukurlar bulmuştum. Eğer tenefüse her çıkışımda biraz daha kazarsam hitit uygarlığına ulaşacağımı umuyordum, arkeolog olma hayalimin menşei o dağdır.
"o dağ gerçekten dağ değildir, ankara'nın göbeğinde dağ ne gezer" diye düşünmemek lazım, küçük bir çocuk için çıkıntılar dağ, akıntılar nehir, çalılıklar ormandır, her daim.
Uzak hititlerin sevdasına yakın tarihten oldum (bahanenin şöyle böylesi ) ama otlukbeli muharebesini biliyorum şimdilik beni idare ediyor, daha bir kaç sene yetecek kadar var.

Tarihi okulda öğrenemeyince bizim taallukat öğretti şu sağ - sol mevzularını. Zaten okullarda okutulacak şeyler değilmiş.
Ben yokken buralar hep anarşikmiş kimin kimi vurduğu bilinmez mapusa giren bi daha geri dönmezmiş. Hep sağ gözüyle dinledim vukuatları. Haliyle direk solu suçladım, tıktım içeri. Bana göre sol; tek dişi kalmış bir canavardı, yedi başlı ejderhaydı ele geçirildiği anda sıkacaktın hırtlağını, hele bi duraydı.
Mamak milliyetçi, muhafazakar bir ada, arada oğlunun adı devrim kızının adı evrim olan seyyahlar adamıza ayak basardı basmasına da tez zamanda denize dökerdik. Sola oy verenlerin kapılarına kırmızı boyayla çarpı atılırdı (abartı sanatını psikopata çevirmek) Abilerim çoktan sağ örgütlerin ovalarında cirit atıyorlardı, bende istiyordum cirit oynamak, çelik çomak yaşım bittiydiki. İçimde coşkun ırmaklar gibi çağlayan birşeyler vardı. Götürseler gittikleri yere gidecektim ama malesef kız diye basıyorladı zılgıtı, veriyorlardı ayarı. Bu potansiyelimi kimse hakkıyla değerlendiremedi güdemediler beni, bir asena koyun gibi.

İşte tam o sıralarda nihat'ı tanıdım, belliydi sağlam papuç olmadığı, bir işler çevirdiği. Öyle söyledi yakın tarihçi yakınlarım "amman uzak dur bunun cibilleyeti çürüktür" diye habire dürttüler. Nasıl uzak durabilirdim ki? Aşık olmuştum, sağlam düşünememe engellisi olmuştum. Nihat'ın sol bir örgüt mensubu olduğunu anlamam zor değildi. Bi takım kılavuz maddeler vardı:
  • Fikret kızılok dinliyorsa az işkillen
  • Kırmızı aksesuar kullananıyorsa kaşının birini kıldır, hömmm de
  • Bir metre yakınında orak- çekiç görürsen ki çok tehlikeli, arkana bakmadan kaç
  • Devlet aleyhine konuşuyorsa indir sumsayı, vur beline kazmayı
Hah ha kimin umurunda? Başlıycam maddelerinize, kızılınıza, karanıza! Aşk diyorum, kalbimde depremler oluyor, duvarlar göçüyor ben altında kalıyorum imdat diyorum. Siz göçük altında ellerini temiz tut, sütünü içmeyi unutma diyorsunuz. Yemişim sağınızı solunuzu, önünüzü arkanızı ve sobenizi. Siz bütün oyunların ebesi olun bana müsade..ve yıktım küçük dünya'mın küçük ideolojisini.
O beni soldan soldan sevecek değildi ya? Düpedüz seviyordu işte, herkes gibi seviyordu.. yo yoo herkes halt etmiş hiç kimse böyle sevemezdi.
Etrafımda kurabiye kalıbıyla kesilmiş birbirinin aynısı zencefil adamlar vardı, oysa kurabiyenin makbulü; eciş bücüş, yamuk yumuk olanıdır, o ne kadar güzel yamuktu.. Benden farklı düşünmesini, bana isyan etmesini, en çokta beni sevmesini nasıl seviyordum.
Şimdi o yok, anlatması kolay olmayan yerlere gitti. Giderken bana "aşk için yorgan yakmayı" miras bıraktı. Yakmasını hiç beceremsemde, mirasına ihanet edip "aşk dediğin fuck gibin bişey" diye eşeden köşeden saydırsamda sen bana bakma..bildiğin gibi davran

Hangi ideoloji daha iyi sever, bunun ayrımı nerede başlar nerede biter bilemem. Kimileri solcu kızlar aşk, sağcı kızlar çocuk yapar, der. Kimileri milliyetçiler bayrak sever gibi, vatan sever gibi tutkuyla sever der. Kimileri ne aşkı ne inancı be içelim güzelleşelim hade hade hadeeee der. Herkes bişeyler der de der. Ama son kararı her zaman şuran verir. Ve oran; aynı benim dağa kaçıpta kötü not aldığım gibi tüm ideolojilerden kötü not alır, sadece aşk dersinden pekiyi alır.

yaşasın halkların kardeşliği diye galeyana gelip meclise yürümeliyim, derhal! belki yolda yakışıklı birileri eylemime destek verir, kardeş kardeş yürürüz (!) foto

52 yorum:

  1. beni de götur eyleme beraber gidek :) ayni ben de senin gibi baya bir sagciydim ama söz konusu ask olunca mantik ucup gidebiliyor.
    ha ama solcu neyse de bir pkklinin askindan gebersem de suratina bakmazdim o da ayri ;) yani anlayacagin askinda yikamacagi bazi kriterler ve enegeller de mevcut.

    YanıtlaSil
  2. Vauvv müthiş akıcı anlatmışsın Sim bayıldım ;)

    YanıtlaSil
  3. ehehhehe süper başlık :D::D

    YanıtlaSil
  4. Bu yeni tema sana basit kaçmış siminya bence değiş.
    Yazılar yine harika durma danset :S

    YanıtlaSil
  5. Çocukca umutlar yanılmalar oyunlar itiraflar
    Hangimiz biliyozki ne taraf dogru hangisi gercek aşk nerde kimde

    Bilmiyom ya duygulandım :/ bu konuda doluyum az

    YanıtlaSil
  6. ella iyi biliyorum o yıkılmaz kriterleri ah sorma ..

    serious, tema aynıki.. header yapacak bana tayyar abim ona sipariş ettim yukarıya, bekliyom. headersiz şu anda üst kısım yani. basit diyosun hımm

    YanıtlaSil
  7. http://blog.yilmazbaris.com/2009/04/kiz-arkadasimi-cyddcilere-nasil.html

    YanıtlaSil
  8. Header'da dediğim değişiklikleri yapmamışsın.Kahve istemiştim hala masam da değil.İyice arsız oldun sen eşek sıpası!!

    Aşkın ideolojisi olmaz haklısın. Senelerce "gominisler gelecek yakacak sizi" diye korkutulmuş bu halk. O kadar ki; Rusya'da evde az kalan çeşitli malzemelerin bizim türlü'müz gibi karıştırılmasıyla yapılan,istanbul'a yerleşen rus'ların yanlarında getirdiği rus salatasının adı çoğu yerde gominis derler diye "amerikan salatası" na çevrilmiştir.

    Velhasıl güzel seven adam/kadın bulmak zor.Nihat bunu becermiş işte...

    Güzeldi ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  9. solcu kızlar aşk sagcı kızlar çcocuk yapar diye konusan kim ya!ne kadar mantıksız saçma span bi şey söylemis!

    YanıtlaSil
  10. şablonuna suikast düzenlenmiş... tinypic header fotonu silmiş...

    YanıtlaSil
  11. Harika bi yazıydı. Keyifle okudum. Sabahım bu harika yazıyla başladı. Umarım günüm de, günün de güzel geçer..
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  12. Siminnnnnnnn :)
    Aşkk...aşkk...çok güzel ama..ama sadece kavuşursan güzel bunu biliyorum canım. Ve savaşmak bazen işe yaramıyor bunu da biliyorum. Ama en güzeli ne biliyonmu şekerim, yalansız dolansız, olduğu gibi, gerçekten sevebilmek...
    Sokmuşum ideolojisine lan!

    YanıtlaSil
  13. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  14. cankız onu gomunüstin biri yazmıştı aha şu http://cengizchefikir.blogspot.com/2010/01/bir-baska-acidan-fasizm-cinsel-sovenizm.html

    yılmaz'ın hikayeside ilginçmiş, olayın başka çok başka açısını anlatmışın yılmaz. hepimiz başka bi ideolojiyle savaş veriyoz iki seveceğiz diye nalet ossun,

    headeri değiştirdim mecburen. bıyıklı headerimi seviyodum ya :((

    YanıtlaSil
  15. nayrı ideolojilerin insanlarıyız nekrem one night stand lerde last shot la bitirelim bu aşkı istesekte devam edemeyiz zaten ben böyle saçmaladıkça sağım solum belli değil benim:DD:

    YanıtlaSil
  16. Canım Simiciğim;

    Aşkını ne güzel anlatmışsın.. Böyle aşklara can kurban..

    Ayrıca, aşk ne sağcı ne solcu tanır, ne de komünist, ya da faşit..
    Valla başına gelmesin umarım "ella" arkadaşımın, değil pkk'lı, aşık olmaya gör, sülaleni doğrayana bile aşık oldun mu, gözün görmez hiç sülalen olduğunu bile..

    Bi de, bir arkadaş "aşk kavuşursan güzel" demiş..
    Bence tam aksine, aşk kavuşunca biter..
    Sonra başka şekil alır ve başka bir şey olur..

    Tam anlatamadım, zamanım kısıtlı, işten çıkacam, aşk böyle bir şey iste..
    :))

    Öpüyorum canım..
    Sevgilerimi bırakıyorum bloguna kucak dolusu, dileyen istediğince alsın diye..

    YanıtlaSil
  17. Güzel bir paylaşım. Parka giydiğim ve postallarımı hatırldım bir an...!

    YanıtlaSil
  18. neden her zaman şahıslar olayları önce sağcılar açısından değerlendirir? ülkemizde sağcıların çok yaygıın olmasından mıdır? yoksa sağcılık denilen siyasi görüşün çok basit olmasından mıdır?
    aslında ne olduğu çok da sikimde değildir.
    ben kendim için konuşmam gerekirse olayları her zaman ilk olaak babamdan dinlemişimdir. erkek çocuğu olarak babanın önemini anlatmama gerek yoktur. kadife kaplı koltuğun dibinde otururken başımızı okşayan devase baba eli tanrının kendisinden dahi büyüktür. hal böyle olunca baba deyince akan sular durur. babamda sağcı adamdır. nedense herkesin babası sağcıdır. ama bu aşırı sağcıların çocukları zamanla kötü adamların etkisinde kalır ve benim gibi sollaşır.
    tanrıdan büyük babamı yanlıştır yoksa bu tanrıdan büyük babalar mı cahildir?akademik olarak değilde siyasi olarak mı cahildir?
    zaman geçer babalar ne olursa olsun kişiler önce sağcı sonra solcu olur. ilerleyen zamanda içlerinde anarşik ibne sisteme boyun eğer ses çıkartamaz tarafsız olur.
    çok konuştum amk! gidip bir ka. bira daha içip sızayım.

    ps. karga senin amk, siminya bana veriyo! :)

    YanıtlaSil
  19. şaka mı bu? burdaki herkes gerçek mi? anlayamadım. Bu kadar boş insanı bi arada görmek güzel.

    YanıtlaSil
  20. Aşk kapıya dayanınca nelerden vazcayılır güzel anlatmışın hatun. Bende sevdiğim hatun için hem baba ocağını hem sevdiğim şehri bırakıp İzmir'e yerleştim.Ha hatun Rum olsaydı gene yapar mıydım? Yapardım şerefsizim ki
    Dikkatimi Yılmaz Barış arkadaşın linki çekti.
    Muhafazakar bir adamın sevgilisi olan kızlara tanrı yardım etsin.
    Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ni terör örgütü,sevdiği kızıda fahişe gibi anlatmış ahahah :D

    YanıtlaSil
  21. Siminya yine seni köşedeki simitçiyle gördüm, pek bir içli dışlıydınız :D Şaka bir yana yine güzel bir yazı olmuş, eğlendirdi doğrusu!

    YanıtlaSil
  22. Alkışladım gitti. Meclise ben de gelcem, haber ver zamanını.

    YanıtlaSil
  23. Hmm beğendim, çok akıcı ve doğru bir yazı. Aslında devamında yazılabilecek o kadar çok düşünce var ki ama zamanım yok diyerek iğrenç bi insan olduğumu vurgulamış olmak da isterim hani :)
    Sevdim bu yazıyı...

    YanıtlaSil
  24. Of Siminya of! Ne zaman Nihat konusunu açsan Umut Akyürek’ten Bülbül Kasidesini defalarca dinlemiş gibi olurum. Sana ne oluyor deme. Herkesin içinde bir Nihat vardır Siminya. Aşk böyle bir şey, bir tetikleyici görmeye görsün, lambadan çıkan cin olur aşk, dile benden ne dilersen demez, ben ne dilersem o olacak der, ne garip! Artık aşk üçüncü kişidir. İki çocuğunun elinden tutup kırlara gezmeye götüren ebeveyndir o. Tutuşturmaz çocukların ellerini birbirlerine, hep arada kalır. Sen cesaretini toplayıp ama vuslat dersen, aşkta bir karış surat. Olur der, aç bakiyim çocuğum elini, sen açarsın tabi ki, çıkar dilini ve ayana sür bakiyim ama ıslaklık kalacak şekilde, sen, denileni yaparsın ve eee ne oldu diye başını çevirip aşağıdan yukarıya yüzüne bakarsın saf saf. Onun cevabı her zaman avucunu yaladın çocuğum sen daha olmadın , olmuş olsaydın bu soruyu sormazdın olur. Çünkü aşk bilir vuslatta kendinin yok olacağını. İntihar etmez aşk Siminya. Tipleri severse başka bir hale dönüşmeyi kabul edebilir. Sonra seni senden alıp yoğurur sonra sana iade eder, tepe tepe kullan diye. Bak böyle bir iyiliği vardır sağ olsun. O zaman nerede öten bir bülbül görsen Yunus gibi başlayamazsın “ İsmi Süphan virdin mi var- Bahçelerde yurdun mu var” diye kaside yazmaya. Çağ değişmiştir,zaten o yetenek de yoktur sende, ne de o duyarlılık, ancak şu paraya endeksli dünyada en az, çok çok böyük bir ithalat ihracat firmasının patroncuğu gibi içlenirsin, bunu garanti edebilirim. Bir bülbül sesi duyduğunda , kasidemiz şöyle başlar Siminya “ Gümrüklerde girdin mi var- Limanlarda çıktın mı var- Ötme bülbül ne olur” Eeee duyarlılık dediğinde böyle bir şey ne yaparsın!
    Siminya , bu yorumu cozuttuğum yere kadar Umut Akyürek’ten Bülbül Kasidesi eşliğinde oku ne olur hatırım için, hatırımda yok ya..(Devam edebiirim)KNH

    YanıtlaSil
  25. aşk üçüncü kişidir..duydugum en güzel aşk tariflerinden biri.
    şu anda telefondan girdim pc açınca söz şarkıyı indircem, umarım çok ağlamam :(

    YanıtlaSil
  26. Ağlama Siminya, ya da ağla Ummanlara kulaç çaldık, sel bendine beden gerdik, bir gözyaşı boğdu bizi... der geçeriz ne olacak ki, dert etme yani...

    YanıtlaSil
  27. ermenimisin siminya kürtmüsün siminya diyenler olcak sana benden söylemesi...kimse söylemese ben söylerim.maksat dediklerim doğru çıksın:)

    YanıtlaSil
  28. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  29. Aşk yemeği tarifimi beğenmene sevindim Siminya. Bu cümle aşk teorimin belkemiğini değil de nasıl desem kılçığını oluşturur. Aşkı gerçekten yaşamamışların yutağından kolayca geçerde, aşkı yaşayanların boğazında bir yerlere takılır, bir düğüm gelir oturur insanın boğazına. Aslında su gurubudur akıp gitmesi lazım ama akıp gitmez bir türlü. Yazıyı okuduğunda alçak gönüllülüğün şöyle böylesi diyeceksin ama de…. Siminya biliyor musun senin o okuldan kaçıp dağa gittiğin yaşlarda ben de okuldan kaçıp dağa giderdim. Tabi Ankarada değil. Senin o sesler duyduğun deliklerden sanki bir müzik sesi gelirdi, sanki bir orkestra görüntüsü eşliğinde, rüyet gibi bir şey, sonra kaybolurdu görüntü de ses de…Benim sana asıl sormak istediğim bu yakın tarih merakının nereden kaynaklandığı.. Tarihi roman mı yazacaksın yoksa. Sana kısaca kaçırdığın yakın tarihi anlatayım. Biliyorsun Mehmet bin Murat han muzaffer daima tuğrasıyla mektup yazan padişah yeniçeri ordusu kuracağını (hatta kurduğunu- ki Uzun Hasan bu açıklamaya kuşkuyla baktı blöf yapıyor bu diye düşündü) açıkladığı tarihlerde zaten Uzun Hasanla arasına kara kedi girmişti. Uzun Hasan bu düşünceye çok uzun süre karşı çıktı. Casuslar gönderip gerçeği öğrenmek istedi. Ama casuslar başarılı olamadı. Fatih ser verip sır vermiyordu. Uzun Hasanı resmi olarak muhatap almıyordu. Kırmızı telefon hattını kapamıştı. Bir iki kez dıdısının dıdısı 5 milyonuncu katiplerle koskoca Uzun Hasanı muhatap kıldı. Uzun Hasan Fatih’e mektup yazdı elçi gönderdi. Ama Fatih nuh dedi peygamber demedi. Tutup elçinin derisini yüzüp başını urdurup Uzun Hasana gönderdi. Uzun Hasan da bunu hükümranlığının muhasebe kayıtlarına tarih düştü. O zaman Uzun Hasan düşündü tamam dedi sen benim garbımı koru ben senin şarkını koruyayım madem hükümranlıkları birleştiremiyoruz bari kardeş kardeş geçinelim aramızda husumet olmasın, dilediğin gibi garba açıl Lehistana git eflak boğdanı al ama ben şarka doğru uzanayım. Fatih tutturdu hadi ordan benim şarkımı koruyacakmış İsmail Tiritmiyim ben, şarkım olsun. Hem dur bakayım sen bana köçek de dedin aynı zamanda, sonra sen yeterince uzunsun daha ne uzayacaksın şarka…Bu arada Uzun Hasan’ın bir yakını vefat etmişti, Fatihe Nahçıvana gideceğini ölüyü gömüp yasını tutup geri döneceğinin yazıldığı bir mektup gönderdi, aslında gereksizdi,zaten tarihte ne gereklidir ki Siminya. Fatih dünya savaş tarihine utanç abidesi olacak bir davranış sergileyerek cenaze evini ulemasıyla bastı. En zalim savaşlarda bile ölülerin gömülmesine izin verilirdi. Ah barış nidacıları ah! Uzun Hasan defterdarına emretti dedi ki, bu sayfa hangi numarayı almış olursa olsun o sayfayı ordan yırt ve muhasebe defterinin açılış sayfası, yok yok onu kapak yap. Öyle ki hazine daireme her girdiğimde gözüme sokulsun. Ola ki bir gün zalimlerden hesap sorulur. (Devam edecek )

    YanıtlaSil
  30. fikir ideolocyasına sevganç gibi öle bakarak kötülemişsin. kına yağkın ama ben kınadı böle biz sırf kıslar güzel solcu olunca iyi sefiliyodu. sen halk kardeşliğini hafif bakmışın ama blogn da pek öle sanmamışım dah okucam amaböle olmadı. kim diuyebilir halkın seline engel olmayın. kadını eşya yapmayın etibudu varken ayıp bide kişi dişisin ihanet cisnine olmaz.

    YanıtlaSil
  31. Sağdaki profil resmindeki şahıs siz değilseniz, kendisi bu resmi kullandığınızdan haberdar mı? Değilse suç işlediğinizin farkındasınız sanırım, özel hayatın ifşası yoluyla.

    Bu arada tavsiyeme uyup bannerı değiştirmişsiniz o da doğru karar olmuş

    SSAY

    YanıtlaSil
  32. Siminyam kadınlar günün kutlu olsun.GERÇİ SEN BÖYLE DANDİK GÜNLERİ SEVMESSİN .Maksat sana bir merhaba demek.İyilikle sağlıkla kal,yazılarının arasınıda bu kadar uzatma.Mesela gün aşırı yazsan hiç fena olmaz.Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  33. Dün dünya gadınlar günüymüş, ben bu dünyanın anasır-ı erbasını satayım, bir kadın dünyanın en ileri zeka, gerisi olmaya görsün, kıçını rujla boyarda, ağzını tuvalet kağıdıyla siler. İki çift laf yapamadığım ve ödlek olduğum için tarih yorumlarına son veriyorum. Düzey meselesi..(nasipse sana bir gün anlatırım)
    Ben başka bir konudan Türkiye’de roman türünün gelişmemesinden bahsetmek istiyorum. Siminya neden biz bir Dostoyevski çıkaramadık sence? Bence kadınlarımız yüzünden. Kadın okuyucular alınmasın lütfen. Şimdi Siminya varsayalım ki, Dostoyevski burada doğdu ve bir roman yazacak. Romanın kahramanlarını tanıştırmak istiyor. Mekan gayseriden sütlüceye giden bir trenin onuncu kompartımanı olsun. Erkek olan kahramanımız kompartımanda yalnız oturmaktadır. Tren fi saatinde İ istasyonunda durur. Trene alımlı, şuh bir kadın biner, tesadüfün şöyle böylesi (Siminya senin bu cümleni çok sevdim) olarak tam da gelip adamın oturduğu kompartımanın kapısını açıp içeri girer. Adam kadını görünce ayağa kalkar ve şapkasını çıkarıp başını hafifçe öne eğerek selam verir
    KADIN: Hay ben senin şapkanın içine ve üstelik kafana da s…ayım(terbiyesiz bir kelime var ıkınma efektli)
    ADAM : Bu gün hava… (ne kadar güzel diyecekti ama kadın hemen sözünü kesip)
    KADIN : Hay senin ananın hava alanına sevgilimin uçakları bin sorti yapsın.
    ADAM : Şey…( adam şey tren ne kadar yavaş gidiyor sütlüceye zamanında varacak mı dersin diyecekti)
    KADIN : Şeyini şey ettiğimin şeyi.
    ADAM : Ne kadar kibarsınız hanımefendi ağzınızdan zeker kokusu damlıyor.
    KADIN: Ee eyleyik, karıncayı düzecen ama belini incitmeyecen adamım. Nezaket dediğin budur babaannem öğrettiydi.
    İşte Siminya Dostoyevski burada yaşasaydı roman falan yazamazdı. Sadece tek cümle yazabilirdi. Onu da ben yazamam kahramanlar incinir. (Valla terbiyesiz değil hatta ulvi)Ama cümle ileride kesinlikle bir atasözü olurdu.
    Aşk olsun barışsever , adil Siminya, sen de kalkıp bu tiplere doğru kardeş kardeş yürümekten bahsediyorsun, sence bu mümkün mü? O mecliste seni gadın milletvekilleri kılıç kalkan ekibiyle karşılasalar iyi, bok atan iftira tanklarıyla karşılarlar. Bir insan bir başkasındaki kendine ancak bu kadar zarar verebilir.

    YanıtlaSil
  34. KNH: yakın tarihe ilgim yok, hem ilgim hemde anladığım yok ve inandığım da yok :)
    alttaki adsız yorumda sana aitse, biz dostiyiviski çıkarmadık mı yav? bi sürü romancımız varya onların hakkını yeme şimdi, hem kadınlarında hakkını yiyorsun. sana küçük iskenderden "suçu benim üstüme at" şiirini hediye ediyorum.

    kitap yazmak için hayatı yaşamaya, gördüklerini ve tahmini diyalogları yazmaya her zaman gerek yok. bence kitap yazmanın ilk kuralı hayalgücü yatalak bir hasta olsan bir et yığını olsan o seni gitmediğin yerlere sürükler götürür. sonra deneyim, kültür, en son imla geliyor.
    mesela trendeki o kadını öyle konuşturmaya mecbur musun? (kaldıki anadoluda yaşayan bir kadınla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir gözlem yazmışın, "eyleyik" diye şive yapan bir kadın metropol kadınları gibi sortili, sevgilili, adamımlı küfürler bilmez yöresel küfürler daha farklıdır)
    bin türlü versiyon üretilir o vagon yolculuğundan tek bir seçeneğimiz yok :) yemişim dostoyu tostuyu rus halkını da gördük!



    +çöplük, ermeni veya kürt hatta inanmazsın hintli değilim

    +delinmanyaqın, ya ben anlamadım yorumunu ama tahminimce çok pis eleştirmişin hahah

    YanıtlaSil
  35. Siminya artık yeni yazını yazsan diyorum bebeğim :D

    YanıtlaSil
  36. Yorumuma verdiğin cevapta haklısın Siminya, yerden göğe kadar haklısın, niyetim, anlatmak istediğim öyle olmasa da, genellemenin ve kıyaslamanın foseptik çukuruna düşmemem gerekirdi, şimdi bu çukurdan çıkmak için bir sürü bahaneler bulmaya çalışırsam, iyice batacağımın da bilincindeyim. Ama bu çukurda bir nebze olsun nefes alabilmem için , kadın ve erkekten ziyade her insanın, her yazının ve her yazarın biricik olduğunu ki, yazı tek bir kadına yönelikti, o bunu hak etmiş olsa da onun dahi biricik olduğunu, bu yazına yazdığım yorumlarla, bundan birkaç ay önce yazdığım yorumları yadsımış olduğumu, böylece aslında kendimle çeliştiğimi, çok derin incinmiş olsam da; öfkeme yenilmiş olmamı bir zayıflık olarak algıladığımı, bu yorumlarla özümü zedelediğimi yorumumun biçim olarak yeteneksizliğimden, içerik itibariyle ise nefsime yenik düşmemden kaynaklandığını (bak niyetimde bozukmuş), vicdanımız sırat köprümüzdür ve ben bu olayda köprüyü geçemediğim için cehennemimde yanmakta olduğumu, seni hiç ilgilendirmeyen konularda yorumlarımla canını sıktığımı kabul ettiğimi, bundan sonra yorum yazacak olursam beni simgeleyen harfler dahil olmak üzere; daha dikkatli olacağımı söylesem ve senden özür dilesem beni affeder misin? Bu yazıya yazdığım yorumlar özelinde o kadından da özür dilesem beni affeder mi?
    Hamuşa uçtu kuş!
    KNH

    YanıtlaSil
  37. hayır ya affedecek bişey demedin bak üzülüyom ama ha ağlıycam yeminle :(

    o geçmiş olayı hani seni çok kırdığımız olayı bana yazsana maille falan meraktan çıldırıyom. bide hiç nokta koymadan cümle kurmuşun acayipsin sen be gogol gibi insansın :)

    YanıtlaSil
  38. sevgili karga :) küfrüm nerde?

    YanıtlaSil
  39. Siminya, karga yukarıdaki yazımı okusun hala sana küfür ediyorsa gerçekten karga diyeciğim ona. Karga kardeş bilirim kanadına basılmış olmasındandır, sesinin güzelliği. Boşver hep böyle sevgili diye ... ses çıkar. Seni anlıyorum bunu da bilmiş ol.Siminya, sen de kargaya yaptığın haksızlığı gider lütfen.

    YanıtlaSil
  40. Siminya, özür simgemi unuttum yine:))
    KNH

    YanıtlaSil
  41. Siminya, senin ağlamanı değil, anlamanı isterim. O yorumda her şeyin bir dolgu malzemesi olduğunu senin gibi zeki bir kadının anlamaması tuhafıma gitti. Hayat insanı bazen ipek ,bazen kılıç yapabiliyor. Aldırma üzerinde durmaya değmez. Sana mail atmak isterdim ama adresin ben de yok. Yuhhh beceriksiz ahmak diyeceksin ama deme çünkü bilgisayarımın da benim kafam gibi bazı tahtaları eksik, birileri nedense bilgisayarımda çökertme oynamaya hevesli oldu. Ben de bazı programları kurmadım ihtiyacım da olmadı.Bu çökertme mevzusu çok derin kimin yaptırdığını biliyorum ama kimin yaptığını bilmiyorum. Sonuç olarak bu olay bana yaradı. Allah o hekırdan razı olsun.Kırma kırılma konusuna gelince tek bir olay değil, o bir süreç, yani, o şöyle dedi bu böyle dedi gibi incir çekirdeğini doldurmayacak dedikodu malzemeleriyle uğraşırsak anlamsız olur. Onpuntodan bahsediyorum bir arkadaştan ötürü, onunda içinde bulunduğu bir grubun elemanlarının yazılarını incelemeye aldım.Yorumlarını okudum anlamlarını, çözmeye çalıştım. Bu lay lay lom grup içinde daha özel bir grubun yani çekirdek grubun varlığını keşfedip onlar üzerinde yoğunlaştım.Herkes herkesten ve her şeyden haberliydi. Ama bu çekirdek gibi görünen grup belki biri sen olmak üzere iki kişiydi arkadaş ve sırdaşı, sen iki, arkadaş da iki takma adla yazıyordunuz belki , bilemiyorum muamma burası (ama sen kesin iki, adların kraker ve eot idi). Ama ben baktığımda her zaman en az dört kişi görüyordum. Ben arkadaşla hangi problemi yaşamışsam bu çekirdek grupta yansımalarını gördüm. Kısaca evim başkalarının genelevi ben de nadide bir orospu olup çıkmıştım. Sadece bununla da sınırlı değil, benim bir zamanlar yazdığım bir sitede de yoğunlaşmalar oluyordu. Gelen bir şeyler alıp gidiyordu,ben sadece izliyordum, tabi tanımadığım kadınlardan gelen telefonları hariç tutuyorum. Sonra ben birkaç rüyamı anlatmıştım yazılarımda.Erkek olarak kırımlıda, kadın olarak yapraktaki bir çiğ tanesinde görüldü bu rüyaların izdüşümleri. Senin gibi çok değer verdiğim bir yazar ve psikologdur kendileri , naif ve içten bir üslubu vardır. Ama bu Domuz ve köpek sembollerini çözmeye yetmedi. Rüya çözümleyebilmek hele bir başkasının rüyasını çözümleyebilmek için hermetik terimleri yani sembollerin anlamlarını iyi bilmek ve rüyayı hayıra (altını çiziyorum)yormak gerekir diye düşünüyorum. Keşke hiç yorumlamasaydı. Belki yanlış yönlendirmiş oldu iyi niyetli olsa da…

    YanıtlaSil
  42. Bana diyeceksin ki, bütün bunlar yanılgıdır senin kafanda kurduğun şeylerdir,hayaldir olabilir. Ben sürecin ben de olan yansımasından bahsediyorum. Bazen öyle bir hale geldim ki hiç alakasız insanların yazlarından anlamlar çıkarmaya çalıştım tam bir paranoya anlayacağın. Arkadaş da eserine bakıp ordan bağırıyor; Piskoooooooooooooppppppppaaaaaaaaattt, maaaaaaaanyyyyaakkkk git tedavi ol. Ne tedavisi kızım sembol çözüyoz alla alla. Nasıl mı ?Mesela bu yazında bazı kelimeler var onlara değinmeyeceğim ama (derhal!)kelimesi beni nereye götürdü biliyor musun Siminya? O arkadaşa yazdığım bir mailin senin tarafından okunduğuna! enteresan bir durum,enteresan bir ruh hali değil mi? Bu anlaşmazlığa neden olan bazı vahim durumlar vardı ki onları söyleyemem. Belki bilmiyorsundur, onları sır olarak kabul ediyorum, ifşa edemem. O arkadaş beni sevmiş miydi? belki... bilmiyorum... sanmıyorum. Ama asgari insan sevgisinin onda da olabileceğini varsaydım, ne kadar dibe vurulsa da, o düzeyin altına inilmeyeceğine inandım, gerçekten safça, salakça güvendim. İki insan düşün birisi yukarıda saydıklarımı yapsın, diğeri hala berikinin kavgalı olduğu eski iş arkadaşlarına onlarla görüştüğü halde boşanmış olduğunu söylemesin. Ve bunu ola ki gözlerinde bir sevinç pırıltısı görürüm de üzülürüm diye düşünsün ve böyle düşündüğünü de arkadaşa bildirsin. İşte onun durması gereken noktalardan biri buydu. Kimse ah ne güzel düşünmüş hadi şunun kollarına atılayım diye beklenti içinde olmadı. Sadece durulacak noktadan, bu anlamsız savaşın durması gereken yerlerin birinden bahsediyorum. Bir savaşın durmuş olması illa ortak bir geleceğin kurulacağı anlamına gelmez ki, sulh içinde herkesin kendi mecrasında akması anlamına da gelir. Bak ben böyle iyi düşünüyordum o ne kadar kötü şeyler yaptı anlamında söylemiyorum yanlış anlaşılmak istemem. İyi ne? kötü ne? Su hayati bir sıvı ama fazla içilirse adamı öldürür. O kadar zıt kutuplardaydık ki bizden bir cacık olmazdı Siminya. Bak konumuzdan saptık hemen kırılma konusuna döneyim. İşte o zamanlar şöyle düşündüm ya bu kızın ona uyarıda bulunacak hiç mi dostu yok,arkadaş dediğin içinde kurulmuş yıkama yağlama dükkanı olmamalı değil mi? Bir de bu kişilerin içinde hiç mi vicdan sahibi kimse yok?!! Kısaca her bir yazınız her bir imanız beni çok acıttı. Ben de bazen dönüp onu acıttım ve bir kısır döngüye girdik. Siminya sana sorularım var ama doğru cevap isterim
    1- Ahir zaman, yan flüt takma adlarıyla bir yerlerde yazı veya msj yazdın mı?
    2- Japonyada düzenlenen sumu güreşlerinde sunuculuk yaptın mı?
    3- Onpuntodan sonra bir yerde yazdığın' Nefret Ediyorum' adlı yazın çanak mıydı? Çömlek miydi? Yoksa birilerini tiye mi alıyordun o zamanlardan.
    4-Burada bir yazına yaptığım ilk yorumda hadi benim kim olduğumu bildin ama zeki olduğumu nereden çıkardın (iltifatına teşekkür ederim)Öyle ya bir insanın aptal veya zeki olduğunu bilebilmemiz için onu tanımamız gerekmez mi, seninle tanışmıyoruz, ama Siminya zeki biridir derim, çünkü yazılarından çıkarırım bunu.Benim yazım da olmadığına göre, olsa da senin okumana imkan olmadığına, okusan da benim ben olduğumu bilemeyeceğine göre; "sen o zekasına hayran olduğum kişisin) nasıl dersin? Aşk olsun Siminya zeki olsaydım bu çoraplar başıma örülür müydü?

    Şimdiye kadar bildiklerini sana pazarlayarak gevezelik edip, aslında hiçbir şey anlatmamış oldum )) bilmediklerin hakkında konuşmam için sorularıma cevap isterim.
    KNH

    YanıtlaSil
  43. hımm dur bişeyler oluyo yavaş yavaş.
    onpunto günlerinde yaşanan korkunç ve tuhaf savaşların gazileri birbirini buldu sanırım. orada bildiğin gibi gruplaşmalar vardı
    birisi şu bizimpunto sitesini kuran ulusalcı grup(ah hanife çiçek seni nasıl unutabilirim )
    diğeri ekşi sözlük yazarlarını da kapsayan soroscu grup,(gizliada canım canım)
    birazı ahahahah grubu
    birazı kader mahkumu, vatanından uzak, damgalı..
    bir kaçıda "çarşı herşeye karşı" grubu. vs..
    ben son gruba giriyordum sanırım, elif deran ve ben. daha bir kaç kişi daha vardı onlarda sırf bizi beğendiklerinden destek oluyorlardı, güvenim yoktu.
    senin kim olduğunu bilmiyorum ama eğer onpunto'da ki aşk, meşk, hırs ve dikkat çekme işleri yüzünden sana iftira atıldı, evine telefonlar geldi, başka yazdığın yerlere birileri girip çıktı ise bunun benimle hiç ilgisi yok inan.
    ben orada elif'le çok samimiydim ki hala samimiyim bu yüzden onun yaşadığı tüm tartışmaların bir ucu bana dokunuyordu.
    sevdiğim insanın yanında olmam gerekliydi isterse suç onun olsun, no problem. ikaz edersin, daha sakin olmasını söylersin ama arkanı dönmezsin.
    hem elif yaşca büyük, benden akıl alacak değildi.


    sana yada herhangi birine bir laf ettiğimi hatırlamıyorum orada bir çok çalkantılı olaylar oldu ben hiç bir zaman gidip insanlara çemkirmedim, fikirlere saygımın sonsuzluğunu bu blogta o kadar çok yazdımki..
    gizliada bana atıl kurt lakabı takmıştı :)ona bile bişey demedim, napalım torba değil insan ağzı.

    galiba seni yarın hatırlayacağım çünkü az çok anımsamaya başladım olayları, bana bir gün ver bakalım. (yo elif'le konuşmayacağım)

    YanıtlaSil
  44. :)) Siminya ben Onpunto da bir gün yazdım ve o gün kapandı hhehheehe Tanımam öyle grup murup
    KNH

    YanıtlaSil
  45. evet japonya'ya bi kere gittim ama sumo güreşi için değildi..singapur dönüşü buradaki projolerin son işlemleri için uğramıştım tnai shan' la ilişkimiz de o zamana denk geliyor zaten..

    hahahah

    neyse konuya dönelim. bak benim orada 3 hesabım vardi biri kraker, diğeri mısra ki onunla bir milyar kazandımda vermedi dübürrüyet (ödül yönteminin anasını ağlatırdım site kapanmasaydı)ötekide siminya adıylaydı 3 yazı yazdım sonra şifremi unuttum kaldı öyle.
    başka hiç bir isimle hiç bir yere ne yorum yazdım nede yazı. hatta ne onpunto'da ne blogger'da adsız nikle bile yorum yazmadım. zaten onpunto'da senin adını kullanıp isteyenin istediği yorumu istediği bloga yazma açığı vardı.

    sen zekasına hayran olduğum kişisin mi dedim sana? hangi yazıda ya kafamı bi milyon ettin ha! ordan burdan bi ton şey biriktirmişin psikopatmısın nesin hahah
    ya öyle demişsem kesin başka biriyle karıştırmış olmalıyım gargamelkondu veya bruiser sanmış olabilirim belki bilmiyom o kısmı daha doğrusu hatırlamıyom, senin gibi manyakmıyım allasen.

    senden ona gelen mailleri okumuşum ha! bir "derhal" kelimesinden bunu mu çıkardın? ya bi kere kimden bahsediyoruz o konudanda tam emin olamıyorum ama öyle bişey yok mail okuma falan. yazdığımız her yazıyı üstüne alınmandan kaynaklı bir anksiyete bi hottürühoyhoy durumu var bence sende.

    kafandan şunları at:
    ben seninle ilgili yazı yazmadım
    takma adla yorum yazmadım
    başkalarının maillerini okumadım
    nefret ediyorum diye onverita'ya yazdığım yazıyı buraya da yazdım onun seninle ne alakası var? sende hava nemli desem romatizma ağrın tutmuş peah

    bak diyomki burada daha fazla mafyayla bağlantılarımızı, kestiğimiz kurbanları açık etmesekde mail atsan,daha rahat sayıp sövsen falan? bende öyle şeytsem filan? bide ben sana kendi kullandığım hapları da tavsiye ederim geçinip gideriz ne din?

    YanıtlaSil
  46. Madem açık konuşuyoruz.

    Siminya delikanlıysan cevap verirsin.

    Realcelebs.com da ki LickerLady19 sen misin? O zaman fucker_boy_hard ile bana kurduğunuz komploları inkar mı edeceksin?

    O zaman Hayrünisa'ya bir sms atmıştım. "gönlünüz kuşlarla dolsun kandiliniz kutlu olsun" yazan bu sms i okuyup daha sonra onpunto'da hakkımda bu "liboş" demedin mi? Ayrıca onpunto'da ki "Tokmakçı Halil" nicki de bence sana aitti daha sonra beşpunto da "pompacı murtaza" oldun.Anlamam sandın ama ben bunu senin 76.yazında yazdığın "bilmukabele" kelimesinden çıkarttım. Şahin k adlı kullanıcıyla gazozuma ilaç atıp yaptıklarınız da cabası. Ahirette iki elim yakanda!

    Cia

    YanıtlaSil
  47. hahahahahahah hahahah boğuluyom hahah :))eşşoleşşekkkkkkkkkkkkkk allah seni duvaksız gelinlere damat etmeye nalet herif :))

    YanıtlaSil
  48. Siminya, kelimelerin insan algısında yüklendikleri anlamlar ötesinde işlevleri var sanırım. Aslında önceki yazımda da belirttiğim gibi seni ilgilendirmeyen konularda başını ağrıtmak istemezdim.. Mail atamazdım mazeretimi bildirmiştim.Ama bilseydim bu şekilde cevap vereceğini ve yazımı yayınlayacağını o programı kurar mail atardım sana. Okuyup geçeceğini ve cevap verme gereğini duyman halinde cevabının "hayal kurmuşsun veya kurmamışsın KNH" gibi olacağını düşündüm. Neyse vakit ayırdığın için teşekkür ederim.Cevaplarına inanıyorum benim için yeterli. eot olmadığın halde yazımda kullandığım "kesin" kelimesi nedeniyle senden özür diliyorum.Kraker karakteri, yazılarıyla beni incitmemişdir, yorumlarıyla belki. Diğer karakterlerini pek bilmem. Bu da önemli değil geçip gitmiş şeylerdir. Sordun anlattım sadece. Yazdıklarıma bütün olarak baktığında suçlanması gerekeni dahi suçlamadığımı göreceğini umuyorum. Ama kendime koyduğum teşhisin altını çizmeni, tedavi yöntemini ve " daha açık sayıp sövsen, ben de öyle şeyetsem filan?" cümleni yadırgadım ve inan üzüldüm. Sorularımın cevabı tersi olsaydı bile seni yine suçlamaz ve sana sövmezdim Siminya. Sadece şunu derdim; dikkatli ol Siminya düşürülmek için yükseltiliyorsun.Yazılarını beğenen birinden de bu beklenir zaten. Sevgilerimle. KNH

    YanıtlaSil
  49. Du yu çek yor emayils? Yazdığın bir yazı hakkında e-post atmıştım. E-mail'ini kontrol mü etmiyorsun yoksa koyunlar kategorisine mi alındım.

    I have rights to know officer. Rıght NOW!

    YanıtlaSil
  50. yok lan demin baktım görmedim "yazdığım bir yazı hakkında" emaile, şu kendini önemsememekle alakalı yazı mı? oysa cevaplamıştım, gelmedi mi acaba. öyle bir kategorim yok haha mailleri elimden geldiğince cevaplamaya çalışıyorum. dur bakiim spama veya etiketlere mi düştü.

    YanıtlaSil

Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum

     Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." f...