Çarşamba, Kasım 24, 2010

Gel kaçma sadece hayat dersi vereceğim


"hayat bazen tarık mengüç'tür..."

          Su satan adamı tutup içeri çekiyor "bak siminya bu adam varya bu adam 60 yıldır su satarak evini geçindiriyor, yaa işte hayat böyle ne sandıydın" Bu şişirilmiş hayat dersine inanmamı bekliyor. Bir kere atmış yıl önce su yoktu! tamam be su vardı ama satılmıyordu, satılıyor muydu? Bence hayır. İşe girdiğimden beri tipi meczup ne kadar herif varsa kapıda yakaladığı gibi içeri atıyor ve bana "örnekte görüldüğü gibi" adlı dersi iteliyor. Şu semtte hayatın sillesini yemiş, ömrü yoksullukla, perişanlıkla, pürmelallıkla geçmiş ne kadar simitçi, kahveci, gazozcu varsa benim "ekmek aslanın ağzında" eğitimim için seferber edildi. Kim tarafından? 3 kilobaytlık anahtarla bile temizlenecek virüsleri bilgisayarlardan temizleyip 50 lira alan fırıldak patronum tarafından. Bir kilometre öteden "çinnn" sesi çıkaran göz yapısından anlıyorsun fırıldadığını.
 Beni daha anasının koyduğu adla duran, ağzı milupa kokulu şehir tavuğu sanıyor. Ona "abi bırak bunları da gel çay içek, olmadı iki satranç çevirek" demek istiyorum, diyemiyorum. Çünkü bu seferde en iyi çayın; rize ilinin çamlıhemşin ilçesinin 19 kilometre güneybatısından sabah çiğleriyle toplanan iyi kalite çay filizlerinin ağır ateşte 33,5 dakika pişirilerek yapıldığında ortaya çıktığı dersini verecek. Satranç oyuncularının ukala göz süzmelerini, çene altına dayadıkları yumrukla okudukları zeka düellolarını hiç düşünemiyorum bile. Her dediğine "çok ilginç ya, valla de aaa! tüylerim diken diken oldu" falan deyip vakit dolduruyorum.

      Eve geliyorum babam alıyor sazı eline (saz benim bu arada) "Gel bakıyım gel fışkının dölü gel ele" Bu çağırış ya "boğön seni şeyde görmüşler" ya " biz küçüğükene böylemiydik" veya "sana koca ayarladım" adlı 3 tür hikayeciğin giriş paragrafı.  
+Birincisi evden kaçabilmek için kibrit almaya bile 3 vasıta uzaktaki semtlere gittiğim günlerden beri anlata geldiği bıyıklı bir devin pembe saçlı prensesi meşe odunuyla paraladığı korkutuluşlu hikaye.
+İkincisi yanında sakız çiğnediğimizde, bacağımızı uzattığımızda, misafirlikte çay içtiğimizde, sesli güldüğümüzde anlattığı mükemmel çocuk niyazi'nin akıllara durgunluk veren saygı dolu, tok gönüllü örnek yaşamı adlı kendi hikayesi
+Üçüncüsü ise götüm bezden, belekten kesildiği günden beri her hafta anlattığı zenginimsi adamların palanın eline düşüp zorla görücüye götürüldükleri, binbirgörücü masalları.
 İçime sıkıntı düşüyor, keşke patrondan iyi çay yapmanın inceliklerini dinleseydim. 
Yemek boyunca sofrada bulunan her malzeme, bir çatal, bir pul biber, yemekten çıkan bir tel kıl ders dolu hikayeleri için ilham oluyor. Salatada ki maydonoz yaprağından "anam bir maydonoz ekerdi... hey gidi bunlar maydonoz mu" Yalan! Bir kere bizim köyde su yok! Tamam be var ama çok yok. Oda içmeye. Biri ölünce üç günlük mesafeye götürüp yıkarlarmış, arkayı taşla silip, öne çaput bağlarlarmış. (Hayır, madagaskar'lı değiliz) Görsen tek bir ağaç, tek bir bahçe ilaç niyetine bir dal yeşil suvan bile bulamazsın. O kadar susuz. O kadar zibil. O kadar sıracalı siğsana. (aralara yöresel ağız atayım, okuyan o kısmı kopy yapıp gogıla yazsın bulamasın, mecburen bana sorsun bende kubara kubara anlatayım eheheee, nası plan?)  Büyük nenemin 3 kangal köpeğini ortadan büküp köpek buketi yaptığı yalanını yerim ama bunu yemem baba yemem, ısrar etme yemem.

   Hafta içini; sabah fırıldağın akşam palanın hayatın incelikleri, yaşamın kederleri, ömrün püf noktaları ünitelerini işleyerek geçirip hafta sonuna varıyorum. Aha al sana bir usta splinter daha! İngilizce hocam sırıtarak beni bekliyor. "Hay siminya havar yu? Layf veri diffikult dimi... o may gaaad ay layf very very diffikult"

Bismillahirrahmanirrahim....

Adam boğaziçi mezunu, filoloji, etimonoloji, mitoloji ne varsa okumuş yetmemiş arap dili, japon dili, kril alfabesi öğrenmiş, çevirmen, tercüman, yazar vs. ama ola ola babam ve patronumun yıllardır aradıkları üçüz kardeşleri olmuş. Ders sırasında birimiz hatayla allah cezamızı versin "hocam anlamadım" diyelim. Hah! İşte oda tam hayattan bahsedecekti de bu cümleyi bekliyordu. Bazen birisinin suratı asık olur da senden "neden suratların asık kuzum, nen var kuzum?" sorusunu duymak ister ve sen sormadıkça dahada asar dahada boynu bükülür, sessizleşir iyice cengiz kurdoğlu'na bağlar ya? İşte böyle birşey olmuyor tamamen alakasız başka bir şey oluyor. Bizim profesör sırtı bize dönük tahtaya birşeyler karalarken "hocam anlamadım" cümlesiyle aniden dönüp sandalyeye oturuyor. Anlaşılmaz olan hayat aslında...diye alıyor cambridge sözlüğü eline. Hayatın zorluklarından girip tee 90 yılında japonya'da gördüğü tüp geçide varıyor. Bizi izbe bir ingilizce sınıfından ağzında ekmek olan aslana giden bir tüp geçide sokuyor. Gidiyoruz gidiyoruz gidiyoruz bir köşede bizim fırıldağı görüyorum "şu simitçiyi görüyon mu şu simitçiyi? ya işte öyle" derken gözden kaybediyorum. Babam az ilerde "anam bir ingilizce konuşurdu ki hey gidi...şimdikiler ingilizce mi" diyor. 4 saatlik dersin 2 saatini... Ne 2 saati lan! günlük 20 saatimi "hayatı ben çözdüm bir tek ben çözdüm"cü heriflerin tüp geçitlerinde dolaşarak zayi ediyorum.
 Arkadaş madem bu kadar hayatın ilmini çözdünüz neden biriniz rutubetli bir iş hanında korsan cd satıyor, ötekiniz 32 dişi katran karası akşama kadar okey çeviriyor, en profesörünüz ise üç kuruşa ingilizce kursu vererek hayatını kazanıyor? Ne demeye? hangi? o ne ho!

Sözlerimi cengiz kurtoğlu'ndan bir şarkı sözüyle noktalıyorum: usta olan splinter dı ama pizzaları hep tosbağalar yiyordu naberr?


24 yorum:

  1. vay vay vay nası bi sac ayağıdır bu arkadaş.
    Allah cezanı böyle mi vermiş dim, yoksa seni Allah korumuş mu dim bilemedim :)

    YanıtlaSil
  2. aha ne olur babanla tanıştır beni ya da ustanla :) ben seviyorum bölee sohbetleri çay rizeden mi gelir ,o su satıcısı nasıl büyük bir başarı hikayesi yapmış felan off çok severim ..

    bi kere ordaki siplentir senseiydi adam yiceni yediği için zamanın da artık ona piza felan vermiyorlardı zaten fareler pizzayı sevmezler ..

    YanıtlaSil
  3. sakız çiğnediğimde, bacağımızı uzattığımda Allahtan bunlara kızmayan bi ailem var. Bunlarla saygı olmaz derler bizimkiler doğru mu yanlış mı bilmiyorum bende açıkcası.

    YanıtlaSil
  4. ya git allaşkına sohbetleri başlarında paralansın kuruttular beni 3 koldan papazlar :9

    bizde saygı hıçkırığınla bile ölçülüyor seksen sekiz..harbi o nası zor bi nikin var lan?

    YanıtlaSil
  5. Seni ele geçirmeye çalışıyorlar. Kaç kaçabildiğin kadar. woohoo (ingilizce eğleniyorum, çok çılgınım bebeğim ünlemi yapabiliyorum)

    YanıtlaSil
  6. biz karadenizli olduğumuzdan hikayeler fıkra tadında. mesela şöle bi tane var: istanbul'dan köyü görmeye giden kuzenimi dağ taş gezdirip hayatı anlatan ve sonunda genelde muhabbeti yaratılışa bağlayan büyük dayımdan bir inci. "gürkan -bu arada gökan adı kuzenimin- habu gördüğün karinca 10 km ötedeki karinca ile konuşur. Koy 10 karincayi bir araya haburadan istanbul'la konuş. işte cenaburabbum böyle mukemmel yaratti habu dünyayı"

    YanıtlaSil
  7. Yaşlılıkta mi çözülüyor ne yapılıyor bu hayatın sırrı? Eğer öyleyse çok geç kalınıyor. O yaştan sonra napsinlar hayatın sırrını..

    YanıtlaSil
  8. O yöresel kelimelerin hepsini biliyorum ben Siminya ya, annem hâlâ kullanıyor, biz akraba falan olabilir miyiz acep:)

    YanıtlaSil
  9. hayat dersi veren insanlar, bunu hobi olarak yapıyorlar. asıl problem bu. bunun bir hobi olmadığını bi şekilde anlatmamız gerek.

    YanıtlaSil
  10. Papuç gibi dil var maaşallah

    YanıtlaSil
  11. Harikasin ya yazilarina bayiliyorum.Seni takip etmeye devam edecegim.Güzel günler senin olsun

    YanıtlaSil
  12. Büyük insanlar yaşadıkları tecrübeler sonucunda birer ramiz dayı, budha, gandhi olup hayatımıza öğrendiklerini aksettirme telaşına giriyorlar. Maalesef bunu ders vererek yaptıkları için sonucu işte böyle ergen isyanı ile sonuçlanıyor =)
    Keşke belli etmeden usulca bildiklerini bize aktarsalardı...

    YanıtlaSil
  13. hem yazına hem atgotten'in yazdıgı kısa anıya bayıldım :)))

    "gürkan -bu arada gökan adı kuzenimin- habu gördüğün karinca 10 km ötedeki karinca ile konuşur. Koy 10 karincayi bir araya haburadan istanbul'la konuş. işte cenaburabbum böyle mukemmel yaratti habu dünyayı

    :)))

    YanıtlaSil
  14. Sen ölmüşün Simi İstanbul'a kaçta kurtul ahahahahahah

    YanıtlaSil
  15. atgötten'in dizinin dibine oturasım hikayeler dinleyesim var, binlerce hayranlarıyız :9

    istanbul'a kaçmakla kurtulunmuyor mınskym, ordada bir sürü şöyle yap böyle et şuralar şunlar buralarda bunlar insanı taşradan gelecek masum saf, herkesi kendi gibi bişey bilmiyo sanan(!) insancıklarımız için pusuda

    YanıtlaSil
  16. Bebeyim serdar ibnesinin şarkısı gibisin "SİMİNYAA BENİ NEDEN YORUYORSUN"

    Şarkı demişken bir tane armagan edeyim mi sana?

    http://www.dailymotion.com/video/xbjy7i_unuturum-diye-yorma-kendini_music

    YanıtlaSil
  17. seviyorum seni siminya yaa.. hani twitterına baksam, bloguna (çerçeveye) baksam uzak dururdum ama hiçde öyle göründüğün gibi biri değilsin..

    bende bir bloggerım ama işin içine başka şeyler girer düşüncesiyle kimliğimiz gizli kalsın :)

    YanıtlaSil
  18. ınınınımmmmm :9 taamda bloguma twitırıma bakınca niye uzak durucan, durma ya uzak durma, durma uzak (fatmagü'ün abisi mod)

    YanıtlaSil
  19. Hayat bazen Siminya okumaktır..

    YanıtlaSil
  20. Uzun zamandır okuyamıyordum blogunu siminya, geldim gördüm okudum ama okuduktan sonra böyle olacağını söyleselerdi okumazdım. Benim babamında atı varmış komşuya çift sürmeye gidermiş benim daha ehliyetim bile yokmuş dedi az evvel... Saygılarımla

    YanıtlaSil
  21. selam siminya :) şahsen sana ilk kez yorum yollama gafletinde bulundum ondada buraya dip not düştüğün bedduaları ve uyarıları görünce tırstım ne yalan söyleyim :) yazına gelince güsel vesselam dicek kelime yok bi olay bu kadar güsel kurgulanır ama şunuda unutma beterin beteri var :D gel benim evde bir saat otur sana o bir saatte söylenebilecek sözleri senkronize şekilde peder beyle tekrarlayım :D zor hayat çok zor :)

    YanıtlaSil
  22. Bizim oraların maydanozu tarzında bi de: 'Yaa arkadas, burdakiler çig köfte mi yaww, bizim oralarda birr çiköfte yapıyolar akıllara zarar..' tarzında memleket fanatikleri de yok değil...çig köfte örneği çoğaltılabilir, kebap,pide,tandır lahmacun vs, nedense o sadece o adamın memleketinde yapılabilir...

    YanıtlaSil

Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum

     Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." f...