Malum bizim evde boşta duran yada aynısından iki tane olan her
şey elden çıkarılır. Kaç yıldır balkonda duran kömür sobalarından birini, döş
kılları düğme deliklerinden seçilen iri yarı bir adam sırtlayıp götürdüğü gün
sıra bana gelmişti ama işim olduğu için sıram aynından iki tane olan ütü
masasına geçti. Ne iş olsa
yaparım telaşım işte evimizdeki bu pazarlama anlayışı yüzünden. İş bahanesiyle kolayca görünmez oluyor, dünya yüzeyinde ki varlığımı minimuma
indiriyorum. Ortalarda görünmeyince aslında hiç var olmadığımı sanıyorlar. Bi saniye dur dur iri yarı bir adam tarafından sırtlanıp götürülmek o kadar da kötü
değil ki lan ne diyorum ben! Paslı soba kadar bile seksapelim
yok mu da benim bi sırtlayanım yok?! Nedir yani nedendir bunlar? Alıp şurdan
şuraya sırtlayamaz mı şimdi kimseler beni? O kadar mı sırtlanamaz gözüküyorum ordan! Vayy demek öyle. Vayy demek böyle. Vayy demek şöyle. Bundan sonra isteseler de çıkmam zaten, istemez istemez. Allah
kimseye kömür sobasını kıskanacak kadar büyük dert vermesin.
Tabii üstüme bir melankoli hali getirdi bu gibi mühüm meseleler. Tee ebemizden kalan, hacı dede yeşili, üzerinde
sittin senedir mekke’ye varmaya çalışan bir deve kervanının olduğu , günahım
kadar sevmediğim bi battaniyemiz var. Onu
alıp sık sık evin arkasında hep çıktığım, aslında orda olmayan o tepeye çıkıyorum. Lan
ellerin battaniyelerine bakıyorum pötikareli, ekoseli, hello kitili, elinde kahve kupası tutan
duygusal kızıyla birlikte hazır gelmiş romantik nesneler. Bizim meret yıkanmaktan karpuz kamyonu tentesine dönmüş. Çok değil üç
yıkama sonra üstünde ki develer “zikiyim böyle desenin esaretini dee,
kervanına daa, otantizmine dee” diye
dillenecekler. Ama hala "al, battaniye!!” İşte
bizim böyle eskisi yırtılıp, zerrelere ayrılmadan yeni bir şey almama huyumuz var.
Eskimesin diye yenileri poşetinden hiç çıkarmadığımızı da düşünürsek, vay yavrum vay.
İçki ve sigara içmediğim için "soğuk tepedeki çilekeş insan" görüntüme derbeder efekti verecek nesnelere
ihtiyacım oluyor. Sigara yerine çubuk kraker falan yiyorum. Uzaktan anlaşılmıyor. Üstüne de gazete kağıdına
sarıp getirdiğim (gazete kağıdı sarılı şeydeki o bitirim görüntüye bitirim) nar
ekşisinden içiyorum. Normalde nar
ekşisini fazla kullanmam, çok içince
kafa yapıyor. Sadece dilime
damlatıyorum. Maksat kafaya bir şey
dikme enstantanesi oluşsun. Dilimde de
hep aşk şarkıları. Nicedir kendimi birine aşık gibi hissediyorum. En çok da bu
yönüme hastayım. Hep böyle çok aşık, ölümüne sevdalı, ya benimsin ya toprağın havalarında yaşıyorum
ya gebermeyeyim imi. Görenler benim aşk klibi çekiyormuş gibi kafamın köşelerini oyana buyana yaslayıp mıhı mıhılamamdan etkileniyor büyük
bir aşkın pençesinde olduğumu düşünüyorlar. Bence de müthiş oynuyorum. Geçen hafta Gülten abla “bende ferdi özbeğen kasetleri var, dinlersen veriyim” dedi. Dinlerim deseydim oradan yakalayacak, taksici fikri ile yaşadığı aşkı bininci kez yeni bir şey anlatıyormuş gibi anlatacaktı. Kaseti nereme takıp çalıştıracağım kısmını tartışmadım bile. Fikri'den beri fikri değişmemiş. O da haklı; aşkın en büyük yan etkisi zamanı durdurması, ne zaman aşık olduysan o zamanda kalıyorsun. Bence bende aşk acısı ile yanıyorum, aşk değilse bu içimde yanan ne? Turşuda yemiyorum ne zamandır. Ama
henüz bana bunları çektiren, aşık olduğum vicdansızla tanışmadım. Elbet bir gün tanışacağız. Şimdiden, şu
geniş zamanlarda ferah ferah aşk acımı
çekeyim ki sonra önüme hazır gelsin.
Annem de geçen ablama “sağa da mı anlatmadı? bu gızın ağzından laf alana aşk olsun anam git git git” diyordu. Kesin benden bahsediyorlardı. Ödleri kopuyor bir gün evden gidip karnı burnumda döneceğim diye. Lan ona korkacağınıza baba parası yememe gururum ve inadım yüzünden minibüscülerin gözdesi , pavyonların kraliçesi olmamdan korkun gebeşler.
Hımm derbederleşme zamanım 3 saat yaklaşmış. Saat 10 gibi başlıyor mesaim sabah 4 e kadar vur çatlasın, çal ağlasın. Evde bir damla nar ekşisi de kalmamış. Neyse bu akşamda ketçapla kafa buluruz. Efkar fonu olarak da kaç gündür şunu kullanıyorum.
Annem de geçen ablama “sağa da mı anlatmadı? bu gızın ağzından laf alana aşk olsun anam git git git” diyordu. Kesin benden bahsediyorlardı. Ödleri kopuyor bir gün evden gidip karnı burnumda döneceğim diye. Lan ona korkacağınıza baba parası yememe gururum ve inadım yüzünden minibüscülerin gözdesi , pavyonların kraliçesi olmamdan korkun gebeşler.
Hımm derbederleşme zamanım 3 saat yaklaşmış. Saat 10 gibi başlıyor mesaim sabah 4 e kadar vur çatlasın, çal ağlasın. Evde bir damla nar ekşisi de kalmamış. Neyse bu akşamda ketçapla kafa buluruz. Efkar fonu olarak da kaç gündür şunu kullanıyorum.
Bayıldım.
YanıtlaSilkuzuuum:(siminyamuu.Duygulandırdın beni ben de sabahı ederim artık seninle içelim ketçapları ağlayalım acılısından olsun yakalım yıkalım ortalığı rahatlayana kadar içimizdeki acı dinene kadar.
YanıtlaSilNe guzel sarkiymis,kadife gibi kadinin sesi...
YanıtlaSilŞarkı çok güzelmiş ya =)
YanıtlaSilnar eşkisi ne ya :)) içelim güzelleşlim siminya ahahhah
YanıtlaSilbu kadar hüzün bi Ankaraya bir sana yakışıyor.
YanıtlaSilkızım senin derdin ne bitmez dertmiş öle işsizlik ve hastalıktan kuruyup ölcen :D
YanıtlaSilPucca çıkmış ortaya
YanıtlaSilhttp://galeri.haberturk.com/diger/galeri/410811-iste-pucca
bakalım sen ne zaman çıkacaksın meydana :-)
Arat
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilpucca gül cemalini göstertince bakışlar neden bana çevrildiyse. (tek sen değilsin bu mevzunun linkini atan arat, ondan)
YanıtlaSilo biraz mecburdu buna, şarttı yani. belki 50 kitap daha yazacak, başka başka medyatik işler yapacak, hayatını burdan kazanan bir insanın saklanması zorlayıcı bir durumdu.
ama ben neden? neden yani bana bu yönelim. belki her blogırdan beklenen şeydir ha? neyse, banane
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilsiminya salagi gülmen icin bisiker yaziyordum buraya ama yankiskikla sayfayi kapattim.rica etsem yazdigi varsayip gulermisin bana.rica etmiyorum salakca br anlami var gibi geldi.gul iste ne olcak istedim iste.haydi gittim.sanki geldimde gidiyorum diyorum bide.ilk yazidada gidiyorumlu geliyorumlu bisiler yazmistim.o yazi sana geldiyse bu yazinin yapmacikkigi ortaya cikacak.neyse en azundan son cumleyle kurtaririm belki.
YanıtlaSilya bildigin sicmisim bloguna.telefondan yazmistim ondan hep yanlis harflere basmisim.neyse iste okadarda buyutulecek bisi degil sonucta degilmi.haydi gittim.tamamlan gidiyoruz dedikya.:-)
YanıtlaSilgerizekalı :)
YanıtlaSilDevamlı aralıklarla blogunuzu takip ediyorum. Hoşuma giden yazılarınız hakkında başka okuyucular ne demiş (?) diye de merak ediyorum. Onun için okuyucu yorumlarını da okuyorum. Ne yazık ki, yorumlar her zaman yazıların hoşluğunu yansıtmıyor.
YanıtlaSilBu kısa girizgahtan sonra son derece naif bir ricada bulunmak istiyorum. Bu yazının altına 'fatih' nickli bir okur tekrar etmek istemediğim bir yorum girmiş. Sizden ricam bu çirkin yorumu silmeniz. Biliyorum her yerde bu tür çirkinlikler yapılmakta ve hepsini önlemek mümkün değil. Fakat ben yine de bu yoruma sitenizde yer vermemenizi istirham ediyorum.
Son derece samimi yazdıklarımın dıştan bakınca ne kadar gülünç (?) olabileceğinin idrakindeyim. Fakat yorumdan duyduğum rahatsızlık gülünç duruma düşecek olmaktan duyacağım rahatsızlıktan kat be kat fazla.
Son bir ricamı da söyleyeyim ve sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim. Bu yorumumu yayınlamayın lütfen, çünkü tamamiyle 'size özel' yazılmıştır. Çirkin yorumu silmeyecekseniz de ne olursunuz bu yorumu ifşa edip beni 'salak durumuna' düşürmeyin.
Teşekkürler.
inanılmaz sevdim :D
YanıtlaSilsüperdi kızzz :)
YanıtlaSil