tıklıyon bunu |
Hani lan? Kitapta çıkardık niye hayatım değişmedi benim? Güya paralar
oluk oluk akacak, her taraftan alakalı alakasız zibilyon tane teklif yağacak
idi. Kim kesti paralarımın önünü kardeşim!!1 Bana bir şeyler teklif etsenize
lan!! İtiraf sitelerine senaryo yazarım, forumlara bot olurum, dandik ürünlerinizin
altına “eltimden gördüm bende aldım çok memnun
kaldım ;);)” yazarım. Şansıma tükürüyüm
ya. Bari kapağımın çalıntı olduğu dedikodusu falan yayılsaydı da sansasyondur,
navigasyondur yolumu bulsaydım. Hoş o kapağı kimse kimseden çalmaz ha. Gece uyanıp
aniden görünce korkup pikeyi kafama çekiyorum. Kızın gözünün içinde tek gözlü
yaratıklar, ejderhalar falan var abi. Karanlıkta hareket ediyorlar. Ağzından
hiç bahsetmiyorum bile. Sen yıllarca dudaklarım çok güzel diye dolan, çıka çıka cehennem mağarası gibi ağızla çık.
İnsan oğlu sahtekar, insan oğlu hep laf hep.
Evde aynı kitaptan iki tane olması bazı şüpheleri de beraberinde
getirdi (yan yana koymayacaktım onları) "bu gaffasına bir şeyler takmış gızlı kitaptan niye büssürü?"
diye sordular. "çünkü onu şeyden şaparken, muhakkak ötekini şey etmek
gerekirdi ki bir alana bir bedava şoolunca ne dese beğenirsin ehe ehe"
dedim. Bunun dışında bir aksiyon yaşamadım. Ne aksiyon, ne para, ne teklif. Ne demeye kitap çıkardık ya olum biz?
En çok merak ettiğim şey kitabımı bir kitapçının rafında görünce
neler hissedeceğimdi. Olayı yerinde hissetmek için vardım kitap satan yerlere. Dünya
üzerinde bir kitabı rafta görmek için 3 araçlık yola giden "tamam gördüüüm,
o zaman napim eve döneyim" diyen kaç kişi vardır? Çektiğim fotografta
işe yaramadı. Çünkü telefonumun 1,5 piksellik kamerasının yarısı kırık. Öteki
yarısı ile çektim eve geldim ki kendi kitabımı değil yılmaz özdil'inkini
ortalamışım. Neyse ki internetten fotograf yollayanlar sayesinde eksikliğini
hissetmedim. Bende doğuştan gelen öyle bir artiz tutum var ki her şeyi olağan
peeh, normal ki bunlar meeh diye yaşarım.
Bir hafta sürmedi her yıl kitabı çıkan biri gibi hissetmeye başladım. İki gün
sonra heyecanım bitmiş balkonda halı yıkıyordum. Turşu da kurdum. HIYAR!! Yinni?
Yayınevinin
bildirdiğine göre kitaba olan ilgi güzelmiş. Emine s. beder ile at başı
gidiyormuşuz. Bir ara kitapçıda kimse görmeden benim kitaplarımı alıp onunkilerin
üstüne dizdim. Kameralar çekmiştir ha. Ama hakkı var üstad bu sene çok sağlam yemek
tarifleri ile gündeme bomba gibi düşmüş. Rekabet çetin. Hele o iç yağında
ıspanak yuvası dönengeci ne öyle! Hiç hesapta olmayan şeyler bunlar.
Kitabım bir aydır deneme kategorisinde ilk 4
kitap içinde. Aynı alandaki diğer taşaklı yazarlara bakarak benim o paçalarından akan acemilik ve fukaralıkla
orada olmam şaşılacak iş.Hergün açıp pel pel şaşırıyorum. Bak gene şaşırdım. Yılmaz Özdil olsam:
Pembe kitap kimin?
Siminya adında bir pespayenin
…..
Neymiş?
Ankaralıymış
Ankara Nedir?
….....
Başkent!!
AKP!!!
Peki.....
......
......
İzmir ne demektir?
Yılmaz Özdil!
ATATÜRK...
*****************
İşte görün dönen rezilliği!!
........
Diye düşünürdüm. Acaba bu herif düşünürken de enter yapıyor,
noktalama işaretlerini böyle har vurup harman savuruyor mudur? Zor olmalı.
Bana yansıyan yorumlar genellikle iyi. Olumsuz yorumlar da var
tabi. Bunlar genelde iki yönden geliyor. Hemen anlaşılamayacak uzunluktaki cümlelerim yüzünden okuyana hafakanlar (erkek çocuğuna isim: hafakan) basması ve dehşet olayları sanki çok normalmiş gibi anlatmam. Üzerimden
kamyon geçse bile “ehuehue kamyon kafamı pırtlattı”
diye yazmam bazılarını irite etmiş. Bekliyordum bunu (normal ki bunlar peeh) Bu
durum benim sert ve vahşi üslubumun her bünyeye hitap etmemesinin sonucu. O
kadar sert gelmişim ki gazeteci birkaç zevat “erkek söylemi” diye eleştirdi beni. Nazenin, kırılgan ve ağlak
yazıp alışılmış kadın söyleminin hakkını vermeliydim galiba. Bknz: Kadın gibi kadın
Bir gazeteci kadın ise benden fena halde nefret ettiğini hissettiren
sorularla çıktı karşıma. Hemen bütün soruları; aşağılayan, hor gören, tepeden tepeden sorulardı. Bende onun anladığı dilde, sıçarım çanağına türü cevaplar verdim. Ama tabii gazeteye basılacak
gibi olmadığı için kendince kırpıp yumuşatarak yayınladı. Mesela yayınlamadığı
sorulardan sadece biri:
- Entelektüel bilgi seviyeniz de pek tarif
ettiğiniz kızın yetişme tarzına uymayacak derecede zengin! Bunu nasıl
sağladınız?
Bu bakış açısı yıkmak istediğim
diğer köhne köy adetleri arasında elitist duruşuyla göz kamaştırmakta. Bir
insanın entelektüel seviyeye ulaşmak için berjer koltuklarda oturup, pencereden
şehrin göz kamaştıran ışıklarını seyretmesi gerekmez. Bilgi şehirlilerce
bulunmuş yeni bir icat değil. Binlerce yıldır insanlar bir yolunu bulup
öğreniyor. Bknz: mağara hiyeroglifleri. Piri Reis meşhur haritasını Google
Earth’e bakarak çizmemiştir di mi? Bildiğim kadarıyla Aşık Veysel’de edebiyat
fakültesini bitirmedi. Bilkent mezunu insanlar içinde Türkiye’nin başkentinin
İstanbul olduğunu zannedenler var. Bardağına
konan sineğe “gider mısın lütfan gerızakalı şay” diyen üniversiteli gördüm ben
(asfdadasdf) Entelektüelliğin yaşam
standardı ile değil merakla ilgisi var. Taşra insanının bir şey bilmediğini
düşünmek modası geçmiş bir önyargı. Bu önyargıyı Hacettepe tıp fakültesini
kazanan Hakkarili çoban bile değiştiremediyse ben hiç değiştiremem.
Olumlu yorumlara
gelirsek. İşte en sevdiğim bölüm. Taraf-kitap ekinde çıkan yukarıdaki yazı
muhteşemdi. Vay beeh dedim kendi kendime. Niyeyse ani bir refleksle koştum aynaya baktım. Evet bana diyo dedim, aynada onayladım. Twitter'dan zaten fihuu, zamanında blokladığım İstiklal Akarsu bile destek oldu lan. Yerin dibine girmeyi geçtim, mağmaya tosladım. Biliyor musun kötü karakterler var :(
Ardından Borges'in yazısı. Orhan Uluca'nın yazdıklarımı okuduğunu, kitabımı alacağını hiç düşünmezdim. Bu spor yazarı tayfası sadece spor haberi okur, tenisçi ve spor muhabiri kızlar dışında gözleri bir şey görmez diye düşünüyordum. Sonra bir çok blog yazarı arkadaşımın kitabım hakkında ki görüşleri. Bunları okurken ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimi ilettim ama bir de blogumdan teşekkür etmek istedim. İşte bunlar hep karşılıksız, beklentisiz, rica minnet, para pul gibi rezilliklere başvurmadan iyi niyetle oluşan şeyler. Bu nedenle paha biçilemezler. ANLAYANA!!
Ardından Borges'in yazısı. Orhan Uluca'nın yazdıklarımı okuduğunu, kitabımı alacağını hiç düşünmezdim. Bu spor yazarı tayfası sadece spor haberi okur, tenisçi ve spor muhabiri kızlar dışında gözleri bir şey görmez diye düşünüyordum. Sonra bir çok blog yazarı arkadaşımın kitabım hakkında ki görüşleri. Bunları okurken ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimi ilettim ama bir de blogumdan teşekkür etmek istedim. İşte bunlar hep karşılıksız, beklentisiz, rica minnet, para pul gibi rezilliklere başvurmadan iyi niyetle oluşan şeyler. Bu nedenle paha biçilemezler. ANLAYANA!!
Unuttuklarım varsa affola.
böyle
öncelikle kitabın hayırlı olsun.Yani Stephen King olmanı bir anda kendin bile beklemiyorsundur.Bilgi ve entellektüellik hakkında yorumlarına katılıyorum.
YanıtlaSilgenelde bi şarkı, bi dizi değişen hayatlar var da bi kitapla olanı duymadım pek, sen olursan ilk olur..:)
YanıtlaSilBiz de aldık ya la kitabını :)) DNR dan parasıynan .Korsan değil yani orjinal.Reklam yapmadık diye mi bu atarlar giderler :)
YanıtlaSilİşin şakası bi yana iyi de oldu aldık bi gün şu blog olayını şey ettiğim de tek kanıtım kitabın olacak..
cmts günü kitabınla alakalı yaşadığım trajediyi anlatmak istiyorum.. biliyorum d&r da var ama ben yıllardır sadakatle bağlı olduğum kitapçımdan almak istedim kitabı. maalesef henüz gelmemiş. çarşamba gelecek dedi. ama yalan, ama doğru. zira "ben gibi bir müşteriyi kaybetmek istemezsin dostum !" diye tehditte ettim.
YanıtlaSilneyse kitapçıma "kız kısmı var mı sizde" diye sorduğumda cevap aynen şu "kıs kıs mı ?"
"hayır kız kısmı" üstüne basa basa,
netekim o an anladım ki okunduğundan zor telaffuzu var bunun :) 3 kere tekrarlamadan kimse anlamıyor arkadaş! :)
eşimin de "çok ayıp oldu siminya'ya hala kitabı alamadım" diye başını yedim. şimdi yarını iple çekiyorum... yazmak için kitabı almayı beklemiştim ama bu yazını görünce dayanamadım. kitabın muhteşem olduğundan hiç şüphem yok... umarım o kıvrak zekanla yazdığın nice kitapları da okuruz :)
la o atarı bu ara bana sataşan "belli kimselere" yaptım, onlar alınacak sen neye hemen alındın ataş? hiç vakit kaybetmiyon ha jhfdfdıojgf
YanıtlaSilhakkaten "kıs kıs" ne la kuskus gibi gfıjfgjıfgj
kitabın adını değiştirsem mi ne? kapağı zaten değişmeli..yazarı da değişse fena olmaz gibi... yılmaz özdil diye bassaydık misal.. abi herifler on bin adet basmış sat sat bitmiyo ki kompile değiştireyim, 15 yıla anca biter ha o. torunlarıma vasiyet edeyim ben bunları en iyisi
Tekrardan hayırlı uğurlu yolu açık olsun. Öyle derler dimi :)
YanıtlaSilKitabınla ilgili bir sansasyona ihtiyacın varsa hemen ortalığa kaynağı belirsiz bir olay yayabilirim senin için :)
Her neyse ben şu entellektüel olayına şeyedecektim.
Bizim ülkemizde belirli üniversitelerden mezun olmadan entellektüel olunmuyor şekerim. Hatta bazı firmalar işe alım yaparken ilanlarına sadece o üniversiteden olan başvuruların dikkate alınacağını falan yazıyorlar ya da geçen de duydum okudum ve küçük çaplı bir şok olma durumu yaşadım. Bazı bankalar ailesi elit olmayanları bile işe almıyor. Durum o derece vahim yani ülkemizde. Yani aslında ben gidip taa Hatay gibi sınır mevkinde üniversite bitirdiğim için. Boşa o kadar kitap okuyorum, boşa o kadar şeyi takip ediyorum. Zira bizden entellektüel olmuyormuş! :)
Siminya sanki kizkardesimmissin, akrabammissin gibi çok seviniyorum senin adina! Belçikada oldugum için bi türlü alamadim kitabi ama çok merak ediyorum.. basarilarinin devamini diliyorum ama biliyorum zaten.. bu baslangiç ve kesinlikle devam edecek!
YanıtlaSilBen üstüme düşeni yaptım, kitabı aldım okuyorum, daha napayım ha? :)
YanıtlaSilKutluyorum, yolun açık olsun...
YanıtlaSilKitap yazmana o kadar sevindim ki... Alıp okuyamadığım içinde o kadar üzgünüm. Kadersiz miyim neyim. Alacağım ama yoksa meraktan öleceğim.
YanıtlaSilkeşke -ki ekini son paragrafta ayrı yazmasaymışın, cidden oraya kadar her şey güzeldi.
YanıtlaSilkitabına arap ülkelerinden hindistana pek çok ilgi rağbet olduğunu duydum.kitabını alıp siyah arka plana erkek adamın kitabı diye kapak yaptırıp ciltlettirecem.malum bıyıklı adamız elimizde o şekil pembe kitap racona mugayir.başarılar sevgiler öpücükler ..
YanıtlaSilKitap çıktı çıkalı neler yaşıyo bu kız yazmıcak mı diye düşünüyodum ben de :)) Bu hazırcevaplığın ve zekan kıskandırıyo batıyo bazılarına bittabii, senin kurduğun uzun afilli cümleleri bir de sezen aksu da görüyorum ben, ve seviyorum seni^^
YanıtlaSilsevgili Ahmet kardeşim kitabın hayırlı uğurlu olsun zaten eskiden beri yazdığın küçük küçük notları beğenirdim.Neden kitep çıkartmaz derdim çok mutlu oldum. beni mutlu etmek için çıkartmadın tabi en kısa sürede alıp okuyacağım kalemine yüreğine sağlık nice güzel yıllara kardeşim tasvirlerin çok güzel seni yürekten alkışlıyorum
YanıtlaSilsaygılarımla
boş ver fazla parayı ne yapacaksın arkadaş. göz önünde olan çok göze batar. sen böyle inceden inceye işle. her zaman arkandayız. aç kalmayacak şekilde kazansan yeter. sana destek olmak için ilk defa orijinal kitap aldım malum yerden. yanında birde üye kartı aldık +1 tl'ye. gelecek kitaplarını alırken indirim yaptırmak için:) yazılarını takibe devam...
YanıtlaSilarayı fazla açma.
çok guzel bir yazı teşekkurler
YanıtlaSilya siminyaaaaaaaaa severken öldürmek istiyorum seni..ooooooooof platonik oldum resmen :(:(:(:(
YanıtlaSilŞimdi hayatta olmayan güzel bi arkadaşımın önerisiyle okudum seni. Çok qarip, insan okuduğu zaman annesi yemeye çağırsa "bi arkadaşla konuşuyorum anne" falan diyesi geliyo.
YanıtlaSilTeşekkürler bizim gibi anormal insanların olmasının normal olduğunu gösterdiyin için))
hayatta olmayan mı :(((
YanıtlaSilbaşarmışsın, tebrikler.
YanıtlaSildevamı da gelecek, ben sana inanıyorum..
Evet...13 June-da arabayla trene çarparak hayatını kayb etti.Yazma tarzınızı çok samimi, içten buluyodu hep.Şimdi sizi okurken hep o var aramızda..
YanıtlaSiltebrikler siminya. ben de koşarak aldım kitabını:)
YanıtlaSild&r dan değil de başka bir kitabevinden aldım. yeni çıkanlar kısmında yoktu ama. türk edebiyatı kısmındaydı. kitabı sorarken adını söylemedim, doğrudan yazarı söyleyeyim dedim ama onu da kodlamamı istediler:)
walla genel olarak blogunuza yeni rastladım ve bundan sonra takipteyim bence herkes de kitap yazar hele blogger lar romana gider :D
YanıtlaSilKitabını okudum, olağanüstüydü. Bir çalışma esnasında, sizin muhitin otuz otuzbeş erkeğinden çoğunun bedeninde jilet izleri olduğunu gördüm, sorduğumda: mahallede jilet atmayana kız diyorlar, mecburuz demişlerdi. Yani erkeklerin durumları da çok acıklıydı. Sevgiler..
YanıtlaSilSiminya bacım,
YanıtlaSil100 kitap yaz, hepsini alırım, o derece keyif aldım kitaptan.
Aslansın, kaplansın vallaha, daha da ne desem bilemiyorum, biz senin gibi yazamıyoruz işte, yazabilsek, görebilsek bir siminya da biz olurduk :)
Siminya bacım,
YanıtlaSil100 kitap yaz, hepsini alırım, o derece keyif aldım kitaptan.
Aslansın, kaplansın vallaha, daha da ne desem bilemiyorum, biz senin gibi yazamıyoruz işte, yazabilsek, görebilsek bir siminya da biz olurduk :)
Türklerin ilk blog denemesi olan Orhun Kitabeleri, Bilge Kağan ile Kül Tigin'in yiğeni Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır. "Taş gibi blog" benzetmesini sapına kadar hak eder; çünkü Kül Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk için üç ayrı taş blok vardır. Taş gibi blog yazma işi, Siminya diye bir Tanrı Parçacığı çıkana kadar duraksar. Kız Kısmı'nın mobilya sektörünü vardiyalı çalıştıracak kadar çok gardırop içinde; ağzına kadar elbise dolu dolaplar arasında " Giyecek bir şeyim YOKKK" diye nasıl çırpınabildiğini merak eden bilimadamları CERN deneyini başlatır. CERN ( Cemil Emmi'nin Rüküş Nalan'ı) deneyinde, Büyük Hadron çarpıştırıcısında parçacıklar çarpıştırılır. Nihayetinde Büyük Hadron'a yani Tanrı Parçacığına, yani Bülent ERSOY'a ulaşılır. Ateist bilimadamları dahi " Tövbe estağfirullah" diye zikrin dibine vurur. Fevkaladenin fevkinin fevkinde çıkan bu sonuç, deneyin tekrarlanmasına neden olur. Deney tekrarlanır ve bu sefer öz, hakiki, parlak zekalı, cin fikirli, kraker misali, kelebek mevsimi, ankara kedisi Siminya ortaya çıkar. Siminya Yolluğ Tigin'den bayrağı devralır, taş gibi blog yazmaya başlar. O yazılar toplanır ve muhteşem bir kitaba dönüşür. Sevgili Siminya seni can-ı gönülden tebrik ediyorum. En kısa sürede kitabını edineceğim. Başarıların artarak devam eder inşallah. Kendine çok iyi bak:)
YanıtlaSilGargamelkondu Nam-ı diğer Osman YORGUN
Not: Orta Asya'da kuraklık başlayınca,Yolluğ Tigin kendini Kavimler Göçü içinde bulur. O memleket senin, bu memleket benim derken; Anadolu'nun bağrında Viking'li sarışın bir bayanla fingirdeşir. Taş gibi blogun yazarının Gönül Yazar adında bir Taş Bebek'i olur. Bak bu bilgileri Tarihin Arka Odası'nda bulamazsın.Selin Barlas denen sarışında, Gönül Yazar'ın torununun çocuğudur.
ÖNCELİKLE KUTLARIM..:))Birde SADE ve DERİN adlı blogta gördüm kitabın tanıtımını uzun süre liste başı oldu kitap tanıtımı..:))
YanıtlaSilvay gargamel eski dostum gelmiş :) çok teşekkürler çook. senin kitapların kadar olmasa da, bu da kendi çapında bir kitap işte, abartma
YanıtlaSilsen de kendine iyi bak
Ben bulamadım hala kitabını. Baskısı bitmiş sanırım :( Ama bunun peşini bırakmam ben. Bir blogger arkadaşın olarak seni ve yazılarını çok seviyorum Simi. Senin sansasyonele ihtiyacın yok bence. Duruşun yeter ya :D Yazar olmak eminim çok güzel bir şeydir. ^_^
YanıtlaSilP.s: Burayı tekrar açmana çok sevindim. '' Oha siminya blogunu açmış laan'' dedim açtıktan sonra.
ben de aldım kitabını süper ötesi eğlenceli yüreğine sağlık ada kitap evinden aldım tez zamanda zengin ol diye ama bizleri de unutma :D
YanıtlaSilalmancaya çevirelim mi kitabını :D :D
Bir gazetedeki röportajından tanıdım seni siminya kitap hayırlı olsun amma beni ilgilendiren ilk yazın.. Gittiğini kendine bile söyleme ! çok şey olmasada bir şey öğretti bana.
YanıtlaSilKitabın insanı yoruyor. yine de üslubun çok "bizden". Beğendim desem de yalan beğenmedim desem de... neyse hayırlı olsun.
YanıtlaSil