Yazmıştım bir iki defa daha.( # - ## ) Ben de, ülkedeki binlerce çocuk gibi tecavüz mağduruyum. Ailemden bir kişi bile
detaylarını gayet iyi bildikleri bu olayı ne benimle ne de faille konuşmuş, ne
de adını “tecavüz” koymuş değil. Şu
saate kadar bunu kabullenebilen ve üzerine konuşabilen tek kişiyim. Neden oturup tecavüzü hadi adını
anmayalım “o olayı” konuşmadığımızı düşününce tanıdık sonuçlara varıyorum.
İçinde kadın cinsel uzuvlarının geçme ihtimali olan konular, bir sünnet şöleninde takılan çeyrek altın küçüklüğünde bile aile
kurumunun gündemine alınmıyor, utanç ve tahrik unsuru barındırdığı için sonsuza
kadar yok sayılıyor. Kadın hastalığından ölsen bile tansiyondan öldüğün söyleniyor. Hamile olduğunu; giydiği bol kıyafetler ve elini beline
götürmemesi gibi erdemli davranışlarla doğurana kadar kimseciklere belli
etmeyen kadınlarla övünülen toplum için olağan çırpınışlar. Açıkçası ben de bu konu
hakkında yazarken kendimi kötü bir şey yapıyormuş gibi hissediyorum. Sanki hiç
anlatmamalı ve diğer tüm çocukların, kadınların ve erkeklerin yapmaları
beklenildiği gibi saklamalıyım. Bloğumda bu konuyla ilgili yazdığım her iki
yazıdan sonra bana gelen tepkilerin bazıları “böyle şeyler anlatarak popüler
olmaya çalışıyorsun” şeklindeydi. Kitabımdaki benzer konular içinde aynı
lakırdıları etti sivri zekalılar. Anlaşılan Esra Ceyhan gibi kadın düşmanlarını idol belleyen halkın “kayıp” tabakasını bırak, bu konuların konuşulması internetin o bilinçli, o kibirli müdavimleri
için de hoş değil ve altında mağdurun art niyeti ve kabahati aranıyor.
Mağdurun kabahatini aramak? Sadece tecavüz değil bütün
şiddet olaylarının etrafını beş dakika geçmeden “kim bilir o ne yaptı ki böyle oldu” kuşkuculuğu sarıyorsa konuşmaya önce bu kabahat avcılığından başlamalıyız. “Hırsızın hiç mi suçu yok, dişi köpek
kuyruk sallamasaydı, minareyi çalan kılıfını hazırlar” gibi suçlu kayıran muazzam
sözlerin beşiği bu meseleyi konuşmadan koştur koştur nereye gidiyorsun?
-Dayak yemiş! -Hak
etmiştir ki yemiştir
-Nezarette kendini öldürmüş! - Nezarete düşmeseymiş
-Erkek arkadaşının evinde
ölü bulunmuş! -Eee su testisi su yolunda
Bu kuşkucu neslin
kredileri sayesinde tecavüzcü, tecavüz ettiği 13 yaşındaki engelli çocuk
hakkında bile “cilve yaptı, para aldı” ifadesi
verebiliyor. Umudu, hapse girse dahi
arkada bıraktıklarının arasında “iftira atıldı
adama” dalgası oluşturabilmek. Tabi bu yöntemin senelerdir denendiğini ve
tuttuğunu biliyor pezevenk. Tek bir
tecavüz olayı yoktur ki zanlının toplumun aklına mağdurla ilgili şüpheler
düşürecek ifadeler vermediği. Ama sadece
tecavüz ve dayak olaylarında böyle bir açık kapı var. Mesela gasp yapan biri mal sahibi hakkında “o da istedi” diyebilir
mi? Yok böyle bir iltimas. Tecavüzün ve dayağın kabul edilebilir gerekçelerinin
toplumda kol gezdiğinin açık kanıtı bu. Eşşeğe tecavüz etse bile “işveli işveli anırdı” diyecek adam
çıkartır bu ülke.
Bir sonraki tecavüze
kadar bir önceki tecavüz için adalet beklemek
Ne zamanki gündeme yeni bir tecavüz olayı düşüyor, hepimizi tecavüzü lanetlemezsem tecavüzcüden yana olmuş
olurum endişesi sarıyor. Kalabalıkların olduğu bir yerlere gidip suçu
lanetliyor, suçluya en ağır cezaları talep ediyoruz. Asalım diyoruz, bir başkası keselim diyor, başka bir tanesi
aynından sikelim diyerek kalabalığa karışıyor. İçimizdeki birikmiş lanetleri görülebilecek
yerlere dökünce rahatlıyor, normal günlük aktivitelerimize dönüyoruz. Asarak, keserek
öğrenilmiş/öğretilmiş bir davranışı yok edebileceğimizi zannediyoruz. “Asacaksın bunlardan bir ikisini bak bakalım
bir daha yapıyorlar mı” fantezisi kahvehane milletinin, o sırada açık olan tv de
izledikleri bir haberin muhabbetini uzatmadan
kapatıp pişpirike dönme cümlesidir. Daha ötesi değil. Çünkü pişpirik her şeyden
önemlidir. Benim için, suç işlendikten sonra suçlunun alacağı cezayla bu kadar ilgilenmek, topu; toplumun birebir yansıması olan devlete atmak, sorumluluktan
kurtulma kolaycılığı ve vicdan tatmininden öte bir anlam taşımıyor. Devlet
yeterince yasak koyar, suça zemin hazırlayan ne kadar etken varsa engeller,
suçluyu en ağır biçimde cezalandırırsa suçun ortadan kalkacağına inanmak ancak
bu kadar çok pişpirik oynayan beyinlerin üretebileceği bir düşünce. O devlet; alkol alanları ateist, internete girenleri iblis, eylemcileri terörist görmüyormuş gibi kapısına dayanıp adalet
istiyoruz. Sanki attığımız sloganlar götlerine değil de
kulaklarına isabet edecekmiş gibi adalet istiyoruz. Tutucu halkın oyuna adaletten daha fazla değer verdiğini bilmiyormuş gibi adalet dileniyoruz. Tecavüz suçu oluşmadan
öncesi için kendimizi ve toplumu sarsacak eylemler adına en ufak bir çabamız
yok. Bize düşen tek rol; bir sonraki
tecavüze kadar bir önceki tecavüz için devletten adalet talep etmek. Bu kadar. İşimizin
adı bu.
![]() |
foto altı yorumların hepsi tecavüz fantezisi |
Gece gündüz Facebook’da dolgun ev kadınlarının, bayramda eli
öpülmelik yaşlı teyzelerin alışveriş yaparken, altın gününde çekilmiş olağan fotoğrafları
altına “ormana gotürüp bağırttıra
bağırttıra sikeceğen” “şu ortadakine
üç adam birden dalacaan” yazan, beğenmediği
sesi susturmaya çözüm olarak “şunu biri siksin la” dan başka tartışma
yöntemi geliştiremeyen adamların ve kadınların arzuladıkları suç başkalarınca işlendiğinde yavşak birer adalet çığırtkanına dönüşmesi garip.
Aslında garip değil. Namus ve ahlak dediğimiz şeyler ötekilerin işlediği suçu
yakalayınca gammazlamak, dışlayıp yuhalamak, icap ederse öldürmek için keşfedilmiştir.
Bizim işlediğimiz suçlar ortaya
çıktığında adına iftira diyoruz. Unutma.
![]() |
hufff gerçektn sikilsin istemyoruzkiiiee (di mi?) |
Tecavüz cezaları artırılsın diye daha fazla daha fazla
bağırırsak sikmeyi; bosna savaşındaki sırplar gibi bir cezalandırma biçimi
olarak gördüğümüzü saklayabilir miyiz? Var
olma amaçları erkekleri tahrik etmek, dini bütün amcaların abdestini bozmaktan
başka bir şey olmayan kadınları, özellikle şort giyenlerini sikersek bir daha
şort giymeyeceklerini düşünecek kadar
alçak bir milletiz biz. Üstelik eğer bunu yapar ve bir koşu gidip açık alanlara
ilim, irfan için yaptığımızı yazarsak kahraman olacağımızı zannedecek kadar
bitmiş bir zihniyet taşıyoruz. Tecavüzün eyleminin korkunçluğundan ötesi, bunun için aferin alabilme olasılığı. Ve gayet
iyi biliyorum ki o aferinler bir yerlerde eşit biçimde dağıtılmakta. “Namus
cinayeti” diye bir kavramın olduğu, namus için işlenen cinayetlerin suç hafiflettiği,
alkış topladığı bir ülke burası. Cern’de partikül çarpıştıran değil bayramda
şeker toplamaya gelmiş çocuklara tecavüz edip öldüren ve “hay aksi cünüp oldum”
diye gidip gusül abdesti alan adamlar yetiştiren aziz memleket. Acziyet ve
şuursuzluk içinde adalet istediğimiz o ülke bu ülke işte. Buram buram ikiyüzlülük
kokan erkek cumhuriyeti.
![]() |
troll değil, köşe yazarıymışş |
Tabii kastım adalet
istemeyelim, suçluları biz cezalandıralım tecavüzcülerin kafasını kesip
meydanlara yuvarlayalım demek değil. Malum Nevin adlı kadın kendisine tecavüz
eden adamın kafasını kesip köyün “en erkek” bölgesine yuvarlayınca bu
olay hem Türkiye’de hem de Dünya’da tartışılmaya başlanmıştı. Bazı yazarlar Nevin’in namus cinayeti işleyerek aslında namus kavramını güçlendirip, erkek egemen toplumun istediğini yaptığını yazdı. (dekadanz) Mağdurun, tecavüze uğramaktayken tecavüzcüyü öldürdüğü olayla, karısını, kızını yaratılan “namus” adlı hastalıklı kavram
adına öldüren adam aynı olabilir mi? Bu olayda adamın mağduriyeti nedir? “Elalem
ne der” Kıyasladıkları cinayet bu işte. Elalem ne der cinayeti ile son çare
cinayeti. Sanırım bu iddiayı yapanlar Nevin’in cinayet öncesinde yaşadığı
psikolojik şiddetin, eziyetin, aylar süren tecavüzün ve o susmak bilmez
ikiyüzlü toplum baskısının ne boyutta olduğunu kavrayamıyorlar. Nevin’in “namusum için öldürdüm” demesi bu
cinayeti yaşadığı eziyetler yüzünden işlediği gerçeğinin önüne geçmemeli. Eğer
ortada beslenen bir namus varsa, en az nevin kadar olayı ısrarla namus
tartışmasına çevirenlerde ekmek atıyor. Bir insan kafa kesecek kadar delirmiş,
delirtilmiş ama sen filmin sonunda ki namus repliğinden etkilenmişsin. O replik
senin yarattığın, bütün kadınları ve çocukları içine tıkıştırdığın Matrix’e
ait. Namus kanunlarıyla ördüğün dünya
Nevinler’in yaşamaya bayıldığı bir yer
değil, kurallarına uymak zorunda bırakıldığı yer. Hayatta kalmak için kendi sidiğini
içmek zorunda olmak gibi, iğreniyorum ama elimdeki tek seçenek bu. Nevin bir kahraman değil fakat bir suçlu da
değil. Beynine silah dayandığı için silah tutanı öldürmek zorunda kalan bir sistem mağduru. Mağdur kere mağdur. Kafa kesmek bir tecavüz cezası
olarak devlet eliyle yapılsaydı yada bir töre haline geleceği kaygısı
taşınsaydı kimse bu kadar desteklemezdi.
Ama şu bir gerçek ki kadınların yaptığı hiçbir eylem erkeklerin
dünyasında töre haline gelmez. O kadar endişe etmeyin. Tek bir olaydan çıkıp
bir gün bütün kadınların kafa keseceği ütopyası üzerinde konuştuğunuz
kadar, her gün elalem ne der
cinayetlerine kurban giden kadınlar gerçeği üzerine konuşmadınız.
*“Kadın, yaşadığı korkunç olayı tıbbi açıdan ispatlayabileceğinden kaygı duymaktadır. Bunu açıkladığında başta eşi, ailesi, tüm çevresi ve hatta tüm toplum tarafından olumsuz tepkiye eleştiriye maruz kalmaktan, suçlanmaktan korkmaktadır. Sanığın cezalandırılmayacağından, tek suçlunun kendisi olarak görüleceğinden, adli mercilerin olayı yeterince araştırmayacağından endişelenmektedir. Saldırgan çoğunlukla tanıdık olduğu için saldırganın bundan sonraki hayatından kendini rahat bırakmayacağından endişe duymaktadır. Tüm bu nedenlerle kadın adli mercilere başvurmamakta, başına gelen bu talihsizlikleri kimseye haber vermeden kendi içinde yaşamaktadır. Burada fail olarak görülen kadın aslında mağdurdur. Hiçbir cinayet tasvip edilemez ama bu cinayetin neden işlendiği burada suçlunun kadın mı toplum mu yoksa toplumdaki yanlış inançlar mı olduğu mutlaka sorgulanmalıdır” (filiz arseven)
![]() |
tecavüze uğramış hemcinsi için bunları yazabilen bir kadın, bunları nasıl bir toplumdan öğrenmiş olabilir? |
Tecavüzü ne tecavüzcülerin kafalarını keserek ne de hadım
ederek bitirebiliriz. Yasal olmayanlar bitebilir belki ama karısına yasal
olarak tecavüz eden kocalar baki kalır. “Kocana
hayır dersen sabaha kadar melekler seni lanetler” şeklinde sinsice kurgulanmış bir
inanç, canı sevişmek istemediği halde kocasının altına ağlayarak yatan
kadınların kulağına tee evlenmeden önce mahallenin hocaanım ablaları tarafından
küpe yapılmış. Kocasının tecavüz ettiğine kimsenin inanmayacağı, anlatsa bile “napsın keraneye mi gitsin adamceiz” diye
yorum gelebileceği için evli kadının tecavüzü bir ömür. Ortada bir mağdur
olmasına rağmen, suç adlandırılmadığı
için fail de olmuyor. Ama tecavüz aynı
tecavüz. Bu konu ayrıca konuşulmalı.
Tecavüzü her evde her sokakta korkmadan toplum değerlerinin
yanlışları üzerine konuşarak (gerekirse dışlanarak, yalnız kalarak) bu arada kendimizi de yargılayarak
bitirebiliriz. Daha az cinsiyetçi ve ahlakçı cümleler kurmayı denersek,
kadınların sırtından namusu indirirsek (pat diye inecek bir şey değil tabi)
şort giyen kadınlarla bu kadar ilgilenmeyip yolumuza gidersek sanırım dinden
çıkmış olmayız. Tıpkı öldürdüğümüz çocuktan sonra gusl abdesti aldığımız için
sevap kazanmayacağımız gibi.