Perşembe, Mayıs 17, 2012

Düşlerimizi kim aldıysa derhal geri getirsin



    Çocukları büyükler gibi görmüş geçirmiş bakan bir şehir. Ne kadar çok küfür ederse,  anayı bacıyı hiç tereddütsüz karıştırırsa, yüzünün kirini adam akıllı yıkamazsa yabancıların kendinden o kadar çok korkacağına inanan bitirim çocukların yurdu. Övgü dizmek gibi olmasın bu şehir bana daima doğruları, yalnızca doğruları söyledi. Hiç kandırmadı ama hiç. Şöyle güzel günler göreceksin, bak yemin ediyorum tuttuğunu koparacaksın, uçacaksın uçacaksın havalara uçacaksın vaatleri ile pışpışlamadı sırtımı. Tarzı değil. Yeri geldi sakınmadı indirdi Osmanlı tokadını.  Ama asla okşamadı ve dönüp bir hal hatır sormadı. Oralı bile olmadı.
 Daha ufacıkken görüyorsun istikbalini. Nereye kadar yürüyeceğini, tam nerede durmak gerektiğini, kimlerle iki lafın belini kıracağını, kimin kaybedip kimin kazanacağını, mübalağa yok kaç adet nefes çekeceğini bile baştan biliyorsun. Tıkır tıkır yazılı bunlar defterinde. Öylesi  peşin hükümlü, açık sözlü. Öylesi  arsız. Dikkatli dinlersen o arsız kahkahalarını duyabilirsin. Ya da boşver dinleme istersen. Sinir bozucu çünkü.

Belki diyorsun, belki düzen bozulur. Gidişatta bir sapma olur, bir yerlerde kuralın biri unutulur. O zaman sıvışırım kenarından. Kurtarırım paçayı da kelleyi de. Olur mu ya hangi devirde yaşıyoruz kardeşim diyorsun. Ben ötekilere benzemem, tak tak tak yaparım diyorsun. Diyorsun da diyorsun. Duyulmayan şeyin nesini diyorsan artık.  Duymuyorlar seni. Sağır desen değiller. Kör desen hiç değiller. Besbelli ölmüşler. Yoksa bu kadar çığlığı duymamak hangi yaşayanın harcı ki?

İnsan iki gün boyunca yemek yemese bile açlığını fark etmeyebiliyor. Yetmişikisaat kırk dört dakika uyumadan ve konuşmadan durabiliyor. Uykusuzluk; gözlerdeki morluklar kansızlığa, sürekli esnemek nazara bağlanarak saklanabiliyor ama konuşmamak çok göze batıyor. Günlük cevap duyma ihtiyaçlarının onda birini karşılamazsan protein eksikliği yaşayıp, etlerine saldırırlar. Onlara cevap vermelisin.  Olumlu cevaplar.  Söz dinleyen uslu cevaplar. Duyulmaktan hoşlanılan şeyler. Mesela “Olur” gibi “Tamam” gibi. Yapayım, edeyim, hayhay,  hoop tatatataam gibi. Hayır bu “Hayır” niye bu kadar dışlanıyor anlamış değilim. Kelimelerin bozguncusu,  iletişimlerin  anarşisti hayır. Oralarda yalnız mısın hayır? Bir gün söylenemeyip içerde biriken tüm hayırlar toplanıp devrim yapsın, yıllardır gönülsüzlüğün iktidarını yürüten tamamlar, olurlar ve evetler bir bir asılsın. Emrediyorum bunlar yapılsın.

İnancımı nerde kaybettim biliyor musun? Birazını bir savaş filmi izlerken kaybettim. Hiç kimsenin bir bok kazanamadığı terli ve kanlı bir savaşın sonunda usul usul yürüdü gitti köprücük kemiğimden. İnancın yürüyüp gittiğini de gördüm ya. Üstelik giderken köprüden geçiyor. Üstelik kahraman öldü. Bakakaldım bir süre. Film sonu yazıları bitince çıkan sürpriz sahneyi bekledim bi umut. Çıkmadı bir şey. 2 saattir verilen onca mücadele, sayfalar dolusu diyalog, dumanlar arasında alelacele yaşanan illaki bir punduna getirilip apar topar sevişilen aşk,  kocaman bir hiç içinmiş. HİÇ lan HİÇ.  Kazanamayacağın bir savaş içinmiş kahramanlığın. Dostlar koştururken görsün diyeymiş.  Bakalım benden kaç kova kan ter çıkacak diye bir deneymiş. Ve belki aslında kahraman falan değilmişsin. Sen öyle sanmışın.

Başka bir çok şeyde de kaybettim türlü türlü inançlar. Bu ülkeye de inancımı kaybettim. Anama da kaybettim, babama da kaybettim.  Olmayan kedime, ekmediğim sardunyaya, öpmediğim sevdiğime. Sağa sola inanç saçıyorum.  Bir tek küpe çiçeği hariç. Ona hala yürekten inanıyorum.
Kapının önündeki varilde büyüyen elma ağacı kuruyunca da kaybettim bir miktar inanç. Umulmayacak bir savaş kazanmış ve dandik bir tenekeden,  gölgesinde çocuklar oynayan muhteşem bir ağaca imza atmıştı. Belki de gerçek kahraman oydu. Yerini bir küçük filize dahi devretmeyecek kadar sorumsuzca, daha önce hiç elma vermemiş gibi ansızın çürüdü gitti. Anlatsan inanmazlar. Şu varilde bir ağaç vardı meyve verdi, çok büyük değillerdi ama idare ederdi desen yarısında sıkılıp giderler. Böylesi küçük hikayeleri  sadece yaşlılar birbirine anlatır diye öğrenmişler. İnançla kurduğun alakaya ise kesin gülerler. Bir varil dolusu kayalaşmış toprağa yüklediğin anlam da aşırıya kaçmış olabilirsin. Senin ilginç hikayelerinin sadece senin ilginç hikayelerin olma ihtimali yüksek.
 Her şeyin en iyisi susmak. Her şeyin en güzeli filmlere ve kahramanlara inanmamak. Hikayelerini kendinden başka kimseye anlatmamak. En iyisi


19 yorum:

  1. yazmayacak mısın kitabını yoksa.eğer öyleyse çok üzüldüm.

    YanıtlaSil
  2. bu yazilar kisa geliyor. kitabini alip doya doya kana kana okumak isterim seni. cabuk bitir.

    YanıtlaSil
  3. Keşke bende sizin gibi blog oluşturabilsem :( Bu kadar güzel yazılar oluşturduğunuza göre çok muteşem bir insan olmalısınız.

    YanıtlaSil
  4. Nasıl muhteşem nasıl güzel bir yazı:)

    YanıtlaSil
  5. Canımcım ( bu hitap şeklini bir kadın programında öğrendim) hayatın tepelerine çıkmışlığın gerçekleri ayağının altına seren görme gücüne ulaşmışsın. Sana rastladığıma sevindim. Adını, hayatını, duygularını bilmediğin ben de aynıyım. Büyük anlatılardan tut, sokaktaki çocuğa kadar inancımızı yitirdik. Çünkü yaşam dediğimiz saçmalık üzerine aşk, macera, aksiyon temalı senaryolar yazmak için çok boktan. Dediğin gibi insanlar primatlar gibi tepişme adına aşık olma yalanına sarılırlar. Ki biliyorsun ki aşk adına etimizi satıyoruz. Yüzüne, memene saçına aşık olan adamın neyine inanasın? Çizgiyi geçince sana haddini bildiren ana babanın neyine inanasın? Koşulsuz sevgi, hayat sevince güzel mottoları nerde? Biz dünyanın bittiği yıllardayız. Müzikler zorlama, insan ilişkileri zorlama, moda zorlama, aklıma gelmeyen pek çok şey iğreti. Sana gerçekten önerebileceğim şey, ya sen de o ölüler gecesi tadındaki zombilere katıl. Ya da güzel güzel mitlerin altındaki rezillikleri görerek yoluna devam et. Benim de umrumda o bir zamanlar elmasını yediğin elma ağaçcığı.
    Yalnız değiliz...

    YanıtlaSil
  6. senin kahramanın sensin.başkalarının kahramanı olmaya çalışmadan bir yazı yaz. sadece senin anlayacağın espiriler yap. sadece senin anlayacağın şekilde anılarından bahset kendine gülümse ne kadarda salak bir kızım de içinden.
    insanın kahramanı geçmişindeki kendisidir. çünkü ne olursa olsun o ana kadar gelebildiğini görünce insan kendini kahraman gibi hissediyor ki haksızda değildir insan kendini kahraman gibi hissetmekle. bir ben bilirim yaşadığım hayal kırıklıklarını aşk acılarını korkularımı. bu yüzdende her şeye rağmen bu güne gelen geçmişimdeki benle gurur duyuyuroum saygıyla önünde eğiliyorum:) zaten kendine karşıda sessiz kalamıyorsun da.

    YanıtlaSil
  7. ah siminya ah. niyeyse derdimden bir senin anlayacağını düşündüm sinirim taze tazeyken sen nasıl başa çıkıyorsun diye sormak istedim. bu sanal alemde isimler değişik, fotoğraflar yok, sesler duyulmuyorken insanlar nasıl da rahat tehdit edip küfürler savurabiliyorlar yazdığın bir şeyden ötürü. sahte hesaplarla beyinlerini nasıl da erkekliklerine indirip sağa sola sallayabiliyorlar. Nasıl başa çıkılır bunlarla üf!

    YanıtlaSil
  8. hayır demeyi az-cok ögrendigimden beri yalnızım. ama fark ettiğim gerçek şu ki: hayır diyemiyorken bayat bir söz öbeği olsa da kalabalık bir yalnızlığın içindeydim. sözde bir bşaına değilsin, ama yalnızsın işte bir şekilde. hayır diyebildikten sonra ise tam anlamıyla bütün gerçekliğiyle yalnızsın. redd insanların kolay sindirecegi şey değil, en çok da reddedebilmeyi hayır demeyi isterken hem de.

    YanıtlaSil
  9. Bütün kadınlar susmalıdır(!) söyleneni yapmalı, izin almadan hiç bir işe kalkışmamalı. Susmalı, susmalı, susmalıdır...(!) Nefes alsak yeter!

    YanıtlaSil
  10. Şu kitabı artık çıkart ve satış rekorları kırsın lütfen. Aleme ibret olsun diye 200 tane alıp gördüğüm bütün umutsuz ev kızlarına dağıtacağım görsünler bakalım. Neyi görecekler ? Aslında herkes kendini görecek Lütfen çıkart şu kitabı lütfen

    YanıtlaSil
  11. nen var kuzum? zaptiyelere mallarını kaptırmış işportacı gibi.oysa gökkuşağının altında maldivlerde ateş yakıp sunsetimize bakacaktık.sonu belli olmayan mavi tura çıkıp dünyayı dolaşacaktık.şurdan şuraya bırakmam kesinlikle olmaz.hayır kabul edemem bunu:/

    YanıtlaSil
  12. Siminya biz evleniyoz inşallah davetiye göndericem haberin ola, -davetiye olar herhalde...

    YanıtlaSil
  13. O varildeki taslasmis topraga su verdim, emek verdim, sevgi verdim. Diye basladi hikayeye tabi sadece ruhu genc yaslilar anlayabildi. Soylediklerimi, gençler tutkulu aşk hikayelerini dinlemeyi sevdi hep, dusleri kahramanları. Oysaki kahramanlar yoktu, aşk ta kend beyninin sana bir oyunuydu. Sadece kendi varliginla mutlu olmayi bile bilmek vardi. O zaman gitmeden kok salabilirdim topraga dedi e.e nin parmaklari. Selamlar simin

    YanıtlaSil
  14. tebrikler :) aksam isten çıkınca koşarak gidip aliyore -delininbiri-

    YanıtlaSil
  15. Senin vızıltılarının ölüme vereceği bir cevap yok…
    Olması da zorunda değil çünkü zor konudur çoğu için.
    Küfürlerin kendi icadın, işsiz işlevsiz, genç kız kikirdemesi gibi küfürler.
    Bakkaldan aldığın çikolata bozuk çıkınca bunu bakkala blogunda on yazı yazarak anlatmaya çalışman bozuk çikolatanın kafanda açtığı yaraya merhem çabası.
    Yani bir uzun yol yolcusu
    Yolda karşılaştıkların ya kalemini kırar ya kalemtıraş verir.
    Dua etmeyi dene yüreğinin ideolojiye bulaşmamış kompartımanından
    Yol daha iyi gelir.

    YanıtlaSil
  16. arkadeş senin namını duydum habertürkte o zamana kadar elin armut mu topluyodu deme topluyo daolabilirsenin sayende blog işine sardım hayırlar ola

    YanıtlaSil
  17. Cansın siminyam ömrümede anlamsın :D kadının dibisin :D elbet birgün buluşacağz bu böyle yarım kalmayacak nokta.

    YanıtlaSil

Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum

     Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." f...