Abim 3 kişi binince motoru yanan yaşayan son anadol'uyla sabah beni bırakacağını söyleyip, gelirken nasıl döneceğimi, neye bineceğimi, nerde ineceğimi, kaç adım atacağımı tarif edip tarifin bokunu çıkardı. Saat 7 gibi kalkıp hazırlandım. Okuyamamış insanlarda bir tür okuma görgüsüzlüğü vardır. (bknz: okuyom ben ya) Okula gidememiş olmanın intikamını canlı cansız tüm varlıklardan alırız. 80 yaşına da gelsek sandıkta sindyli, teletabili beslenme çantamız bulunacaktır. Bahanesi de "içine ıvır zıvır koyyom ben yaa" olacaktır. Ben bu insanlardan biriyim. Herhangi bir okulun avlusunda, bir sınav zamanı 32 dişle sırıtan, mutlu bir kız görürseniz ona siminya diye seslenin. O benim. Süslenebileceğim kadar süslendim, reina'ya, keops'a gideceğim gün giyeceklerim diye ayırdıklarımı giydim. Ayşe arman'la röportaj yapacağımda söyleyeceklerim bile ayarlıdır benim. Hepsi ayarlı bunların. Sonsuz rüküştüm. Topuklu ayakkabı, kalın bilezikler, diz üstü elbise, sallantılı küpeler. Abimin burnunun sol deliği beni görünce titredi, deliklerinden duman fışkırdı. Neyse ki insan yaşamayan bir yere götürüyordu.
Sınava girdim. Çıkınca abimin tarif ettiği güzergahın tam tersinden gitmeye karar verdim. Serde katır inadı var. Daha kimseden akıl almış değil. Yolumu uzatıp eve daha geç döner böylece koca bir gün kafa dinlerdim. Ev kopa kopa dönülecek bir ev olsa anlayacağım da. Değil.
Tarih öncesi çağları, hatta henüz ilk çağını yaşayan bir sokakla başladım işe. İnsanlar kazanlarda bir şeyler kaynatıyor (hımm ateş bulunmuş) anlamadığım bir dilde konuşuyorlardı. Duvarlarında hiyeroglif harflerle "buraya işeyen piçtir" yazan bir mağaranın önünden geçtim. İçerde bir adam homurdayıp "ne bişirdieen" diye bağırdı. Sokak aralarından kirli sular akıyordu. Altları çıplak, üstleri milekli sümüklü veletler bu suyu birbirlerine atıyorlardı. Mutlulardı. Az daha gidince fabrikalarla dolu bir sokağa girdim. Sağım solum matbaa, tekstil tesisleriyle doluydu. Buraya da patiska çağı adını verdim. Kendi kendime bir oyun oynuyordum. Bir şarkı söylemeye başladım. Ben böyle sokakta yürürken rihanna'dan "ambırella ela ela yeah yeah" gibi popüler şeyler değilde, "biz heybelide her geceee mehtaba çıkardık ınınınım mehtaba çıkardık hey hey!" falan söylerim. 3 tane sanat müziğini ezbere bilir, çevire çevire söylerim işte. Kaldırımda ki bir arabanın şöför koltuğunda gazete okuyan biri görünüyordu. Pencere açıktı. Yanında geçerken ınınınım mehtaba çıkardık kısmındaydım. Birden arkamdan seslendiğini duydum.
-Merhabaa...Merhaba dedim!
Kızlarla kendi aramızda laf atılmanın, tacizin sözü geçtiğinde, ben pek cengaver takılırım "Yaşlanınca bırak tanımadığın insanı tanıdığın insanlar bile iki çift laf etmeyecek, bunlar hep değerlenecek atsınlar dokunmayın, atılsın ellemeyin" derim. Ama biraz da etrafı tekin bulmadığımdan merhaba diyen adamdan tırstım. Arkama bakmadan yürümeye devam ettim. O sırada bay merhaba arabayı çalıştırdı. Ben kaldırımda o yolda ilerlemeye başladık. Camdan kafasını çıkardı.
-Bi merhaba desen ağzına mı yapışır yavrum?! dedi.
Ulan bu ne? Hoppala yavrum yaz geldi çarşıya kiraz geldi. Ne merhaba derim ne de dönüp yüzüne bakarım. Aslanlar gibi yoluma yürürüm heheyy diye güçlü duruşumdan zerre ödün vermiyorum ama götün yusuf seslerini bastıramıyorum. Daha hızlı yürüyüp karşı kaldırıma geçtim. Etrafa baktım hala heryer sıkı sıkı kapalı tesislerle dolu, sağda solda fare deliği kadar sığınacak yer yok. Sayın merhabanın arkamdan geldiğini hissediyorum. Düşünüyorum....
"Acaba tanıdık birimi lan? Belki eski sevgilimdir yaklaşsın da yüzüne bakayım, eğer mutlu olursak yeniden barışalım. Yok yok ona bu fırsatı vermeyim, şimdi barışacan, eski konuları masaya yatıracan, orda sen hatalıydın burda yanlış konuştun falan filan fihuuu şimdiden yoruldum. Ya ya sapıksa? yavaşladığım anda boynumdan yakalayıp arabaya tıkacak sonra allah ne verdiyse!!! hızlanmalıyım hızlanmalıyım!! Lan acep abim mi? sesi ortamın kapalı akustiğinden değişik gelmiştir belki, belki abim beni eve götürmeye gelmiştir? Salak! abin sana niye merhaba desin? abin hayatın boyunca sana kaç kez merhaba dedi? hiç! merhaba bizim evde kullanılıyor mu lan? ııh valla kullanılmıyor. belki selamün aleyküm belki nörüyon ama asla merhaba değil"
"Acaba tanıdık birimi lan? Belki eski sevgilimdir yaklaşsın da yüzüne bakayım, eğer mutlu olursak yeniden barışalım. Yok yok ona bu fırsatı vermeyim, şimdi barışacan, eski konuları masaya yatıracan, orda sen hatalıydın burda yanlış konuştun falan filan fihuuu şimdiden yoruldum. Ya ya sapıksa? yavaşladığım anda boynumdan yakalayıp arabaya tıkacak sonra allah ne verdiyse!!! hızlanmalıyım hızlanmalıyım!! Lan acep abim mi? sesi ortamın kapalı akustiğinden değişik gelmiştir belki, belki abim beni eve götürmeye gelmiştir? Salak! abin sana niye merhaba desin? abin hayatın boyunca sana kaç kez merhaba dedi? hiç! merhaba bizim evde kullanılıyor mu lan? ııh valla kullanılmıyor. belki selamün aleyküm belki nörüyon ama asla merhaba değil"
Düşünceye kaptırmış giderken arabayı karşıma getirip durdurdu ve içinden indi. 28-29 Yaşlarında, beyaz gömlekli, krem rengi pantolonlu, burnu az sağa kavisli, boynu yara izli, bel bölgesi hafiften yağlanmaya başlamış (detayları incelemeye bak pehey) esmer bir erkek. Gülerek karşımda kollarını yana doğru "napayım ben böyleyim" der gibi açtı ve;
Serdeki katır inadı tek abiye mi çalışır? Iıh! Demiycem işte demiyceem diye bağırıp bastım gaza. Ondan sonrasını hatırlıyorum. Koşuyorum, allafekbere taktım koşuyorum. Yanda bir yol gördüm üstelik ters yoldu. Oraya saptım. Kulağımda "merhaba diyeceksinnnn!!!" yokuş aşağı ayağımda topuklu ayakkabıyla cıstak cıstak bi kaçışım var. Arada simitçi, kahveci ve gazozcusuna çarptım. Bir kuaförün havlu astığı askılığı devirip "ay çok özür dilerim canın yandı mı?" bile dedim.
Deterjan satan yaşlı bir amca "noluyo op op op ooopp" demeseydi duramıyordum. Frene basıp amcaya sığındım.
-arkamdan bi araba geliyor beni kaçıracaaak :(
-kızım bura ters yol ordan araba giremez
-terste olsa girer o, taktı kafayı merhaba dedirtecek :(
-polisi arayım mı?
-yok abimi arayın abim gelsin yok abim gelmesin abim gelmesin
-araba ne renk?
-gümüş...allahım bütün arabalar gümüş
-evet
Amca bir su verdi, bana su verdi. Sakinleşene kadar beni açık ozomatik torbasıyla, vernella yumuşatıcı arasında sakladı. Polisi aramadık. Başıma gelenleri yayarsam genelde başıma daha büyük şeyler geliyor. Taksi çağırdı eve öyle gittim. Yolda gelirken bu çağa gümüş çağı adını verdim.
İki ay geçti üstünden, o gün bugün gördüğüm bütün gümüş rengi otomobillere merhaba demeyi ihmal etmiyorum. Ne olur ne olmaz. Merhaba. Al bi daha merhaba al bi tane daha merhaba.
siminyanın adresini mi hacklediniz yiiaaaa alala noluyo bu kıza son 3 yazı çöp nedense :((( ama seni yine de seviyorum kötü algılama yorumumu..canın neyin sıkkın heral mucuk:)
YanıtlaSilhttp://www.dailymotion.com/video/xfnmkk_cem-yylmaz-soru-cevap-3_fun 11.20 dakikası. Önce bir merhaba de, merhaba, hayvan herif; repliklerini hatırlattı bana :) Ayıp etmişsin , bir merhaba yı cok mu gordun delianluya :))
YanıtlaSilsesli güldüm.
YanıtlaSilbu gecenin sonunda seni şaşırtıcak sahne sanırım şu olurdu: Eve gittiğinde sırayla anne, baba ve abiden "merhaba kızım, merhaba kardeşim günün nasıl geçti?" =))
YanıtlaSilUff film izler gibi okudum :) Ama mamak tarafında tek gezmekte cesaret işi :) Sağ salim ordan çıkabildiğin için seni kutlar,gümüş renkli arabadaki yağlı göbeği de yuhlarım :D Ben olsam tutar kolundan bindirirdim arabaya zorla :D Ne biçim kırocan o,ne biçim sapık :D
YanıtlaSilahahahahah süper :)
YanıtlaSilahh simim ben de nerde kalabalık genç görsem böyle serseri tiplilerse bide acayip tırsarım hpsini aynı kefeye koymak yanlış
YanıtlaSilbelki ama psikolojim bozuldu bir kere atamıyorum üstümden lise sondayken eve erken gidiyim diye ara sokakları kullanmıştım böyle bir grup peşime takılıp laf atmışlardı öyle korkmuştumki böyle kanım çekilmişti sanki buz gibi olmuştum o günden beri hep kalabalık yerleri tercih ediyorum eve caddeden dönüyorum hatta mümkün mertebe yalnız çıkmıyorum bidaha asla yaşamak istemem böyle birşeyi :/
aslında pişman oldum ha bilinçaltıma yerleşti gözlerim bütün gri arabalarda onu arıyor..onu onu bel bölgesi hafif yağlanmışımı... göreydim, kollarımı açeydim, merhaba diyeydim, hele hele digel
YanıtlaSilMerhabaaa Televolee :D
YanıtlaSilmanyak mısın kız ;P
YanıtlaSilmerhaba de bana yoksaa
YanıtlaSilSimi nezaketinden ses çikarmiyor da ben duramayacagim.
YanıtlaSilBir yazinin altina gelip -cöp- yazmak kadar salakca bir yorum olamaz. Begenmiyorsan yorum yazmazsin yada en kolayi bu bloga bir daha ugramazsin?
Seviyormus. Sevginiz boyleyse nefretiniz nasildir acaba?
Hani bu tarz yorumlari -cöp gibi- elestiri yapmak sanan insanlar yuzunden insanda okuma ve yazma arzusu da kalmiyor. Hep ovun alkislayin diyen yok ama allaskina sevmediginiz yerde golge etmeyin.
Gidin daha guzel yazanlari okuyun madem. Saka misiniz?
İstersen yorumumu yayinlama Siminya sen bilirsin
Dua et amcaya çarpmışsın haha :D
YanıtlaSilbir ara gezmişliğim var sanki gri bir araba ile sizin civarda.
YanıtlaSilo arabadaki çocuk benmişim :D şaka bir yana ben de alışkanlık yaptın. Benzetmelerine bayılıyorum. Bir de argo kullanmayı sevmesen çok güzel olacak. Kendini daha iyi ifade edeceksin.
YanıtlaSilşu cümlelerin çok hoşuma gitti...
Duvarlarında hiyeroglif harflerle "buraya işeyen piçtir" yazan bir mağaranın önünden geçtim. İçerde bir adam homurdayıp "ne bişirdieen" diye bağırdı. Sokak aralarından kirli sular akıyordu.
fairy, merhaba :9 merhaba gönül dostları merhaba merhaba dağlar merhaba ala geyik merhaba coşkun ırmaklar merhaba jkdfjıdfdfjhfd
YanıtlaSilözlem, o nezaketten dolayı değil birisine "sen beni nasıl beğenmiyorsun" diye çıkışmak saçma olacağı için. aslında bu konuda bir yazı yazacaktım tee aylar öncesinden ama atarlı ukala tavırlı yazılardan o kadar hoşlanmıyorum, utandım yazmadım, buraya yorum olarak yazayım bari.
ben beklentilere göre yazı yazan bir gazeteci değilim, öyle ya köşe yazarıysan insanlar senden gündemle alakalı fikrini duymayı bekler sende söylemek zorunda olduğunu bilirsin. zaten tabakhaneye bok yetiştirmek yani gazeteye her gün yazı vermek zorunda olduklarından her beklentiye, her meseleye açık olurlar.
ben ise anlatmak istediklerimi bir yere yazınca rahatladığım için yazıyorum. kimin benden ne görmek, ne duymak istediğini bilsem bile o şekilde davranmam. sanırım istisnaları saymazsak bütün blogcular da böyledir.
övgü veya eleştiriye değil beklentiye kapalıyım.
eğer eleştiriden korksaydım yorumlara tamamen kapalı olurdu aşağılar. ha bazen eleştiriye de kapalı olduğum oluyor. çünkü eleştiri (tenkit) bende anlatma isteğini azaltıyor. ama bu duygu beklentiye duyduğum nefret kadar yoğun değil.
bazen beklentileri hissediyorum o zaman tam tersi hareket edip, hayal kırıklığı yaşatmayı yeğliyorum. mesela apolitik yazılar yazmamın beklendiğini hissettiğimde art arda politik duruşumu belli edecek yazılar yazdım. (başka bloglarım da da) yada "hiç senin gibi bir kıza yakışıyor mu böyle terbiyesiz cıss şeyler" beklentisini algıladığımda gıcıklığına terbiyesizlikler yaptım. inatçıyım, söylüyorum. akrep burcu olduğumu da ekleyim.
hem ben çöp yazıyorum zaten. ne zaman aksini iddia ettim ki? ha teyzemin ölümünü ve hastalığımı anlattığım gerçekliğime çöp denmesi üzücü mü? evet üzücü. bir ölüm ne kadar süslenebilir ki? ama alıştım buralarda bunlara, olumsuzluğa karşı kaşarlandım.
-pöff güya özet geçti piç-
Şuan'a dek okumuş olduğum yazılarınıza yazdığım ilk yorum oldu belki fakat söylemeliyimki "kaleminiz hiç kırılmasın" inşallah... ayrıca merhaba =)
YanıtlaSilsimimm benim canım benim canm benim o yazılarına çöp diyenleri allah çöp yapsın inşallah herkes onlara iğğ desin böğğ desin pislikler ırrrr :
YanıtlaSilAhh simi film karesini anlatmışsın sanki.. Senin hayatın zaten tam bir film gibi :)
YanıtlaSilNeyseki kurtuldun bunu kutlamak lazım, herkes senin gibi şanslı olmayabilirdi :)
Oha ne kadar açıklama yapmışın öyle :D
YanıtlaSilNe gerenk var simi ya!Bence takma kafana byle ufak tefek şeyleri yaz sen boşver yani.Kimse beğenmezse ben beğenirm seni:D
aklıma hannayla suzanna 2 hollandalı turist kızın,akçakoca fakıllı mağarasını görme maceraları geldi.kızlar o dağ yolunda bizi görünce önümüze atladı.mini-jean giymişler bacakları dikenlerden kan içindeydi.magandalar saldırmış.sandımki karakola gidecez -bizi o mağaraya götürebilirmisin diyince maceranın bu kadarına da pes dedim.sarkıtlar harikaydı.gri arabamı dedin .p
YanıtlaSilbu çağa gümüş çağı adını verdim:P:P bu cumleye bayıldım.
YanıtlaSiltarih ellerinde daha bi güzel şekilleniyo!
sen de hep rüzgarın tersine gitmişsin ama..
YanıtlaSilmerhaba! yok ironi değil gerçekten merhaba
yeri ve arabanın markasını merak ettim neden bilmem.
YanıtlaSilbirde nefes alsın yeter yazın gerçekten çok iyiydi, olurya bir gün diğer örnekler gibi blogu kapatır gidersin diye yazılarının tamamını saklıyorum.
başka yerde de yazıların var mı
YanıtlaSilblogtaki stilin belli, 'bize demokrasi neden gelmez' benzeri yazılarını toplayabileceğin bir pencere daha açamazmısın, bence çok ciddi ve iddialı yazıların arada kaynayıp gidiyor gibi
YanıtlaSilozan, saklamandan mutlu oldum ya teşekkürler :)
YanıtlaSilbaşka yerlerde de yazıyorum anno, ama yazmayı en sevdiğim yer blogum.
hesapta şurada http://www.zararlicemiyet.com/ o tarz yazılar yazacaktım ama bazı başka işlere dalıp şimdilik senin tabirinle "iddialı" yazıları askıya aldım. ama ilerde yapmak istediğim şeylerin başında toplumsal meseleleri ciddi bir dille yazmak var. nette de olabilir bir dergide veya kitapta da olabilir. ama önce yazmayı daha iyi öğrenmem lazım. hem böyle nereye kadar gidecek lay lay lom hopaşinanay
aynı konuları binlerce insan yazar ancak hepsinde ayrı bir tat alırız.
YanıtlaSilbu tadı veren de tarz olsa gerek. kelime hazinen, benzetme ve tasvirlerin, çağrışım v.s farklılık ve tarz dersek; bu da yazılarında yeterince var zaten.
bir de iyi bir gözlemin,gerektiğinde tarafsız, etiketsiz bir bakış açısı yakalama yetin var. yazmak için o zamanın gelmesini beklemen gerekmez, o zaman sen istemedikçe gelmez zaten.
bence hem dergilerde yazabilir hem de birikimi kitaplaştırabilirsin, neden olmasın
Nehir gibi akmış bu yazı, pek de güldürücü:)
YanıtlaSilelinize, kolunuza, bacağınıza sağlık..
YanıtlaSilsen de mi yalancı çıktın ankaralı esrarmı içiyon sen detaylara çok takılıyosun. :D
YanıtlaSil