Cuma, Eylül 30, 2011

Yolumuza bundan sonra bakıcılıkla devam edeceğiz

   "herkes beni natali portman sanıyor feriha'yım hiç kimse bilmiyor"
Tarık Mengüç

   "hayalperestliğin insana verdiği zararlar ve attan inip eşşeğe binmenin kuyruk sokumunda açacağı derin yaralar" üzerine bir araştırma yapacak olursan lütfen çok rica ediyorum bana da danış, beni de incele, aradığın tüm datalar bende. Ha yok ben zaten astronot olmak isterken kendini kars'ın kağızman ilçesinde tapu kadastro memuru olarak bulan baya bi miktar hayalleri yıkılmış genç buldum onlarla çalışacağım diyorsan, o da olur. Ha ben ha onlar. Hangimiz büyüyünce voltranı oluşturan robotlardan biri olmayı hayal ederken sistemi oluşturan robotlardan olmadık ki?  
İlkokulda en çok oynadığımız oyun neydi? Deve cüce. Öğretmen sadece "deve-cüce" komutuyla tüm ders boyunca bizi yönetir, cüce dediğinde cüce olmayanı hem öğretmen hem sınıfın 100 çift  alaycı gözü cezalandırırdı (bizim sınıf mevcudu 60 civarıydı) Bu oyunu bu kadar çok oynatmalarından mı böyle robotlaştık yoksa direktifsiz hareket etmeyen kalabalıklar olduğumuz için mi bu oyun bize layık görüldü bilmem. Hayaller genelde yıkılıp zaiyat versede çoğu insanın onun bunun devesiyle cücesiyle iş görmesinin sebebi yine hayal kurmayı bilmemesindendir. Anlamıyor öyle alengirli düşüncülerden çünkü. Denileni yapmazsa sonra ne olacak? Kendi başının çaresine nasıl  bakacak? Bağımsızlık nasıl bir şey bilmiyor. Bilse de kesinlikle kötü bir şey olarak kurgulamıştır. Hani kaç tanemiz ailemize, öğretmenimize, patronumuza ve devletimize korkusuzca "hayır artık deve cüce oynamıyoruz, bitti  karpaççio ya paso adesso e finita dostum" diyebiliyor? Yarısından sonrası ispanyolca olduğu için diyemiyor kimse tabi.

     Sanki ben nasılım? Aynı kaynın. Hayallerin anasının nikahı bendeydi. Kimse bana hayalin dozunu artırınca kurbağa gibi asfalta yapışacağımı söylemedi. Buralara çok yazdım yok biyolog olacaktım aman sosyolog olacaktım vay arkeolog olacaktım ne kadar olog varsa ologaktım. Ologomadım. Bunları olmak için önce okumak gerekiyormuş meğer. Evde otura otura olurum diye düşünüyordum. Bunu gören ablam durur mu? yapıştırdı cevabı:
-Siminya farkında mısın götün oturmaktan yıprandı? yanlardan parçalar düşüyor elektirik süpürgesiyle çekiyoruz. Hani daha fazla eskitmesen diyorum, malum ilerde lazım olacak. Neye lazım olacak tam olarak? İleri bizim evde evlenmek ile eş anlamlıdır. Ablamın ilerisi eniştem.. Eniştem napıyo ablamın ilerisine? Oha! Ne biçim bi götveren ailede yaşıyorum ben tanrım. Kahvaltıyı hazırlarken elini yıkadı mıydı bu? Geçen yıl basur ameliyatı olmasından anlamalıydım.. İşler gittikçe sarpa sarıyor. Galiba kusacağım.

          Ablam, epeydir paraya boşalan heriflerin evlerini temizliyor. Bakma gündelikçi mündelikçi ama evi var arabası var o biçim (hangi biçim o?) bakımlı. Yani mamak insanına göre bakımlı, nişantaşı ile kıyaslamak adil olmaz. Çankaya'da trilyoner bir adamın kızının evine gidiyor, son bir kaç aydır. Kızın 9 aylık bebeği varmış. Daha ilk kez bakıcıya vereceklermiş ve mümkünse moldovalı, iyi türkçe konuşan, dahi anlamındaki de leri ayırmasını bilen, osurmasını kokmasını bilen birini istiyorlarmış. Neredeyse beni tarif etmişler. Bunu duyan ablam durur mu? Gene durmadı bi, duramadı bi. Bebeğe en azından arkeolog olacağım zamana kadar bakmamı teklif etti. Yani taş çatlasa bir ay. Bir ay sonra doğru peru'ya inka medeniyeti kazılarına. Önce hık mık ettim. Beniii beniii entellektüel, aristokrat, bir natalie portman closer'lığında ki beni bebek kakalarına layık gördüğü için verdim veriştirdim. Odama kapandım. Arkamdan gelipte "iyi misin siminya, konuşmak ister misin?" diyen olmadı. Bu amerikalılar küsüp odasına gidenin arkasından koşup konuşuyorlarken bizimkiler niye siklemiyo lan? Kaç defa denedim kaç defa. Kimsenin tındığı olmuyor valla, evde deneme. Bir keresinde 3 gün kapının arkasında saklandım, üstüme sarı bacaklı pörtlek gözlü örümcekler yerleşti de gene arayıp soran olmadı. Zalımsınız aylem.

        Neticede odamdan çıktım, vücudum ablama dönük pencereden dışarı bakarken gözlerimi gurur kısmasıyla kıstım "ben en asil duyguların insanıyım" duruşu verdim bedenime.  Uçan kargalar ne kadarda onurlu uçuyorlardı. Şu kamyon ne haysiyetle homurduyordu. Ah o çöp bidonu içindeki kilolarca boka püsüre rağmen yıkılmamış dimdik ayaktaydı. Onur gurur ne varsa hepsini bir sahnede tükettim "iyi bea tamam bakarık" dedim. Annemin 40 yıl önceden günümüze gelmiş patosa benzeyen ayakkabılarını elalemin kızlarına "retro şeyleri seviyorum yane, böyle vintaj tarzındayım" diye yalanlar atarak giymekten kurtulacak, saman pazarından yeni üst baş alabilecektim. Oley...

         Ertesi gün gittik bizim ednan ziyagillerin eve. Gece boyu ve yolda giderken aklıma hep aşk-ı memnu geldi gitti. Dedim ki eğer bunların oğlu falan varsa şöyle kıvanç tatlıtuğ benzeri bişey kafalayım ben bunu. Yeri silerken yanlışlıkla bacağımı açayım. O tam merdivenlerden inerken memelerimi salıp bebeği emzirecek gibi yapayım, güya ağlamasın diye yapıyormuşum da emince susuyormuşta vah yavrucukmuşta. Elimden bir şey düşüreyim alamayım. Yüksek bir yere uzanayım uzanamayım. Oturayım kalkamayım. Bunların hepsi için evin oğlundan ayrı ayrı yardım isteyim ki iletişimi sıcak tutayım. Aynı zamanda bilgimle bilişimimle etkilemek için yanıma montaigne'in denemeler ini aldım. Tam gene o merdivenlerden inerken bebeğe yüksek sesle  "aristoteles’e göre, hiçbir iyilik sahtelikle bir arada gitmez; doğru hiçbir zaman yanlışa yer vermez, kendini olduğundan fazla göstermek de, çoğu kez gururdan değil budalalıktandır" diye sesleneyim.  Düşün bunu bebeğe okuyorum? Valla ben olsam bu çapta birine oracıkta çarpılırım. 
Hesaplarımı, aşiftelerimi tamamladım ki siteye geldik. Tek bir villanın aylık aidatının 7 milyar olduğu, bahçıvan-uşak-aşçı tutulmasının ankara'da sadece burada gözlemlenebileceği çok acayip bir yerdi. Bir kere çankaya'da böyle bir site olduğuna inanamadım. (sincan'da olsa neyse) Tamam bir dolu konsolusluk var onların oturduğu lüks sokaklar var ama  onlar konsolos bre! Konsolos dediğin konsolostur. Katar elçiliğinde çalışan akrabamızın anlattığına göre katar elçisi bile böyle lüks yüzü görmemiş. Eve girdik çok sürmeden gözlerim feri feciri yaladı yuttu. Okumak ne kelime. Sağa bakıyorum oğlan yok sola bakıyorum oğlan yok. Bunu gören ablam durur mu? Duramadı yine:
-siminya bebek burda tam önünde
-hıhı iyi iyi dur bi şimdi bişeye bakmam lazım
Aradım taradım her yere baktım evde oğlan moğlan bulamadım! Nasıl olur ya bir köşkte en az ahçı, uşak, bahcıvan kadar zengin bekar bir züppenin de olması gerekmiyor mu? Maddenin dört hali gibi bir şey bu. Toprak, hava, su..tahta! Müjde ar, gülşen bubikoğlu falan bizi kandırmış dostum. Bizi türk filmlerinin kısır senaryolarında dönderip durmuşlar senelerce. Ah aşk-ı memn-u sende yalanmışın! Hayallerim! hele siz hele siz...

  Bir haftadır ablamla birlikte normal bir işe nasıl gidilirse öyle hazırlanıp düşüyoruz yola. Kendimi; normal bir işe gittiğini farz et, hey hadi normal ki bu.. parayı düşün parayı düşün gibi telkinlerle götürüyorum. Yoksa gitmiyo. Zaten iyi bebek baktığım, çocukları sevdiğim de söylenemez. Ablam; bacağını tut, kolunu topla, başını çarpma diyor bende yapıyorum. Bir de bu şey sıçıyor. O çok canımı sıkıyor işte. Bazen içimden "depiği indir bakalım kaç metre havalanacak,  golf sopasıyla rekor kırmaya var mısın? bahçe duvarının öbür tarafına sıçması için, çıplak olarak onu oraya fırlatman kafi, evi yak, kediyi ye, duvara işe" gibi sesler geliyor. Çok gerginim. Çok hayalsizim.

25 yorum:

  1. Canım üzülme. Tadını çıkar. Zengin evlerinin buzdolapları ve kilerleri senin keşfetmen gereken bir nokta. Sanırım daha tanışmadın o güzelliklerle. Bakma asıl filmler hep mutfakta döner.

    YanıtlaSil
  2. Neden kendini bukadar harab ediyosun siminya ne güzel melek bakıcılığı yapıyorsun işte tamam bu sıçan bir melek ama napalım parada kazanıyorsun ne güzel işte bak ben başvurdum mesela çocuk bakıcılığı için ama yok iş yok ansını satiim evdeyim üstelik ben kreş öğretmeniyim ama çocuk bakıcılığı yapıyorum yani onuda yapamıyorum işte buldun da bunuyosun yani otur aşşa yap işni adamı hasta etme siminya kaka dediğin nedirki ıslak mendil var silersin geçer ya ıslak mendil olmasaydı ya hazır bezler olmasaydı da sen hem bezlerini hemde bebeen götünü yıkamak zorunda kalsaydın bide böyle düşün bebeeem he

    YanıtlaSil
  3. mutfakta ki film? naapcam salamlarla mı sevişcem lan leyli jfdjhdfjhdfh


    fairy bi git ya bi git yaa, burnum boktan kurtulmuyo sen diyonki melek. lan melek buysa zebaniler neremize sıçıyordur? hem öyle göt yıkamaklar falan olsaydı aha şuraya çızıyom ki bebek katili simo derlerdi benim adıma, adıma

    YanıtlaSil
  4. Yine yaptın yapacağını FERİHAAAA...Boşver tadını çıkar.Ne tadıysa?

    YanıtlaSil
  5. Bence "Çocuğu keserim"e varmadan bırak sen işi.

    YanıtlaSil
  6. O bebeğin babası yok mu Siminya Evli erkekler boşanmaz mı Siminya Adamın zaten çocuk sesinden başı şişmemiş mi Siminya Canım babaya bak babalara gelme

    YanıtlaSil
  7. ehehh kıyamam tamam tamam demedim bişey :)bak şimdi ne diyorum allam allam ne olur kurtar siminyayı şu bOklu bebekten ona daha güzel şöyle bol paralısından bir iş ver AMİN.

    YanıtlaSil
  8. Ologamadım =) İlerde ologsun olog üzülme,İlerde? ahahahaha

    YanıtlaSil
  9. Metinlerinin biçimiyle alakalı hayranlığımı az çok biliyorsun.
    Türkçe'yi tüm cilvesiyle, tüm aşifteliğiyle yansıtabilme hünerine, teşbih sanatının hakkını esaslıca vermene, arzuladığında eğretilemelerin kralını yapmana, yeni dile getirme şekilleri icat etmene, tedaisi ve müzikalitesi feci sıkı, alabildiğine uçsuz bucaksız cümleler kurmana.
    Falana filana gıptayla bakıyorum.
    Bunlar tamam da, kıymet atfedilen sürüsüne bereket "günümüz gerçeğine" sağlam bir mizah ve ironi yoluyla sille tokat girişmeni galiba biraz es geçmişim.
    Bu yazıyı okuduktan sonra bir kez daha ayırdına vardım, ne denli "kafalı", az biraz da "derin" bir yazıcı kişi olduğunun.
    Ayrıca, yıllar yılıdır, "Yazar gibi yazarın ilk becermesi gereken iş 'düzeysiz' yazmaktır. Yazıları bir yönüyle 'avama', öbür yönüyle 'havassa' seslenmelidir. Yani en sıradan okura da, en entelektüel kimseye de. Daha da yanisi, yazdıkları bir değil birçok düzeyde birden okunabilmelidir." der dururum. Bunu da hiç kasmadan, sıkıntılara bunaltılara zerre müsamaha göstermeden, kolayca beceriyorsun.
    Bildirmeden topuklamayayım istedim.

    Bu arada, senin hakkında, kim buyurmuştu yahu, "iyi yazıyor ama öyle çok da bir malzemesi yok." diye?
    İyi yazma kısmı eyvallah da, çok bir malzemesi mevcut değil bölümü bir yürüsün gitsin.
    Kim buyurduysa halt etmiş.

    YanıtlaSil
  10. esas oğlan amerikada öğrenim görmeye gitti,bigece ansızın kapıyı çalacak sen ve o ve sıçanbebek başbaşa,şimşekler çakacak,zaman duracak.tam nefesnefese dudakdudağa geldiğiniz anda,caroline gözükecek!

    YanıtlaSil
  11. İffet diye bir şey çıkarmışlar. Ne zaman ki, seneler öncesinde Müjde Ar'ın kafasını cama sıkıştırdıkları sahne tekerrür etti ve ben aslında Müjde Ar'ın da adının İffet olduğunu hatırladım, işte o zaman Türk sinemasına olan güvenim bir kez daha sarsıldı.

    Bir köşeden apansızca zengin ama akıllı, şımarık ama oturaklı, ukala ama sevimli biri çıkıp da senden çok hoşlansın, sana aşık olsun diye bekliyorsan anca nahımı emersin. Hayat hiç öyle güzel değil ya.

    YanıtlaSil
  12. kıpkırmızı oldum glamdring lan :/

    YanıtlaSil
  13. Siminya sen bana çok yalnız bir insanmışsın gibi geliyo

    YanıtlaSil
  14. seni bana verilen yetkiye dayanarak (nasıl bi yetkiyse artık) teşbih tanrıçası ilan ediyorum. yaz kız daha çok yaz. yazarolog olmak için hiçbir şey okumana gerek yok. zaten yazar olasın diye diğerlerinden olamamışsın bence;)

    YanıtlaSil
  15. müthişsin yine. (tamam artık bu tarz iltifatlar miadını doldurdu ama öylesin napalım)

    depiği indir bakalım kaç metre havalanacakla birlikte sanırım küçük çaplı deprem yarattım pc başında koptum :))

    umarım tüm hayallerin gerçek olur...

    YanıtlaSil
  16. Bazı yorumlar bazı kitapların arka kapaklarını süsler veyahut kitabın online satış sitesinde yer alan basıl bültenlerini.
    Bir yazar kitabını çıkarmadan önce hakkında iyi bir şeyler yazsın diye fikir önderlerinin kapısını arşınlar. Eğer bu önder yakin arkadaşıysa işi daha kolaydır. Kitap satışlarına yadsınamaz bir katkısı vardır olumlu eleştirilerin. Kitap iyiymiş kötüymüş önemli değildir. Bak bu kısmı önemli. Kitap kötü olsa bile iyi eleştiriyle satılabilir en çok satılanlara çok satılsın satılmasın yerleştirilip best seller yapılabilir. Baskı sayısı abartılabilir. Sinemaya gelecek filmler içinde benzer bir yol izlenir. Bilen bilir hazmetmesi zor danışıklı döğüşler vardır sanatın ve kültürün içinde. İnanmazsın ama vardır.
    Kendimden biliyorum, kendi sektörümden bahsediyorum Siminya.
    İşte böyledir bir kitap arkasında yazan övgülerin sevimsiz macerası.

    Yukarıda Glamdring adlı userın yorumunu okuyunca bunları yazmak istedim. Eğer kitap yazmış olsaydın bu görüşü alabilmek için ya çaba sarfetmen yada nüfuz sahibi olman gerekirdi. Her babayiğidin harcı değildir bu tarz yorumu kapabilmek. Oysa sen dipsiz bir kuyuda yazıyor üstüne böyle eleştirileri en ufak bir danışık olmadan alabiliyorsun. Bununla gurur duymalısın ve kendine yeniden bakmalısın. Eğer gerçekten bu derece başarılı biri isen yarından tezi yok harekete geçmelisin.

    Ben kimim? Yazılarını henüz okuyan, o onore edici yorumu nasıl hak ettiğini anlamaya çalışan birisi. Fazlasının sırası değil.

    Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  17. Simişka kabuğu bu gün ablanı işten kovdum. Kapıya da kilit vurdum. Şimdiye kadar temizlediği yetmez mi? İşe başlamış başlayalı evden taşımadığı söz kalmadı. hem temzilik de bilmiyor, pasaklı... Üzülme ablana iş mi yok? Elini sallasa ellisi. Bence biraz dinlensin kendi içini temizlesin daha iyi. Sana gelince artık sen de bakıcılığa gelme, bebek dahil herkes kendi bokunu temizlese dünya güllük gülistanlık olur. Böylece özlediğin ülke Peru'ya gidebilirsin. Ne varsa o kazılarda:)) Ne hoş bir ülke ismidir Peru, peri gibi, masalsı...Öpüldünüz. Muck.

    YanıtlaSil
  18. oha oha simi gündelikçi mi oldun? OMG! :/

    YanıtlaSil
  19. arada yerleri falanda siliyorum, napalım ekmek parası bacım.
    hayat zor, aslanların ağzı keskin, gün ola harman ola, o göte bülbül öte

    YanıtlaSil
  20. Hangimiz büyüyünce voltranı oluşturan robotlardan biri olmayı hayal ederken sistemi oluşturan robotlardan olmadık ki?

    durup durup ettiğin bu muhteşem sözlere hayranım....


    bu arada işsiz olmaktan iyidir. tadını çıkarmaya bak .)

    YanıtlaSil
  21. seni evimin kadını yapacağım siminya.. tabi seni bulabilirsem.(nuri alço tarzı bıyık altı gülüş ile düşünüldüğünde daha bir korkutucu oluyor bir daha oku bunu)

    her ay yazman için sana para ödeyecek milyon tane zavallı dergi var biliyor musun bunu? hem akarı kokarı da yok o işin. boka batmak gibi bir derdin de olmayacak.

    YanıtlaSil
  22. Siminya döktürmüşsün yine, ben de şu sıralar şehir şehir gezmekteyim, bu kadar da takma, ben de erkek halimle hayatımda ilk defa bez bağladım geçenlerde, o kadar da kötü değil ya :)

    YanıtlaSil
  23. hepimiz bir şekilde hayatımızı devam ettirmek zorundayız ama değil mi:)

    valla ben, çok iyi bir bebek bakıcısı olcağını düşünüyorum. tecrübe tecrübedir,eğlenmene bak

    YanıtlaSil

Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum

     Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." f...