Cumartesi, Mayıs 30, 2009

Vurma baba

Ceviz ağacının altında oturmuş ağaçtan kestiği uzun ve kalın bir dal parçasının çıkıntılarını yontuyor, yontsunki eli o çıkıntılardan yaralanmasın, canı acımasın.. Hakkı var, o dalı kendi canını acıtsın diye kesmedi, en sevdiği ceviz ağacından..canları acıtılacak, günleri gösterilecek bir ailesi var...
Karısına attığı dayaklarla övünüp, namını yürüten okey arkadaşı gaddar hayri, babama "şu bahce hortumları varya o'da iş görüyor, uğraşma değnek yontmayla neyle" diye akıl vermiş. O'da bir metre kadar hortum kesip koydu yatağının altına, annem kendisiyle yatmak istemediğinde onu kullandı. Bahce hortumunun gecenin geç saatlerinde annemin yalvaran, kısık sesiyle birlikte ortaya çıkmasını buna bağladık, biz annemizi defalarca o hortumdan kurtardık.

Bu evde hataya yer yok, hatanın ne olduğunu bilmene de imkan yok. Bir şey hatadır işte düşününce bulunur. Eğer o hatalısın diyorsa hatalısındır! "baba para lazım" dediğinde burnun kanıyorsa, "bilmiyorum" dediğinde bir kaç tutam saçını kaybediyorsan, sen suçlusun! "tıpkı annen gibi kaşık düşmanısın, annen kadar değersizsin o annenki soframa gelen kızarmış tavuk kadar bile etmez!"

Uzaktan eve doğru gelirken yürüyüşünden anlarız. Eğer yavaş, aksak ve etrafa bakarak geliyorsa kalbimizin atışları fazla yükselmez, daha az korkarız. Ama gözünü eve dikmiş hızlı hızlı gelirken, elleri o kahve diplerinde paslanmış ceketinin kollarında kaybolmuşsa, içerde sert bir yumruk var demektir. Kaçmak gerek ama nereye?? Annem daha önce korkudan evden kaçmıştı da O'nu dedemin harabe evinde bulup, bizim eve kadar yollarda sürüye sürüye, toza toprağa bulayarak getirmemiş miydi?
Hepimiz denedik kaçmayı, kurtulmayı.. abim kendini çağlayan sulara bıraktı; malesef kurtarıldığında sırılsıklam, korkmuş, yaşamaya çalışan zayıf bedenine yaş söğüt dalından darbeler indirdi, üstüne kuru birşeyler giymesine bile izin vermeden...ablam salonun ortasında kasıklarına inen darbelerden altına kaçırdı ve aylarca kaçırmaya devam etti...Her olay bir kez daha öğretti bize, buradan çıkış yok, cesedine dahi ilgi bekleme..

Tüm parmaklarına iri simgelerle süslü ağır yüzükler takar, bir tanesini fırçalamam için elime tutuşturdu, yüzüğü kaybettim.. Akşam yüzüğünü istediğinde sadece yutkunma sesimi duydu ve volkan patladı...O'ndan delicesine korksamda "korkunun üstüne git" derler ya? Karşısına geçip öfke nöbetini izlerim, hareketleri gittikçe kötüye gider sonraki hareketi bir öncekinden daha tehlikelidir. Başka ne türlü işkence edebilirim diye etrafına bakar, yerlere bakar, kesici bir alet arar..düşündüklerini duyarım.
" dayak? defalarca attım, eşyaları sağa sola saçayım... yaptım.. yüzüne tüküreyim, saçını yolayım, küfredeyim, kahretsin hepsini denedim..dur sen dur şurada bir yerde makas olacaktı"
Para biriktirip aldığım mavi elbisemi bin parçaya bölüp pencereden dut ağacına savurdu.. daha yeni almıştım hiç giymemiştim, ne güzeldi...O ağaca her baktığımda, altından yürüyüp gittiğimde mavi elbisemi hatırlarım. Bir ağaçtan nefret ettim ben... belki birgün onu kökünden keserim..

Bu yaşadıklarımız zaman zaman beni içine çekip saatlerce ağlatır. Bir şarkı, bir resim, bir koku veya bir ağaç ağlamaya başlamam için yeter. Bu ıslak merasim bitince kendimi çok güçlü hissederim, hissettiğim güç alacağım intikamlardan gelir. Bana herşey söylense her eziyet yapılsa; deli dense, hasta dense, it, köpek, aşağılık dense artık iş işten geçmiş, etkilenmem.. ama bana şefkatle sarılıp, biraz önemsermiş gibi bakılsa, azcık saçım okşansa kalpten giderim ve galiba ancak böyle iyileşebilirim, intikam alarak değil.

79 yorum:

  1. yerimden kıpırdamadan, nefes almadan, ekrana aptal aptal bakıyorum.

    YanıtlaSil
  2. Nasıl yani ya ?!

    Sonuna kadar soluksuz okudum.. Tamam, diyecek yazacak hiçbir$ey bulamadım.

    Ama, ama üzüldüm mavi elbiseye.

    YanıtlaSil
  3. beni bu yaşıma öfkelerim getirdi, yediğim dayaklardan değil, çünkü hiç dayak yemedim... çevremdekilerin dayak yemesinden güçlendim, suçumu kabullendim, bana bağıranın karşısında durdum öfkesi geçene dek...

    anlattıkların kadar ağır olmasa da bizim evde de yaşandı bu manzaralar, yalnız bir gün yağdırdığı hakaretler yerine keşke dövseydi dendiği günler oldu (yine bana değil, çevremdekilere) kimbilir belki de bu yüzden onu sevgiyle anan tek kişi benim ailede... korkuyla, nefretle, beddualarla değil, buruk bir sevgiyle değil... saf çocukça bir sevgiyle 5 yıldır...

    YanıtlaSil
  4. Simincim,

    Yorumumu iki defa yazdım ve sildim. Üçüncüye bir şey yazamıyacağımı anladım. Sadece çok üzgün olduğumu yazayım, yeter. :(

    YanıtlaSil
  5. Ben hep gülerdim senin ,güzel yazılarına ,şimdi sustum ....gözlerim boşluğa takılı kaldı....

    YanıtlaSil
  6. bir of çeksen karşıki dağlar yıkılır gibi..
    herkesin ayrı bir imtihanı var. babanı sevmezsin dayağı bitmez, seversin kanser olur.. ikisinde de aynı çaresizlik, benzer acılar var gibi..
    bazen de yaşanmış güzellikler içine çekip ağlatır, sonuçta ikisi de gözyaşı..

    YanıtlaSil
  7. Acizliklerimiz ve komplekslerimizin dışa vurumu olan kadına şiddet bir kez daha beni erkek olmaktan, bir kez daha buna şahit olmaktan nefret ettirdi. O hortum az önce suratıma tokat gibi indi. Çıkıp saatlerce mavi elbise aramak istedim. Bi de belki yazara çikolata. Ona inat senin yerine "acımadı kiiii naniiik" diyesim geldi. Bizler büyüdükçe onlar küçülüyor. İyi bir insan değilim acizliğinde sürünmesini de istedim.. Bununla bu kadar yüzleşen seni ise sadece takdir edebilirim. Okurken gözlerim dolsa da son noktasında hiç tanımadığım seninle sonsuz gurur duydum..

    YanıtlaSil
  8. simicım son yazılarında(3 , 4 tanesınde) yorumlarım cıkmıyo.sendenmı bendenmı.sevgılerımle.

    YanıtlaSil
  9. bu sadece senin değil hiç kimsenin gerçek hikayesi olmamalı..o yüzden hiç inanmak istemeden okudum..Eğer gerçekse siminya ki hepsine gerek yok,sadece bir tanesi bile!annenide al yanına kaç git gidebildiğin kadar uzağa!geçmişte kalmışsa artık geçmişse bile durma! izmir güzel yer emin ol=) sevgimle.. Nilüfer.

    YanıtlaSil
  10. Son paragrafın son cümlesi tuhaf!

    YanıtlaSil
  11. senin bir misyon üstlendiğini düşünüyorum siminya. bunları yazayım, insanlar okuyup annesine babasına kızdığı için pişman olsun, değerini bilsin, haline şükretsin diye yazdığını düşünüyorum..

    ve evet, ancak o şekilde iyileşebilirsin..

    YanıtlaSil
  12. ilk defa yorum yaziyorum , ancak her yazini severek okuyorum . bu yazdiklarinla benim babami anlatmak istedin sanirim ? :(

    son paragrafa imzami atmak istiyorum...

    YanıtlaSil
  13. çok tanıdık geldi..

    bende anlatırım belki birgün senin kadar cesur olursam..

    YanıtlaSil
  14. Bu yazdıkların gerçek olamaz değilmi Siminya!?

    YanıtlaSil
  15. Bu tarz dayakçı,merhametsiz,bencil adamlara baba denmez!Daha ne diye bu adama baba dersin bilmiyorum!
    Babana sempati duymuştum ama artık onunla ilgili yazı yazmanı istemiyorum simi...Tabii sen bilirsin yazsan bile ben okumam bunu bilesin!

    YanıtlaSil
  16. bazen ona acıyorum, öyle bir köşede oturup sessizleştiğinde izliyorum.. neden böyle olduğunu, pişman olup olmadığını, ilerde etrafında kimse kalmadığında neler hissedeceğini düşünüyorum..belki ona ben bakarım, yine ben affederim çünkü herşeye rağmen onu anlamaya çalışan benim..amcam alzhaimer hastası oldu babamda da ilk belirtileri var, bir kaç yıla kalmaz bambaşka biri olacak, bir garip deliye dönüşecek ve ben onun elinden tutacağım, tutmalıyım

    YanıtlaSil
  17. birçok kişi hakkında merak ettiklerim var.ama en çok senin gibi zeki,farkındalığı yüksek,bilinçli, ne istediğini bilen vs vs birinin nasıl olurda bu şiddete göz yumabildiğini merak ediyorum.yani tamam çok da adaletli bir ülke de yaşamıyoruz, ya da bizleri koruması gereken kurumları güvensizliğimiz var haklı olarak ama yapılabilecek birşeyler olmalı.tüm bu anlattıklarına göz yumulup katlanılmamalı.katlanmamalısın.... :(

    YanıtlaSil
  18. gerçek olmamasını dileyerek..şükretmemi sağlayan bi yazı oldu..
    :(

    YanıtlaSil
  19. "Baba deme!" "hemen terket!" "aaa el mi kaldırdı yatır zik o adamı" Yok böyle bi dünya arkadaşlar,öyle bi dünya olamadığı için birbirimize destek oluyoruz. Dayak yiyen yemeyen' Siminya (simin diye kendinizce samimi hale getirmeyin bu kızın adı Simin olamaz! Ben onu Nazlı sevdim Güllü sevdim) diye höykürmeyin. Anam 2 üniversite bitirmişti mirasyedi babam "bana ver" diye ümüğüne çöktüğünde. O zaman 15 yaşındaydım kasım vardı yumruğum ses getirirdi de tuttuk. Kabul ettiğimiz ve alıştığımız cevap şu; ben siminyanın babasını dövebilirim. Bu blogu takip eden çok erkek de yapar aynı şeyi. Zum zum ekleriz yumrukları,siminyanın annesi o yumruklarda ne kadar acizse bizde yaşlı bi adamı aynı acizlikle döveriz..

    YanıtlaSil
  20. Kardankelebek;
    evet nasıl katlanıyor ki? nasıl göz yumuyorki? süpermen ya bu yazıyı yazan;3 katı bir ayıya karşı koymalı. Yapılabilecek bişe'yler olmalı. Manyak ya bunu yazan;katlana katlana yapacak bişe varken bu dayağı yemeli hatta yediği dayakla orgazm olmalı. Nerede yaşıyosun ki sen?

    YanıtlaSil
  21. üzüldüm siminyacım. ilk kez senin blogunu okurken tutamadım kendimi. meğer içinde sakladığın fırtınalar varmış. Üç kez okudum üçünde de ağladım.
    benim elim klavyeye gitmiyor artık. :(((
    seni seviyorum siminya.

    YanıtlaSil
  22. yalnız değilsin siminyacığım,o kadar çokkkk var ki,senden,benden,annenden...
    şiddet,sözel şidddet,baskı altına alma,benliğini ezme,yok sayma...
    gerçekten "sevgi"yi görmemiş çocuk büyüdüğünde böyle tipler oluyor işte...
    peki neden dur! diyemiyoruz bu tiplere..
    kadın ekonomik olarak özgür olmalı diyenlerin,ben dilenirim ama cocuguma bakarım diyenlerin,evlilikte saygı çok önemli diyenlerin,kısacası "yaşamadan ahkam kesenlerin" topunun canı cehenneme...

    YanıtlaSil
  23. Siminya adsiz olarak yorum yazdim ,tekrar senin yorumunu okuyunca yine yaziyorum .

    annem ve babam ayrilar simdi . kimse babama sahip cdikmak istemedi ve artik sokaklarda yasiyor . akli dengesinin bozuldugunu duydum .

    ama yine de babam ... imkanlarimiz biraz daha genisleyecek ve ben babama en azindan kalacagi bir yer temin edecegim... ve ailede babami anlamaya calisan sadece benim ... ama hala neden bunlari bize yasattigina dair en ufak bir fikrim yok .

    YanıtlaSil
  24. Ulan maç izlemeyim gidip Ziminya'ya bir bakayım dedim hale bak! Hatun salyayı almış sümüke katmışsın ne oluyor? Yapma böyle bir daha kızım ya içim burkuldu..

    YanıtlaSil
  25. Dünya imtihan yeri Siminya...
    Kim elmas kim kömür belli olsun diye bütün bu kötülükler başımıza geliyor.En zor imtihanlar en üstün insanlara veriliyor.Bütün mesele kötülüğün bizi kötü yapmasına izin vermemek.Sana zulmedene elden geldiğince insaflı ve iyi davranmak, gelmeyene gitmek, vermeyene vermek.Yaşadığın tüm zorlukları düşünüp hiç kimseye bilerek ve isteyerek zarar vermemek.Bunları sana söyleyen Cennette yaşayan biri değil.Gerçekten çok büyük kötülüklerin kötü yapamadığı ve delirtemediği biri.Çekmediğim çok az kötülük olmasına rağmen ne sevgimi ne merhametimi ne de gücümü yokedemediler.İnadına iyi, inadına şefkatli, inadına güçlüyüm.Yaşadıklarımın çok az bir kısmını sana ders olması için yazıyorum:Benim hem annem hem babam zalimdi.Dövmek için bahaneye de ihtiyaçları yoktu.Babam başkalarına kızar hırsını bizden çıkarırdı.Senin söylediğin çerez işkenceler yanında saçı ele dolayıp kafayı duvarlara vurmak ,ağızdan, burundan,kulaktan kan gelene kadar durmamak,gözler kan çanağı,yüz ve alın mosmor olana kadar yumruklamak,bıçakla ve satırla doğramaya kalkmak,küfüt tehdit ve aşağılamayla bütün bunlar olurken ağlamanın yasaklanması.Gelelim anneme;özel yapım kalın demirle,çift kat hortumla, oklava, halı döveceği,kerpetenle,terlik vb. acıtabilecek herşeyle işkence etmek.Kızgın demirle ayakları dağlamak,yanan banyo sobasına bacakları yapıştırmak,yıkarken bir yandan saçları yolup bir yandan kaynamış suyla haşlamak,saçları yolup yere yatırıp boğazı sıkmak,ısırmak,tükürmek, her çeşit küfür, tehdit ve aşağılama, boğaza bıçak dayamak ve ağlamayı yasaklamak.Bunlar bütün hayatım boyunca günlük hayatımın normal bir parçasıydı.Bunlar dışında okula bile gidemeyecek kadar küçük yaşlardan itibaren annemin iki erkek akrabası tarafından her yaz tatilinde düzenli cinsel tacize uğramak ta ki kendimi koruyabileceğim yaşa gelene kadar.Anneme söylediğimde tehdit ve umursamazlıkla susturulup bir nevi peşkeş çekildiğim ve korunmadığım için bu zulüm 14 yaşına kadar sürdü.Gördüğün gibi annesi, babası ve akrabaları olduğu halde kimsesiz çocuklar gibi olan insanlar da var.Hatta diyebilirim ki manyaklardan oluşmuş bir ailedense kimsesiz ama sahip çıkılmış biri olmak daha iyidir.Peki sence çektiklerim bitmiş midir?Bütün bu işkencelere rağmen ölmedim, delirmedim bir de üstüne çok güzel bir kız olmakla lanetlendim.Bu sefer toplumda namus taslayan ne kadar namussuz varsa hepsinin tacizlerinden korunmak için mücadele verdim.Bu da beni çok güçlü biri haline getirdi.Yetişkin olunca mahkemelerde hakkımı aramayı öğrendim.Maalesef küçükken uğradığım tacizler zaman aşımına uğramış.Onun dışında kim bana elini ya da başka bir organını kaldırmaya kalktıysa pişman ettim.İftiracı ve dedikoduculara yaptıklarımı anmıyorum bile.Şimdi 34 yaşındayım; imtihan başka kılıklara bürünerek sürüyor ve ölene kadar da sürecek.Bana kötülük yapanların kimi bağırsak kanseri olup acıdan bağıra bağıra can verdi.Kimi hasta ve çaresiz bir şekilde bakımıma muhtaç ve ben onlara bakıyorum.Nerede yardım edip gözyaşını silebileceğim biri varsa elimden geleni yapıyorum.Babalarının ya da akrabalarının tecavüzlerine uğramış çaresiz insanlara teselli vermeye çalışırken kendi hayatıma sabretmeye çalışıyorum.Siminya unutma ki her zaman daha kötüsünü yaşayanlar var.Ben benden bin beter hayatlar gördüm kimilerinin acılarına-umarım-merhem oldum.Sana tavsiyem bir an önce çalışıp para kazanabileceğin gerçek bir meslek edinmen,eğitimini bitirip bilginin gücünü görmen ve hayat karşısında sürekli bir öğrenci gibi tetikte durman.Kötüleri Allah'a havale et ve seni kötü yapmalarına izin verme.Seni öpüyür,kucaklıyor,saçını şefkatle okşuyor ve tanımasam da bütün iyi insanlara verdiğim değeri ve sevgiyi sana gönderiyorum.Sevgiyle,iyilikle ve delirmeden yaşa.

    YanıtlaSil
  26. acıdı... uf oldu bakk:((( anılar acıtır.

    YanıtlaSil
  27. takip ettiğim pek çok blog var ve bugüne kadar tek bir blog yazarının bile gerçekten yazdıkları kişi olup olmadıklarıyla ilgilenmedim..ben onları okuyordum sadece..doğru değilse bile bir diziyi izler gibi bakıyordum hayatlarına..benim için önemli değildi gerçek olup olmamaları ve bu yüzden hiç anlamazdım her yazının altına "sen gerçek değilsin, bunların hepsi kurgu, yalancısın sen" gibi yorumlar yazanları..
    bu yazını okuduktan sonra tek bir şey düşündüm..umarım bu yazdıkların gerçekten kurgusundur..çok içten gelerek söylüyorum bunu..değilsen de söylenebilecek çoğu şey yorumlarda belirtilmiş zaten..teselli cümlelerini çok anlamsız bulurum böyle durumlarda..
    bir de bu yazın beni ağlatan 2. yazın oldu..ilki için: http://siminya.blogspot.com/2008/09/kz-ksm-ka-koyun-eder.html

    YanıtlaSil
  28. Bence hortum, ağaç dalı kadar, etki bırakamaz.
    Ya adam gibi kaliteli bir kırbaç kullancak,
    ya da eskisi gibi dal kullancak.
    Ama bence daldaki çıkıntıları kesmesin.
    O çıkıntılar, vurduğu yerde iyi morluk çıkartıyor,
    bir kere ilkokulda sıra dayağı yeniştik ordan iyi biliyorum..

    YanıtlaSil
  29. korhan ben siminyanın süper olduğuna dair birşey yazdığımı hatırlamıyorum, sinirli olduğun için olsa gerek yanlış anlamışsın. nasıl bir ülkede yaşadığımızın farkındayım diye belirtmiştim yorumumu tekrar okursan göreceksin. şiddete şiddetle karşılık vermek gerektiğinden bahsetmiyorum ben, aile içi şiddete sessiz kalınmaması gerektiğinden bahsediyorum.mutlaka kendine göre haklı sebepleri de vardır birşeyler yapmasına engel olan ama böyle olmamalı sessiz kalıp katlanmamalı. hiçkimse katlanmamalı, sessiz kalındığı sürece bu böyle gelmiş böyle gider.

    YanıtlaSil
  30. ..demek isteyince böyle yazılarda yazabiliyormuşsun,çok iyi..

    YanıtlaSil
  31. Sevgili kardankelebek,
    Evet siminyanın babasına inanılmaz bir öfke duydum. Salak saçma süpermen kavramlarım var. Karısını ve çocuklarını sürekli döven karşı apartmandaki adamı 3 saate yakın bekleyerek ve dravdan "ne omuz atıyosun lan!" kavgası çıkartıp bir yerlerini kırmak gibi. Şiddete şiddetle cevap vermemek senin dediğin gibi belki doğru olan ama bu tarz insanlara can acısının nasıl bişe olduğunu da hatırlatmak lazım. Hoş hangi birini yakalıycam ki? Ve de illa benden güçlü bir adam çıkıcak benim ağzımı burnumu kırıcak :) Yorumda yazdığım gibi; annem karşı koyamayacak fiziki güçsüzlükteyken ben serpilip gelişip karşı koyabildim gibi. Babam 2 annem 1 üniversite okumuş insanlar. Kastım bu evlerde dahi olurken Siminya'nın yaşam şartlarında "buna izin vermemeliydin" "bişeyler yapabilirdin" tarzı yaklaşımlar. Siminya'nın annesine ailesi bile sahip çıkmamış yazıda o bölüme dikkat etmelisin. Siminya'ya kardeşlerine kim çıkacaktı? Devlet mi? Sen de ben de biliyoruz gerçeği. Tepkim sadece empati yapamamaya. Evet bugün artık hepimiz ayaklarımızın üzerine basıyoruz, hepimiz yeri gelir hakkımızı ararız ama bu şartlarda değil. "Kırbaç" yorumu sahibi arkadaş, belki espri yaptın belki şartları yumuşattığını düşündün ama düşündüğün olmadı. İlkokulda yediğin bir dayakla kıyasını da anlamadım? Ben Ankara'nın o zaman en prestijli özel okulunda liseye kadar yedim onu geldi geçti ayı gibi adamım hatırlayıp gülüyorum. Umarım senin de yorumun bu bakış açısı kadar masumdur..

    YanıtlaSil
  32. ne diyebilir ki insan ,ateşin düştüğü yere...kim ne kadar anlayabilir ki,hissedebilir ki ateşin yaktığı yeri...biçare kalıyor insan kelimelerinin karşısında ve sadece derin bir nefes alıyor ve 'hep iyi olmasını diliyor bu hayatta herşeyin' krakerkelebeği için...

    YanıtlaSil
  33. sadece sözün bittiği yer sadece.. Unutmayın arkadaşlar Siminya hepimizden güçlü acınmaya hiç mi hiç ihtiyacı yok..

    YanıtlaSil
  34. belki cahillikten, belki onların da yaşamış oldukları seylerden kim bilir, bazen anne babalar karsılarında bir insan oldugunu uutuveriyorlar nedense. senin önemsediğin seylerle seni acıtyorlar, benim de ögrencilerim vardı senin gibi.hiç dayanamıyorum.. üzülme nolursun, bosver. mavi elbiseler kurban olsun sna:))

    YanıtlaSil
  35. bu arada kendimi zorla izlettiğim doris adlı blogum, bazı teknik arızalar sebebiyle oldugu gibi

    doriscan.blogspot.com

    adresine aktarıldı. diğeri kapalı, buradan izleyebilirsin:)))
    iyi haftalar şimdiden.
    buradaki herkes seviyor seni:))

    YanıtlaSil
  36. hello... hapi blogging... have a nice day! just visiting here....

    YanıtlaSil
  37. Çok yürekli bir kadınsın sen!

    YanıtlaSil
  38. @dünya imtihan yeri diye başlayan adsız karakter.

    zaten böyle düşünmeye başlayınca siminya ve diğerlerinin yaşadıkları gerçekleşiyor. "aman şimdi sabret allah beni test ediyor", "aman ses çıkarma günah". "bir öl, öbür dünya da süper bir hayat seni bekliyor" . "bu dünya bir sınav yeri" Allah'ın işi yok seni test etmek için yaratsın sonrada beklesin baksın ne yapacak bu diye.

    Kendinizi fazla ciddiye alıyorsunuz. Köpek baktınızmı bilmem hiç. Köpek bakarken insan vicdanı ve faşist duyguları arasında kalıverir. Bakmadıysanızda bazı köpek sahiplerinin köpeklerine olan itçe davranışlarını görmüşsünüzdür.

    Köpeği ne kadar döversen döv yinede seni sevecektir. Çünkü sana ihtiyacı vardır. Sensiz yapamaz. "Siktir lan yavşak herif, giderim tek başıma yaşarım" diyemez. Yada "hem seni ısırırım hemde burada kalırım, sende bana it gibi bakacaksın" deme cesareti hiç yoktur. Çünkü gerçekten fiziksel olarak insandan zayıftır. Gücü yetmez. Ayrıca insandaki işkence yaratıcılığı ile baş edemez. Bu yüzden ne yaparsan yap hiç sesini çıkarmaz. Üstelik daha çocukluktan beri lider olarak gördüğü sahibi tarafından itilip kakılmaktadır. Çok içerlemez durumu. Aklı ruh sağlığını korur, olayları hemen unutur. Yoksa başka türlü yaşayamaz.

    Ben babama elimi ilk lise 1'e giderken kaldırmıştım. Vurduğu tokatı önlemiş, elini sert bir şekilde itmiştim. O an bir sessizlik olmuştu. Ben tekrar vuracak sanmıştım. Oysa vurmadı. 1-2 saniye bana baktı sonra dönüp arkasını mırıldanarak gitti. Haklı bir adamın hakkı olduğu şeyi alamadığı için ettiği bir şikayet gibiydi sesi.

    Bir anda aile içinde bir kahramana dönüşmüştüm. Olayı küçük abim görmüş müjdeyi tüm abimlere ve ablama haber vermişti. Hatta istanbuldaki akrabalara bile telefon edip haber vermişlerdi. Akrabalar bir şey olursa beni aralarında saklama sözü verip beni daha da cesaretlendirdiler. Herkes önümde sıra olmuş bana olayın ayrıntılarını soruyordu. nasıl vurdu, sen nerde duruyordun, nasıl önledin, ne söyledi sonra vs.vs.

    İlerleyen günlerde bu olay bir defada tarlada tekrar etti. Yanlız bu defa ben ayıca üstüne de yürüdüm. 1 adım geri kaçtı. Sonra sonra giderek iktidarını kaybedeceğini hissetmeye başladığı için sanırım kendince bir çıkış yolu buldu. Sadece benimle iyi geçinme yolunu seçti.

    Ben kankası olmuştum. Hatta yardımcı bile diyebiliriz. Bana diğerine vermem için emirler veriyordu. Ona söyle tarlaya gitsin, öteki koyunları sağsın beriki baytarı alsın gelsin, bu taraftaki arabaya benzin alsın. Sonra bir ara arabayı yıkattır, o aq horozunu kesin.

    İktidar aslında artık bendeydi. Ailenin en küçüğü olarak küçük bir devrim yapmıştım. Abimler bir yere giderken benden izin istiyor, hatta harçlık talep ediyorları. Aslında ben babam olmuştum. İstersen alayını kızılcık sopası ile döverdim. Onun rolunu oynadıkça diğerleride kendi rollerini oynamaya devam ettiler. Oysaki ben herkes özgür olsun istemiştim. Benim dışımda kimsenin kafasını yaşadığı kulubeden çıkarmak gibi bir niyeti yoktu, kimse özgürlük derdinde değildi.

    Hala da değil.

    YanıtlaSil
  39. Otomatik mandalina okuduğunun neresini anlamadın?Tamamen yalnız ve senin bahsettiğin her türlü destekten yoksunken hayatta kalmayı başarmış gerçek bir mucizeyim ben.Ben dayak yemeye başladığımda okul çağında bile olmayan sadece babası değil annesi de manyak olan bir çocuktum.Saçmalamadan önce 5 yaşında ağzın elle kapatılıp satırla derin soyulurken yerimde olsaydın nasıl bir kahramanlık taslayacağını anlat bakalım.Ayrıca yeterince zeki olsaydın babamın çok güçlü ve tehlikeli bir devlet çalışanı olduğunu algılayabilirdin.Şu anda ben hayal bile edmeyeceğin, istediğim herkesten intikam alabileceğim bir pozisyondayım.Benim hayatım senin feodal kabadayılığınla ölçülemez.O üstün zekanla şu an önümde duran dosya hakkında beni aydınlat bakalım:3 yaşında frengi teşhisiyle tedavi altına alınmış uzun süredir fiili livataya uğradığı tıbbi muayene sonucu kanıtlanmış erkek çocuğu.Annenin ifadesine göre bunu yapanlar alkolik kocasından kaçıp birlikte yaşadığı ve kendisi işe giderken çocuğunu emanet ettiği yaşları 15,17 ve 18 olan kendi öz kardeşleri.Şimdi doktor, adli tıp, emniyet ve savcılıktan sonra gelinen noktada bu çocuğa bunları yapanlar ne ceza alacak dersin?Bütün bir hukuk sistemi bunlara hakettikleri cezayı veremeyecek.Çünkü ölüm de dahil hiçbir ceza bu suça karşılık gelen adaleti sağlayamaz.Sonsuz bir cezayı ise ancak ilahi adalet sağlayabilir.Şimdi sen o köyünden çık da dünya üzerinde hiçbir gücün olmasına engel olamadığı yasaların bile hakkıyla cezalandıramadığı kötülükleri engelle.Engelleyemiyorsan acizsin ve daha büyük bir gücün planları dahilinde ancak elinden geleni yapabilirsin demektir.Yoksa ben kimseye kendini koruma,hakkını arama demiyorum.Gerçek özgürlük kendine sahip olmak,gerçek kahramanlık da intikam almaya gücü yeterken zarar vermemektir.Bence sen benim ilk yazımı bir daha oku.Mahkemelerden ve başkalarına yardım etmekten bahseden kısımları ve başkalarını pişman edebilecek hangi konumda olduğumu algılayamamışsın.

    YanıtlaSil
  40. biz, bir babanın karısını ve çocuklarını dövme hakkı olduğunu sanıyorduk..almanya'da çocuklar dövülmezmiş, dövmek suçmuş dediklerinde almanya ne değişikmiş demiş alman çocuğu olmak istemiştim

    bide hep; dayak cennettede varmış, kızını dövmezsen davulcuya kaçarmış, polise gidersen tekrar eve getirilirmişin üstelik polislerde dövermiş, evden kaçarsan arkandan gelip yol ortasında vururlarmış,evlenip gidersende o evden ancak kefenle çıkarmışsın, mış mış mış mış....derlerdi
    şiddetin deyimlerle, atasözleriyle, türkülerle, bayramlarla kutlandığı bir ülkede doğupta şiddete karşı koymak pek kolay değil, karşı koyunca bu seferde dahada öfkelenip daha şiddetli aletlerle geliyorlar

    *üstteki adsız arkadaşın yazdıklarını iki gündür okuyup okuyup ağlıyorum, bana maille nasıl dayak yediğini anlatan; okumuş, eğitimli, sanatkar, bilgisayar kullanan, dışarda iyi kalpli babaların annelerin evlatlarıda adsızın yazdıklarından çok etkilenmiş, demekki yalnız değilmişim benim gibi binlerce olduğunu zaten biliyordum ama şimdi benden daha kötü muameleler görmüş olanlarıda tanıdım, çok üzgünüm... bence bizim için yapacak bişey yok bu yaşadıklarımızdan bambaşka bir güç kazandık, böyle güç olmaz olsun ama napalım herkes şanslı olacak diye birşey yok..olsun bakalım..

    YanıtlaSil
  41. Ahmak insan hem unutur hem affeder,
    Aptal insan ne unutur ne affeder,
    Akıllı insan unutmaz ama affeder.

    Seni deviremeyen her yumruk güçlendirecektir. Bak O Adsız da aynı şeyleri diyor çalış, elin para tutsun sonra kendi hayatını kurarsın inşallah. Hayallerinin peşini bırakma.

    Kendi iyi davran siminya.

    Arat

    YanıtlaSil
  42. Sevgili Adsız.

    ben senin yazdıkların içinde tek bir şeye kızdım. O da sabır bölümüne. Kötüye karşı sabır bizim insanımızın geninde var. Ben çaresizlere bir şey demiyorum, çaresi olup yapmayanlara kızıyorum.

    Elbetteki diğer yazdıkların, çaresizlik penceresinden sonuna kadar haklı. Ama yapılabilecek şeyleri olanlara, sabır et dememek lazım. Sınavdayız idare et dememek lazım. Size bunları yapanların yüzlerine ve şimdi bunları kusmak lazım.

    Yine sevmeye devam edin. Ona bir lafım yok. Ama deyinki "sizi bunları yaptığınız halde seviyorum".

    YanıtlaSil
  43. Ahmak Saf olacaktı

    Arat

    YanıtlaSil
  44. keşke acılarını geçirecek, içini rahatlatacak kelimeler olsa da yazsam buraya hepsini sabaha kadar. bütün çektiklerini alsam sırtından. Küçük bir çocuk gibi iyilik meleği ya da bir peri olmak istedim yazını okurken. Sihirli değneğimle dokunup, seni dünyanın en mutlu insanı yapmak istedim. Çok mutlu ol Siminya

    YanıtlaSil
  45. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  46. '' Bazen daha fazladır her şey
    Bir eşikten atlar insan
    Yüzüne bakmak istemez yaşamın
    O kadar azalmıştır anlam

    O zaman hemen git radyoyu aç bir şarkı tut
    Ya da bir kitap oku mutlaka iyi geliyor
    Ya da balkona çık bağır bağırabildiğin kadar
    Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor

    Ama fazla da üzülme hayat bitiyor bir gün
    Ayrılıktan kaçılmıyor
    Hem çok zor hem de çok kısa bir macera ömür
    Ömür imtihanla geçiyor

    Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
    Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir
    Acının insana kattığı değeri bilirim küsemem
    Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir (2x)

    Bir şiirden bir sözden
    Bir melodiden bir filmden
    Geçirip güzelleştirmeden can dayanmıyor
    Yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden
    Bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor

    Ama fazla da üzülme hayat bitiyor bir gün
    Ayrılıktan kaçılmıyor
    Hem çok zor hem de çok kısa bir macera ömür
    Ömür imtihanla geçiyor

    Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
    Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir
    Acının insana kattığı değeri bilirim küsemem
    Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir ''

    YanıtlaSil
  47. Söyleyecek tek kelime bulamıyorum! Herşey bir yana üslup, edebiyat, akıcılık, vurgu.. tam on ikiden bir yazı. Aylık bir edebiyat dergisinde yayınlanmalı, mutlaka yollayın. İlk defa okudum blogunuzu şimdi diger yazılarınızı bir gecede okuma arzusu içindeyim.

    YanıtlaSil
  48. Otomatik mandalina sabırdan kastettiğimi anlamadığın için bu kızgınlığın herhalde.Sabır üç türlüdür:1-Sürekli iyi ve adaletli davranıp herkese hakkettiği muameleyi yapmaya çalışmak.Örneğin yaratıcıdan başlayarak herkesin hakkını vermek.Her insanda olan negatif yönlerin etkisi altında kalmadan iyilik yapabilmek.Acizlik ve düşüncesizlikten kaynaklanan işleri yapmaktan kendini tutmak:Karşılık beklemeden iyilik yapmak,sahipsiz insanlara ve hayvanlara sahip çıkmak,maddi ve manevi varlığından başlayarak temiz olmak ,dünyanın ve insanların temiz kalması için mücadele etmek.Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, sen çalış ben yiyeyim,ben tokum sen açsan bana ne dememek.Kısaca herkesin kendine rağmen (açgözlülük, kıskançlık,korkaklık,tembellik vb. kötü taraflarını terbiye ederek)iyi olmaya çalışması ve bunu da ölene kadar yapmaya niyet etmesi.2-Başımıza gelmesine engel olamadığımız durumların bizi maddi ve manevi yıkıma uğratmasını ve akıl sağlığımızı bozmasını engellemek için ,hayata dair ümitlerimizi sağlam tutmak için"bu da geçer"demeyi sağlayan dayanıklılık gücü olan sabır:Deprem vb. büyük afetler, trafik kazaları,hastalıklar,savaşlar,insanda mahrumiyet hissi uyandıran her çeşit yoksunluğa sabır.Çünkü depremde herşeyini kaybetmiş, trafik kazalarında sakat kalmış,hastalıklarla boğuşan insan zaten büyük bir imtihan içindedir.Bütün dünya biraraya gelse ölen insanları,kopan bacakları,çürüyen organları geri getiremez.Bize düşen telafi edebileceğimiz zararları gidermek,çaresiz kaldığımız yerde hayatta olduğumuza şükretmektir.İsyan etmek hiçbir şeyi geri getirmediği gibi en sonunda ateş halkasının ortasında kalan akrep gibi intihar etmemize sebep olur.Hayatı her yönüyle doğru yorumlamak gerek.Ne kadar çok yaşarsak yaşayalım ölümlü ve sınırlı bir hayatımız olduğunu bunu da başımıza gelenlere verdiğimiz tepkiyle istersek cehnneme istersek cennete çevirebileceğimizi unutmayalım.3-Maddi ve manevi olarak güçlü olduğumuz, intikam almaya da her türlü kötülüğü yapmaya da imkanımız varken sapıtmadan yaşamak.Zenginliğimizi başkalarını ezmek için, faşist ve sapkın arzularımızı tatmin etmek için ya da dünyanın çoğu yokluk içindeyken lüks içinde israf ederek kullanmamaya sabır.Sosyal konumumuzu ve gücümüzü başkalarının kötülüğüne kullanmamaya vb. güçten kaynaklanan her türlü kötülükten kaçınmaya sabır.Gördüğün gibi gerçek sabır acizlerin değil bilakis güçlülerin ortaya koyabileceği bir davranıştır.Eğer insanlar bu 3 maddedeki gibi davranabilseydi savaşlar, katliamlar, yoksulluk ve yoksunluklar, kan davaları,her çeşit cinsel suç,cinayetler,sosyal adaletsizlikler,idam cezasına rağmen bile tıklım tıklım dolu olan hapishaneler,bu kadar kan, gözyaşı ve acı olur muydu?Herkes terbiye etmeye ve affetmeye kendinden başlasaydı şimdi bu durumda mı olurduk?

    YanıtlaSil
  49. Çok güzel yazmışsın yine..Olağanüstü..
    Üstüne söyleyebileceğim tek bir şey var..
    Her zamanki gibi...
    Babandan nefret ediyorum..
    Üzgünüm :((

    YanıtlaSil
  50. Affetmenin iyileştirici gücü :

    http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=125703&sa=41288904

    Niye affetmek tabiki kendiniz için sağlığınız ve mutluluğunuz için affedebilmek.Layık olmasalarda !

    Hey canını çok sıkmamaya çalış siminya,dünya imtahan diyarı,nasılsa bugunlerde gelip geçecek inşallah.Allah yardımcın olsun

    YanıtlaSil
  51. Sonunda sadece bir yutkunma ile duraksadım kaldım.

    Nasıl yani ya bile diyemedim.

    YanıtlaSil
  52. otomatik mandalinaHaziran 02, 2009 3:42 ÖS

    sevgili adsız

    ben anlamadım, sende pek iyi anlatamamışsın. karşılıklı birbirimizi anlamamışız. ama bak çaba gösteriyoruz. öyle görünüyor. (en azından boşvermeyip cevap yazmışsın.)

    sabrı kategorize edişine bayıldım. belliki çok düşünülmüş, yaşanılmış. süzülmüş. diyecek bir şey yok.

    ama hala ben yüzleşmekten yanayım. elinizde güç var diye babanıza aids mikrobu bulaştırın veya kafasına çekiçle vurun demiyorum. yüzleşin diyorum. bu içinizde akan lavı biraz olsun söndürür. affetmeyi ve unutmayı kolaylaştırır. geçmişi geçmişte bırakmaya endikedir.

    sabredersem bir gün ölecekler, bende kurtulacağım demek yanlış. öldüklerinde sadece insanın elinde kapanmamış bir yara, söylenenmiş sözler ve pişmanlık kalıyor.

    YanıtlaSil
  53. Kendi hikayesini anlatan Sayın Adsız,

    Belki bana düşmez ama siminyaya somut olarak yol göstermek istermisin? Bakarsın ufak bir yardımın onun için çok büyük şeyler ifade edecektir.Ne dersin?
    Belki sen yardım falan istemiyorsun ama olsun,umarım bu yorumu yayımlarsın siminya.

    YanıtlaSil
  54. babasını 3 yaşında kaybetmiş, hiç tanımamış birinin gösleri okudu bu yazıyı. aklımın herşeye ermediği zamanlarda, babalarından şikayet eden arkadaşlarıma bile özenirdim. olsa keşke derdim. olsa da böyle olsa. küçümencik bir anım olsa onunla.
    iyi yada kötü tüm yaşanmışlıkların insanı güçlendirdiğine inanan klasik insanlardanım bende. peki ya anısız olmak. buda bir o kadar zayıf kılıyor sanırım.
    okuduklarımdan sonra içimde jilet kesiği, ceviz ağacı sopası bir acı oldu. kötü hatırlamak mı yoksa hiç hatırlamamak mı daha acı? bilemedim....aklım hala ermiyor işte...
    uzun lafı kısası yoktur ya nezdimde, ama yazacaklarım ne beni ne seni anlatabilecek ve nasılsa incir çekirdeğini bile doldurmayacak diye burda susuyorum...

    YanıtlaSil
  55. Otomatik mandalina yüzleşmek yaptığının yanlış olduğunu kabul edenlerde işe yarar.Çünkü her insan nihayetinde kendine aşıktır ve her yaptığına bir kulp bulabilir,her günahına bir bahane uydurabilir.Ben söylenmesi gerekenleri kendime yakışır şekilde zaten ifade ettim onlara.Hz.İsa peygamberliğini ilan ettiğinde ahlaksız insanlar ona sataşır, ağza alınmayacak hakaret ve küfürler edermiş.O ise onlara güzel davranır ve"selamette olun!"dermiş.Havarileri İsa'ya neden onlara aynı kötülükte cevap vermediğini sorunca"Herkes yanında olandan verir.pislik taşıyanlar pislik ,gül taşıyanlar gül verir."diye karşılık verirmiş.Ben de kendime yakışanı yapıyorum.Babamı ve annemi döverek, söverek ya da aşağılayarak değil onlara hediyeler verip iyi davranarak ağlatıyorum.Onlar benim etimi kanattılar ben onların vicdanlarını kanatıyorum.Hangisi daha çok acıtıyordur acaba?Ayrıca ölüm ne bir son ne de kurtuluştur.Ben onları Allah'a havale ettim.Bu kadar varlığı yaratıp yaşatan Allah hesap gününde elbette herkese hakettiğini verecektir.Sana son söz olarak şunu söylüyorum:Gücüme rağmen kötülüğü tercih etmediğim için kimseden özür dileyecek değilim.Yapabiliyorsanız ,gücünüz yeterse size de aynısını tavsiye ederim.Ayrıca ben geçmişimi unutsaydım bugünümü ve geleceğimi inşa edecek temelden yoksun kalırdım.Ne kendime ne de kimseye faydam olmazdı.Geçmişin ruhumda ve bedenimde bıraktığı izlere bakıp bugünüm için Yaratıcıma büyük bir minnet içinde şükrediyorum.

    YanıtlaSil
  56. İnan hayatıma "yapmam gereken işler" olarak kaydettiğim şeylerin arasına o hortumla ilk onu tutup savuran kişi arasında çok güçlü bir bağ eklemek notunu düşürdün. Mal gibi ekrana bakarak okudum bitirdim ve kararımı verdim. Mavi elbisene çok üzüldüm simi. Sen kurtulduğun gün binlercesi feda olsun sana. Dayan ama sakın yıkılma...

    YanıtlaSil
  57. Çok üzüldüm, senin hayatın mı,sen mi yaşadın bunları......
    inanamıyorum canım...Eminim baban çok pişmandır...
    Söyleyecek söz bulamıyorum.Kendine iyi bak.Sevgiler.

    YanıtlaSil
  58. Siminya hadi artık ama başka yazı bekliyorum. Her geldiğimde bu yazıyı görünce içim acıyor.

    YanıtlaSil
  59. kendi bloğumda bunları yayımlama gücünü bulamadım. biz de anne ve babası tarafından şiddete uğramış çocuklar olarak büyüdük. çoçukluğumda, yediğim dayaklardan sonra bir tavuğun bacaklarını kesip, onu ortaya salmak ve izlemek gibi isteklerim vardı, ama gerçekleştirmedim, annem de annesinden şiddet görmüş... şiddet şiddeti doğuruyor kısaca..her banyoda dayak yerdik biz, kız olduğumuz için suçluyduk, güzel olduğumuz için suçluyduk, okuduğumuz için suçluyduk, iyi giyinirsek suçluyduk..yıllar yıllar geçti. hepimiz üniversiteyi bitirdik, meslek sahibi olduk. o günlerden bize kalan içe kapanıklık, utangaç, kendini ifade edemeyen tiplerdik. bunu yıkmamız uzun zaman aldı, hala benim küçük kardeşlerimde bu özellikler var.. peki bugün anne babam nsl diye soracak olursanız, o kadar iyiler ki.. annem zaman zaman üstü kapalı özür diliyor bizden.ekonomik zorluklardan, geleceğe dair belirsizliklerden öyle davrandığını, öfkesini bizden çıkardığını söylüyor.. şimdi her anlamda dört dörtlükler.. çocukluğuma dair yaşadıklarımı çokça hatırlamıyorum.. aştım bunları ama elli yaşına da geldim bu arada..yirmili ve otuzlu yıllarda, çok itişirdim annemle, adeta ondan öç alırdım.. sonra kalmadı, onları çok seviyorum. umarım simin, sen de bunları atlatırsın.. sevgiyle..

    YanıtlaSil
  60. bence.....

    bence bana kalsın

    (bilgisayarını niye kırmıyor?)

    YanıtlaSil
  61. bence............

    (bilgisayarın evde mi? :)

    YanıtlaSil
  62. yazıyı okurken sonlara doğru bunun bir rüya yada bir kitaptan alıntı olduğunu okuyacağımı düşünüyordum.
    sonra bir ümit yorumları açtım.
    hala aynı şeyleri okuma ümidim vardı.
    şu an söyleyecek birşey bulamıyorum.
    sadece çok üzgünüm siminya.
    çokk üzgünüm canım

    YanıtlaSil
  63. Arkadaşımm! Canım arkadaşım benim!

    YanıtlaSil
  64. Babanla hala aynı evde yaşıyorsan bence yaşama ardına bile bakmadan çek git o evden. İnan daha kötü şeyler başına gelmez.

    YanıtlaSil
  65. Siminya Seni çok seviyorum yavrum. Gençler hepinizi çok seviyorum.

    Benim, blogumda da yaza yaza bitiremediğim,çok güzel bir ailem vardı. Babama aşıktım ben.Her akşam işten dönünce, birlikte dolaşmaya çıkar,şsrkılarla güneşi batırırdık. Tagore takıntım da bu yüzdendir. Kırk yılı geçti ölümünün üzerinden. Ne kokusunu, ne de yüzünün tek bir çizgisini unuttum. Çocuktum gözümün önünde devriliverdiğinde. Kardeşlerim, annem, vurgun yedik adeta. Beş yıl sonra annem de gitti.Daha genç kız bile olamamıştım.Kanserle ilk tanışmamızdı. Adını bile duymamıştık oysa. İlerleyen yıllarda ağabeyimi ve ablamı da aynı hastalıktan kaybettik.Çok zor süreçlerdi.Ancak yaşayanın anlayabileceği.Şimdi kızkardeşimle ben hiç ayrılmadan birbirimize tutunmaya, kendimizi oyalamaya çalışıyoruz. Hayat hiç de kolay değil yavrum, yavrularım.
    Siminya, şimdi senden ricam, yarın çıkıp, "hepsi senaryoydu, herkesi kandırdım" diye yaz, hatta zavallı Asu moruğu da yuttu diye de ilave et. Eğer en ufak bir güceniklik duyar, öfkelenip kızarsam namerdim. Hiç şüphe etmiyorum yazdıklarından (işin kötüsü)ama bir yanım bunu çok istiyor. Klişe ama gerçek çocuklar. Hayat devam ediyor. Hepiniz için her şey gönlünüzce olsun diyorum. Hep Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil
  66. isterdim ki sadece benim değil, şiddet gören herkesin yaşadıkları birer senaryo olsun, öyle bir senaryo olsunki filmi çekilmesin, sinemalarda gösterilmesin, oyuncu bulunamasın, senaristler yazamasın o kadar senaryo olsun.. ama bu gerçek ve sadece ben değil milyonlarca kadının, çocuğun gece gündüz kanaya kanaya yaşadığı bir gerçek

    asuman abla senin acıların benimkinin yanında tarifi imkansız derecede büyük, üzüldüm

    YanıtlaSil
  67. hayat boyu seveceğin ve nefret edeceğin bir tek insan
    hiç bir zaman affedemeyeceğin ve seni affetmeyecek tek insan
    bardakta duran alkole küllükte yanan sigarana baktığında
    her birinden ayrı ayrı nefret ettirecek ve hepsini ayrı sevdirecek bir insan
    aşık olduğun adamın her hareketinde göreceğin ve kaçacağın
    her kabak tatlısı gördüğünde tiksineceğin
    ve hala her şeye rağmen kabak tatlısı seven ve ona benzeyen başka bir aşk arayacağın tek insan
    doğduğundan beri nefret etmeni
    kaçıp gitmeliyim burdan ve yüzünü sesini kokusunu huylarını bir daha hiç görmemeliyim
    yöresinden mesleğinden evinden hiç geçmemeliyim
    eğer dönüp arkamı gitmek bu kadar kolay olsaydı
    eğer yüzüne bağırdığım kadar kolay silip atabilseydim
    eğer sevmeseydim onu bu kadar
    ve eğer nefret etmeseydim ondan bu kadar
    mutlu olan diğerlerini görünce başımı eğmeseydim
    ve bu dünyada yaptığı milyonlarca iyi işi gururla söylemeseydim
    eğer bir gün onun kızı olmasaydım
    ve hayatımdan bu kadar silmeye çalışmama rağmen onsuz yapabilseydim
    her şeyi açık açık söylemeseydim her seferinde
    onu birazcık kandırabilseydim
    ve bana birazcık güvenebilseydi
    yüzüme orospu diye bağırdığında
    orospu olmadığımı bilerek
    hiç bir yanlış yapmadığımı bilerek
    yine de küçücük bir orospuymuş gibi hissetmeseydim her seferinde
    o bana güvenmesede
    ve yanlış yalan olduğunu bilerek her dediğinin
    bir öfkeyle alkolle ve kinle söylendiğini bilerek
    yine de inanmasaydım her dediğine
    o kükçük orospu ben olmasaydım keşke
    bir gün sevip birgün silmeseydi de
    ben de bir gün mutlu olabilseydim
    bunu hiç unutulmamacasına içimde taşımasaydım her yere
    çantamı alıp kaçtığım uzaklara götürmeseydim içimde
    ve dönüp sığındığım yanına getirmeseydim gerisingeri
    hayat boyu seveceğim ve nefret edeceğim bir tek insan
    ah bir kere seni seviyorum diyebilseydim sana
    ve yine bir kere bana yaptığın her şey için
    şişede duran alkol
    kültablasında yanan sigaran
    ve yıllarca her sabah bir önceki gün bir kabus olsaydı da gece gördüğüm
    tertemiz bir güne uyanabilseydim dediğim için
    senden nefret ediyorum diyebilseydim
    tüm bunların hasretiyle yine sana sığındığım şu günde
    senden gizli sigaramı içerken
    ve hayatımdaki her erkeği ya sana benziyor
    ya da sana benzemiyor diye hayatımdan çıkarmışken
    elveda diyebilseydim sana burda
    ve çekip gitseydim
    bu sefer
    son sefer
    bir daha dönmemesine
    yeni hayatıma
    kendi hayatıma
    kendimce doğru olanları
    senin gölgende yanlış olmadan
    gönlümde bir tek sızı olmadan
    yapabileceğimi bilseydim
    o elvedayı da diyeceğim
    ama o kadar işlemişsin ki içime
    o kadar nefret ediyorum ki senden
    ve o kadar seviyorum ki seni
    ne benim ne de sensin
    ve elveda diyerek çekip gitmek o kadar imkansız ki
    bir gün kendi evim olsa da
    kapımı kapattığımda senin dayanmayacağını bilsem de
    yine çıkıp gelceksin gibi geliyor
    ve o elveda hiç bir zaman
    söylendiği kadar kolay olmuyor
    aynen alkolün şişede durduğu gibi olmaması
    aynen senin o şişeden her seferinde içmen gibi
    aynen benim o şişeden her seferinde içmem gibi
    elveda baba
    seni çok seivoyorum
    ve senden nefret ediyorum...

    çok uzun yıllar kaçacak yer aradım... yıllar sonra birileri ile tanıştım ve ilk defa anlattım. çok garip gelmişti. bunları yazabilmem 20 yılımı aldı... ama hala ne kurtulabiliyorum ne de kurtulmayı isteyebiliyorum, ne de affedebiliyorum... tüm olanların rüya olmasını dilediğim kendimi uyanmadığıma inandırmaya çalıştığımda ilkokul 4 teydim. o günden sonra gerçek olduğundan hiç şüphe duymadım...

    YanıtlaSil
  68. siminya! keşke sendeki cesaret herkeste olsa tebrikler siminya çok tebrikler!!!

    YanıtlaSil
  69. şu resim benim ciğerimi yaktı.aplaaa çok üzüldüm ben ya.dayanamıyom böyle kötü şeylere.

    YanıtlaSil
  70. Neden bilmem, bloğunda bu yazıyla karşılaşınca dayak yemiş gibi oldum. Sanki bunlar hayatta yokmuş, hiç yaşanmıyormuş gibi. Halbuki ben yaşamadım ama çevremde yaşayanlar vardı.
    Bir arkadaşımın abisi, çayı demlemekte gecikti(!) diye karısını öldüresiye dövmüştü. arkadaşım üstü başı kan içinde bizden yardım istemeye gelmişti. üst kat komşumuz bir sürü bahane bulur döverdi karısını. O zaman oturduğumuz ev genişti, teyzemin nikah kutlaması bizde yapılıyordu, millet kutlamayı bırakıp, kadını kurtarmaya gitmişti... daha bir sürüsü var. neden bu etkileniş diye düşününce, aslında senin bende bıraktığın izlenimle örtüşmediği için olduğunu farkettim. ilk defa karşılaştığın insan hakkındaki ilk izlenimler, demek ki bloglarda bile oluyormuş. halbuki gerçek hayatta bile ilk karşılaşmada nasıl tanımıyorsan bir insanı bloglardakiler için de aynı şeyler geçerli. utandım kendimden burada bile bu hatayı yaptığım için...
    yaşamamış olmanı dilerdim... üzgünüm... hem de çok...

    sevgiler

    YanıtlaSil
  71. nerden okudum bunu ya :(((

    YanıtlaSil
  72. DieLa ablacım Siminya'nın bi yazısına yazdığın yorum çok anlamlı ve hoştu,daynamadım adınla birlikte facedeki notlarımda yayınladım ..
    umarım kızmazsın ,eğer kızıcaksanda bildir hemen kaldırırım . .=[
    saygılarımla ablacım (:
    Dprsf ..
    bunu iletemedim senin yeride işgal ettim çook özür siminya ..
    yazıya diyecek lafım olsa hemen diyim,ama bunların onda birine maruz kalmadığım içindir heralde ,benim hayata isyanım sizin dişinize kürdan olmaz ..ondan vazcaydım,sustum :X

    YanıtlaSil
  73. Adsız; kimse peygamber değildir, insandır en nihayetinde. Ve hiçkimse senin kadar iyi olamaz. Bu nedenle sana inanmıyorum..

    YanıtlaSil
  74. Bloğunu geç farkettiğim için kendimi acaip şansız hissediyorum.. Tersten başladım okumaya ve hergün 5-10 yazını okuyorum.. Buraya kadar olan yazılar hep güldürmüştü ama bu fena ağlattı be.. Hele o son cümle yok mu içime işledi resmen, duygularımın tercümanı oldu.. Böylede içten anlatılır mı be kızım..
    Yazmayı hiç bırakma sen emi..

    YanıtlaSil

Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum

     Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." f...