Evimiz tepelik bir yerdeydi bir kilometre aşağısında elma bahçeleri vardı.Sahibi yıllar önce öldüğü için bakımsızlıktan korku filmlerindeki şato bahçeleri gibi sarmaşıklarla ve yüksek otlarla kaplıydı, aralarında yılanların gezdiği söylenirdi.
Elma ağaçlarının tamamı küçük,kırmızı hoş kokulu misket elmasıydı ve neredeyse hepsi kurtluydu.O kadar terkedilmiş bir bahçeydi ki ağaçlar birbiriyle örümcek ağlarıyla bağlanmıştı.
Okul çıkışlarında Ergün, Şirin, Tuğba,Yıldırım ve ben kurtlu bahçeyi buluşma bölgemiz yapmıştık..Her gün mutlaka; bir iki saat ortadan kaybolur, bahçedeki kurtlu elmaları kah orasından, kah burasından ısırarak yer, ağaçlardaki en büyük örümceği bulur, birbirimizin üstüne,elbisesinin içine atardık.Tahmin edeceğiniz gibi o kurtlu elmaların tadını başka hiçbir meyveden alamadım.Hala kurtlu elma yemeyi severim.Birde örümcek korkusu edindim, olsun varsın.
Elma bahçesin de herkes kendine bir ağaç seçer tepesinde tefekküre dalardı.Ergün ise elinde sigara, gözlerinde kelimeler bana bakardı.O zamanlar bizim oralara “seni seviyorum” henüz gelmemişti.Hülya Koçyiğit’li Türk filmlerinde görürdük,taklit etmeye bile utanırdık.Gözlerle anlatılırdı duygular, bakabilirsen şayet.Aşkı ayıp bir şey bilirdim,kötü kızlar yapar sanırdım,bana öyle anlattılar.
Ergün’ü sık sık bana bakarken yakalardım.Odasının perde arasından,kömürlüğün kapı aralığından,okula giderken arkamdan.Bakışlarını annesizliğine bağlardım, yüreğim parçalanırdı.
O yetimdi, annesi iç kanama geçirip ölmüştü, babasının dövdüğünü söylediler. Kocasıydı döverdi de sevmezdi de.. Sonra gelen üvey annesi de bir süre sonra akli dengesini yitirdi, sabaha kadar mahallede dolaşıp dururdu.Çırılçıplak soyunmuş bir halde yatak odasının balkonunda ağlardı,korkardık.
Bir gün elma bahçemizi köklerinden söküp götürdüler.Çürük elmaların arkasından ağladık, bize güldüler.Gidenler sadece ağaç değildi, hatırı sayılır çocukluk masumiyeti,bir parça gizli aşk, gerçek bir arkadaşlık, çok miktarda anıydı.Elma bahçeleriyle birlikte Ergün’de kayboldu. O’nu bir daha hiç görmedim, Bursa’daymış öğretmen olmuş.
Sonradan anladım ki ailemin ne kadar erkek modeli varsa tepesine binmiş O'da sessizce gitmişti.Suçumuz; ne bir çift sevgi sözü, ne bir defa el tutuşması, sadece ama sadece bakıştı.O zamanlar en büyük kabahat bakışmaktı bizde….
ispikleyen olmuştur ergün'ü sizinkilere. yoksa nerden duyacaklar. ya kız kardeşin, ya komşunun bitli kızı.
YanıtlaSilara ara ziyaret etmek lazım siminya'yı...
YanıtlaSilselamlar...
ah selammm:) tabi ya tabi ziyaret et beni hep :)
YanıtlaSilne hoş bir çocukluk anısıydı .
YanıtlaSil